Islık çalan rüzgârdın sen
Aşkı ıskalayan mevsimin bakir
ovalarında yaşayan
Bir canlı bir çiçek
Hiçliğimin hicretinde saklı tek
gerçek
Aşktın ayan beyan
Aşina olduğumsa hasret
Arz ettiğimdi aşk
Arşı alaya çıkan bitimsiz özlem
Melundu kimi insan nasıl da kindar
Oysaki bana sevmeyi öğretendi kâinat
Sevmeyi seven delişmen fıtratımda
saklı nice gizem
İzini sürdüğümdün
Sessizce s/üzüldüğüm günbegün
Aşka çamur atanlara değil
Aşkı ihya edenlere idi hürmetim
Tıpkı sana olduğu gibi
Tutuklu olduğum kadar yıkılmıştı da
gönlümdeki mabedim
İsyan edendi zalim
İfa edendi zulme düşkünlüğü
Ve inkâr eden sevgiyi maneviyatı
Çalakalem yaşadığım kadar da
sevmiştim seni
En çok da Allah rızası için çıktığım
yolda
Nasıl ki rast gelmiştim dumanlı
gözlerine…
Özlemle idrak ettiğimdin
Öznemi feda ettiğim
Yüklemi ise beklemek
Sair duygunun saltanatı
Ses etmeden katık yaptığım sevgiyi
Sabra eklemek ve sığındığım Mevla’yı
Gözetendi ne de olsa O:
T/aşkın mizacında yalnızlığın
Gözlerden uzak yaşadığımın
Tek kanıtı idi şiir ve aşk.
Şiar edindiğim dik yokuş
Ama zora gelmeyi hep sevdim ben
En çok da imkânsızı sevdim
İmkân dâhilinde olan ne varsa ve de
kim
Hep rest çektim
Çünkü insan mücadele etmeliydi
Mademki baş koymuştu bir kere Hakkın
yolunu
Onca kapanan kapının ardında
Sökün eden hüznün uğruna
Daha da çok sevmeliydi
Sevdim de sefasını süremezken hayatın
Sancılandım şafak vakti
Beni aşka yakın kılandı acılarım
İçimi açtığım sadece Rabbim
Bir de sen
Kuytularda yerleşik bir bitki olsam
bile
İhtiyacım olandı aşk ve gün ışığı
Serpilen ruhum
Hali hazırda saklı tuttuğum çocuk
yanım
Saflığımla safiyeti aşkın
Sabrımla eşelediğim toprağı
Kazdım ve kazdım en derin kuyuyu
Sonra da yüreğimi içine attım
Ve sendin bilen nerede saklı olduğumu
Unutulsam da asla sitem ve sitayiş
etmem
Çünkü sen içtiğim en kuvvetli manevi rüzgârdın
Rabbimin bana ansızın bahşettiği…