Mevsim miadını doldurdu, hafız hele ki havsalamdan taşanlar yok mu?

 

 

 

Efsunlu bir yoksunluk benimki

Aklımın da buğrası

İçinden geçtiğim mevsime sübyan acılar sunuyorum

Yaralı binlerce yeis

Asla da sahibi olamadığım bir dünya

S/onsuzluğun mezarına sokulduğum…

Yetmedi mi…

Martavallar okuyan lanetli martıların artı hanesi

Belki de artık bir düş gibi ya da atıl:

Çürüyen düşlerin

Çekilmemiş dişleri

İşlediğim kadar hüznü

Biçtiğim bir köprü adeta yüreğin meali

Boşa düşen bir vatandaş gibi

Yarınların ikbali

 

Sandım ki sancılandım mı doğacaktı gün:

Sandığımı açmadığım kadar sanıp sanmadığım

Ne varsa

Acılarla yatıya kalan bir şehir eşkıyası adeta

İçimdeki hüznün muadili

Mükerrer ölümler sunarken Tanrı

Mukaddes bir aşka da baş koyduğumun müjdecisi

Verilen verilmeyen her hüküm her yargı

Yanık kokan şiir gibi,

Teselli

Bulduğum alacası günün

Derme çatma kulübesi ömrün

İnfilak etti edecek kalbim

Nasır tutan nesli mevsimin

Teşhir ettiğim

İblisin doyumsuz nefsi

Oysaki bir dilim ekmek neye yetmezdi?

 

Ki kırıntısı yeter sevginin

Hani, aşk denen meddücezri evrenin…

Hani, aşina olduğum fıtratı yalnızlığın

Alametifarikası döngünün

Kutsandığı kadar aşk özlemle sarılı kalmalı ki

Mucize babında

Tecelli etsin yeni gün ve ümit

Hani, örtüşen yürek ve kilim

Kırmızdan bir halı duyguların altına serdiğim

Ve semiren bir v/eda

Bin bir halini gördüğüm insan denen canlının

Doyumsuz nefsi

Ve küf kokan nefesi

İtibari ile yarı yolda kaldığım.

 

Kaçkın şiirlerin kabadayı istilası

Hatmettiğim kadar

Harı duyguların

Elbet mezara kadar daim kılacağım duygu silsilesi

Bir buhransa gün

Bir bültense alt yazı geçtiğim döngünün

Suskun alfabesi

Öylesine kalın ki yüreğimin fasikülü

Parmak izim kadar öznel

Sesim kadar neşeli

Günlerin özlemi

İçerlediğim zalimin zamlı tarifesi

Nasıl ki zanlar sunmakta bir bir

Nasıl da zangır zangır titremekte

Ne de olsa İlahi Adalet iş başında

Muktedir ve mukaddes olan tek Güç

Yoktan var edene duyduğum devasa aşkı ve ihtiyacı

Tetikler de tetikler hüzün.

 

Muadilim tek zerre

Münazara ettiğim iç sesimle gün ve gece.

Bil mukabil demenin tınısı saklı şiirde

Yüksek ökçeli imgelerim

Teşhir ettiğim yalancıların gerçek yüzü

Yüzümden düşen parçalardan inşa ettiğim kabri

Hali hazırda konuşlu olduğum mabedimi

Kimse yerle yeksan eden

Yeknesak duygular değil asla hükmeden

İlahi Rüzgârın gücüyle vuku bulan…

 

Bazen zelzele

Bazen zemzem suyuyla yıkanmış her hece

Na’şı dünün

Nakşı ömrün

Seyyah tartısı döngünün

Uluların ulusu yücelerin yücesi Rabbime dönük yüzüm

Müstesna bir sondur dilediğim

Muadili olduğum hüzün denen nesnenin

İhbar ettiğimde saklı yalan düzen ve üzengisi göğün

Sere serpe serildiğim kabrimde yaşadığım

Gözüm açık gördüğüm kâbusun

Müsebbibi ise iblis ve gölgesi.

 

Elbet evren düşecektir şerhini

Bu yaşananlar ki

Kıyamet alameti

Aşka sadık ruhun alametifarikası

Ve işte bastım mührümü

Ben ki kaderime, Rabbime sevdalı

Ayan beyan aşina olduğum bunca düzensizlik bunca yalan

Evrense illa ki tescil edecektir İlahi Adaleti.


( Kırıntısı Yeter Sevginin... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 2.01.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.