Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 9.09.2022
Okunma Sayısı : 827
Yorum Sayısı : 9
Günün Yazısı

Bu Yazı 10.09.2022 tarihinde
GÜNÜN YAZISI
olarak seçilmiştir.

Bugün 9 Eylül 2022.
Bundan tam yüz sene önce Türk Milleti büyük bir sevinç yaşamaktaydı zira 26 Ağustos’ta başlayıp 30 Ağustos’ta kazanılan zafer sonrasında Türk ordusu 15 Mayıs 1919’dan beri Türk bayraklarının değil Yunan bayraklarının dalgalandığı İzmir’e girmiş ve Türk yurdunun ebediyen Türk olarak kalacağını tüm dünyaya göstermişti.
Bugün bir tarih öğretmeni olarak siz değerli okurlarıma bunu anlatabilirdim ama bu zeferi o kadar çok anlattım ki. Onun yerine bir başka 9 Eylül hikayesi anlatayım sizlere. Ama konumuz yine İzmir ve 9 Eylül olsun.
Evet... ‘’İzmir’in Dağlarında Çiçekler Açar’’
Bu marşı Türkiye’de bilmeyen yoktur sanırım. Çünkü artık en azından İstanbul’da metrobüslerde, şehir hatları vapurlarında en çok icra edilen müzik eseri budur. Ayrıca sokak sanatçıları da en çok bu eseri çalar söylerler.
Eser, aslında ‘’İzmir’in dağlarında’’ değil de ‘’ Kafkasya Dağlarında’’ olsa da ve dahi ‘’ Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa / Adın yazılacak mücevher taşa’’ değil de ‘’ Kader böyle imiş ey garip ana/ Kanım feda olsun aziz vatana’’ olsa da İzmir’in düşman işgalinden kurtuluşunun ardından değişikliğe uğrayarak bugün söylenen şeklini almıştır ve bugün söylenen şekliyle çok beğenilir.
Peki İzmir’in dağlarında çiçekler açar mı gerçekten de?
Açmaz olur mu? Hem de çiçeklerin en güzelleri açar.
Peki İzmir şehir merkezinde çiçekler açar mı?
9 Eylül 1922 tarihi itibariyle İzmir şehir merkezinde bence çiçeklerin açması imkansızdı zira İzmir'de yakılmadık yıkılmadık neredeyse bir santimetre kare yer kalmamıştı. Yunanlılar tarafından böylesine yakılan, yıkılan bir şehirde çiçekler açıyor olsaydı bile o açan çiçekleri kimin gözü görebilirdi ki.
İzmir gerçekten de adeta üzerine kızgın lavlar yağmış olan Pompei gibi harabe bir şehre dönüşmüştü ve Türk ordusu 9 Eylül 1922’de İzmir’e girdiğinde karşılaştığı manzara işte böyle korkunç ve ürkütücü bir şeydi.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen Mustafa Kemal Atatürk 17 Şubat-4 Mart 1923 Tarihleri arasında ilk İktisat Kongresini İzmir’de topladı.
Henüz cumhuriyetin ilan edilmediği bir tarihte toplanan bu kongre çok önemliydi zira Mustafa Kemal Atatürk’ün de ifade ettiği gibi ‘’ Savaş meydanlarında kazanılan zaferler ekonomik zaferlerle taçlandırılmazsa bunun hiç bir değeri kalmazdı.’’
Ülkenin ekonomik kalkınması için yapılması gerekenler bu kongrede belirlendi. İlk kez beş yıllık bir kalkınma planı yapıldı ve 1928’de bir daha toplanıp planlananların ne kadarının gerçekleştirildiği ne kadarı gerçekleştirilemediğinin masaya yatırılması kararıyla kongre sona erdi. Bir dahaki kongre ise 1927’de gerçekleşti zira beş yıllık plan dört yılda tamamlanmış, başarıya ulaşılmıştı.
İzmir İktisat Kongresi Türkiye’de Milli Ekonomiyi kurmuştu ama İzmir şehri hâla o harabe görüntüsündeydi. Dağlarında açan çiçeklerin şehrin içinde de açılması için bir şeyler yapılmalıydı. Hem de acilen...
Aslında Atatürk İzmir için neler yapılabileceğinin işaretini vermişti. Nasıl mı?
I. İktisat Kongresinin yapıldığı günlerde bir ticari ürünler sergisi düzenlenmiş, sergi mekanı olarak İkinci Kordon'da Osmanlı Bankası'nın depo olarak kullandığı Hamparsumyan binası seçilmişti. Burada, el tezgahı ve küçük sanayi ürünleri; Isparta, Kula, Gördes, Uşak kilim ve halıları, yağ ürünleri, sabunlar, makarna ve unlu yiyecekler, kolonyalar, helvalar, ihraçlık pamuklar, ayakkabı, mobilyalar, deri ürünleri, tarım araçları, kiremit, tuğla, maden örnekleri, tütün, sigara, şarap örnekleri, kereste çeşitleri sergilenmişti.
2. İzmir İktisat Kongresinin yapıldığı 1927 yılında İzmir’de Atatürk’ün emriyle 4 Eylül 1927’de Mithat Paşa Sanat Mektebi’nde Dokuz Eylül Sergisi açıldı. 12.000 m² kapalı ve 13.000 m² açık bir alanda açılan bu sergiye, 195 Türk firması, 71 Ticaret Odası, borsalar, resmi ya da yarı resmi kuruluşlar ile Polonya, Almanya, Rusya, Amerika, İngiltere, İtalya, Fransa, İsviçre ve Macaristan’dan 72 firma olmak üzere toplam 338 firma katıldı. Bu etkinliğe her ne kadar ‘’9 Eylül Mahalli Sergisi’’ adı verilse de görüldüğü gibi uluslar arası bir etkinlik oldu.
Bir yıl sonra( 1928) yine aynı mekanda açılan İkinci Dokuz Eylül Sergisi ise bir öncekine göre gerek katılımcı gerekse ziyaretçi sayısı açısından daha başarılı geçti. Aynı binada yapılan bu etkinliğe 155'i yabancı olmak üzere 515 firma katıldı.
1929 Yılında tüm dünya müthiş bir ekonomik bunalımla boğuşuyordu ve böyle bir bunalımın Türkiye’yi etkilememesi düşünülemezdi elbette.
1931 Yılında İzmir Belediye başkanı seçilen Dr. Behçet Uz, sonradan kendi adıyla anılan bir deri hastalığı olan Behçet Hastalığının tedavisi konusunda dünya tıp literatürüne girdiği gibi İzmir’i yeniden dirilten adam olarak da belediyecilik tarihine geçen bir isimdir.
Evet... 1931’de İzmir Belediye Başkanı olan Behçet Uz hemen kolları sıvadı ve bir Belçikalı mühendisin Atatürk Lisesi çatısından bakıp ‘’ Bu molozları kırk senede kaldırabilirseniz büyük başarı’’ dediği harabe İzmir’in molozlarına daldı ekibiyle.
Pasaport Meydanında 32.000 metrekarelik alan temizlendi ve bu alanda 28 Temmuz 1932’de Atatürk anıtının açılışı Başbakan İsmet İnönü tarafından yapıldı.
1933 Yılına kadar moloz temizleme çalışmaları devam etti ve 1933’de günümüzde Swissotel Büyük Efes’in bulunduğu yerde 9-30 Eylül tarihleri arasında yirmi üç yabancı şirket, yüz otuz yerli şirket ile yirmi ticaret ve sanayi odasının katılımıyla ‘’İzmir Millî 9 Eylül Panayırı’’ gerçekleştirildi.
Ancak belediye başkanı behçet Uz’un kafasında çok farklı bir şey vardı: İzmir’e bir Kültürpark kazandırmak, çok farklı çok katılımlı bir panayır yeri oluşturmak.
Konuyu bizzat Behçet Uz şöyle anlatıyor:
Bu panayır yeri uygulamasını güzel bir tecrübe olarak kabul ettik ve bu tatbikat neticesinde fuar fikri geldi hatırımıza. 1933 senesinde halkevleri sporcuları ile dostluk müsabakaları yapmak üzere Moskova’ya giden Suat (Yurdkoru) Bey orada gördüğü kültür parklardan bahsetmişti. Bu fikir ile panayırı bir arada düşündük. Fuarı İzmir Vilayeti’nin ve Ege Bölgesi’nin daimi alışveriş yeri olarak açarsak İzmir’in iktisadi durumunu kalkındırır ve aynı zamanda İzmir’i de tanıtırız dedik. Hatta bu ilk imar furyası içinde fuar alanına giden yolları da derhal açmaya karar verdik ama maalesef bu fuar projesi mevzuunda üç sene yerimizde saydık. Fuar fikrini önceleri ben bir türlü kabul ettiremedim. Çünkü bu projeyle alakalı olması gereken kimseler ve bilhassa da Ticaret Odası Başkanı Hakkı Bey hep bu fikre muhalifti. Ben de baktım o an için müsait bulmadım, ‘bırakalım’ dedim. Ama aradan iki sene geçince artık fuar fikrini kafama iyice yerleştirmiştim, kafamdan atamıyordum. Lakin hala gidişattan memnun olmayanlar vardı. Ben fuar alanının da içinde bulunduğu Kültürpark Projesi’nden bahsettiğimde bazıları istihza ile “külüstür park” diyerek muhalefet gösterirdi.”
1934 Yılında İzmir 9 Eylül Beynelmilel Panayırı adı ile açılan panayır 1935 Yılında bir yabancı kelime olan (!) ‘’ Beynelmilel’’ Kelimesi kaldırılıp yerine öz Türkçe olan (!) ‘Arıulusal ‘’ getirilerek ‘’İzmir Arıulusal İzmir Panayırı’’ Adı ile açıldı. Ancak bu arada Behçet Us kafaya koymuştu: O Kültür Park mutlaka yapılacak ve içinde de bir kalıcı panayır yeri oluşturulacaktı. 1934-1936 Yılları arası Kültür Park olarak düşünülen alandaki molozların kaldırılması çalışmasına hız verildi.
1 Ocak 1936’da Kültür Park’ın temelleri atıldı ve 360.000 metrekarelik bir alanı kapsayan Kültür parkı ve panayır 1 Eylül 1936’da Başbakan İsmet İnönü tarafından ‘’Arıulusal İzmir Fuarı’’ olarak hizmete sokuldu.
Behçet Uz o sıralarda Yalova’da bulunan Atatürk’ü açılışa bizzat davet etse de Atatürk rahatsızlığını ileri sürerek açılışa gelemeyeceğini bildirmişti.
Her ne kadar ‘’Arıulusal İzmir Fuarı’’ olarak açılsa da 1936’daki bu açılışa Mısır, Yunanistan ve Sovyetler Birliği’nden 48 kuruluş katılmıştı ve bu açılış daha sonra İzmir Enternasyonal Fuarı adını alacak olacak Fuarın 1. Açılış yılı olarak kabul edildi.
Evet... Fuar güzeldi hoştu ama bir türlü sabit ve kalıcı bir isim bulunamıyordu. 9 Eylül Mahalli Sergisi,9 Eylül Sergisi, 9 Eylül Panayırı, 9 Eylül Beynelmilel Panayırı, 9 Eylül Arıulusal İzmir Fuarı derken 1937’den itibaren ‘’ İzmir Enternasyonal Fuarı’’ oldu adı ve 1942’ye kadar böylece devam etti.
1942’de - II. Dünya Savaşı sebebiyle - Fuar açılmadı.
1943’de Yine İzmir Enternasyonal Fuarı olarak açıldı.
1944- 1946 Yılları arasında ( 1946 dahil ) adı sadece ‘’ İzmir Fuarı’’ idi.
1947- 1980 Yıllarında ( 1980 dahil ) yine İzmir Enternasyonal Fuarı’’ oldu.
1981 Yılında Atatürk’ün doğumunun 100. Yılı sebebiyle fuarın adı ‘’ İzmir Uluslararası Atatürk Fuarı’’ oldu
1982’den günümüze kadar ise tekrar ‘’ İzmir Enternasyonal Fuarı ‘’ oldu ve günümüze bu isimle geldi.
Bugün İzmir’in dağlarında olduğu gibi ortasında da çiçekler açıyor.
Emeği geçen herkesten Allah razı olsun.
Hayvanlar için denir mi bilmem ama İzmir Kültürpark alanında daha önce var olan yıkıntıların taşınması sırasında ölen ve Behçet Uz tarafından heykelleri yaptırılan 68 attan da Allah razı olsun.
9 Eylül İzmir’in Düşman işgalinden kurtuluşunun 100. Yılı kutlu olsun.
( İzmir’in Dağlarında Çiçekler Açar başlıklı yazı Sami Biber tarafından 9.09.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.