Çeperinde yalnızlığın ve şiirlerdir
diktiğim mavi mintanı göğün ve kuluçkaya yatan imgeler sevda yüklü dizelerden
taşan umut gibi sakar ruhum savsaklanan ve aşkın buğrası hazanı kucaklayan…
Delişmen bir rüzgârım ve ruhum…
Mikado çöpleri gibi dağıldığım.
Her uzvum acılı
Her noktası yaşamın bazen bayat ekmek
tadı
Kırıntısı dahi yeterken mutlu olmaya
Şükre doyamadığım ömrün kuytusunda
saklı
Bilinmezin çehresi
Ve çevrelendiğim tarafınca şiirin
Tebessümlerse nakaratı yazdıklarımın
Ben şiirim.
Ben şehrin ikamesinde saklı nazenin
bir güvercinim.
Ayağıma bağlı mektuplar
Posta güvercini adeta mahlasım
Kendime postaladığım
Bitimsiz yalnızlığım, hazanım
Çok da noksanım çok
Bazen unutulmuş bir nokta
Ünlemde şaşkın nazireler kondukça
ruhuma
Kanadığım yeminler…
Kardığım ömür
Kandığım her şiir
Şiirler kaftanım
Şiirler Mihriban’ın.
Şems’in rüzgârıyım
Şiarım aşk
Şivem hızlı
Sindiğim değil sindirdiğim evrenin
niyazı
Katıksız hatmettiğim hayatı
Yorgun tüten dumanıyım misal şehir
vapurunun
Şehre en yakışan hüzün denen hırkanın
Sökülmüş etek ucuyum
Eteklerim değil tutuşan
Yüreğimle kıpraşan nice cümle
Cümleten sevdiğim
Ahalinin serzenişi
Kimliksiz bir güne serildiğimin
güncesi
Beynamaz esintiden uzak
Bazen kendime tuzak
Tutkumsa sevgi
Mizacım şiir ve güneş
Karanlığı da sevebildiğim aydınlık
kılansa ruhumdaki özdeş
Sözcükler
Kanıksanası bazen unutulası
Belki de dünyanın sonunu getirecek
kasırga
İhtimamla dokunduğum
İhalesi de bana kaldı mutluluğun
Göz hapsine alındığım hüznün güncesi
Tutuklu kaldığım aşkın hatırına
Yalnızlığın nüktedan dokunuşu…