Kastamonu Aslanı Şehit Hasan Rıza Paşa / Hain Esat Toptanî Paşa---1. Bölüm
KASTAMONU
ASLANI ŞEHİT HASAN RIZA PAŞA / HAİN ESAT
TOPTANÎ PAŞA---1. BÖLÜM ---
Ey Rumeli’nin Hasan Rızası
Yâdında mı Üsküb’ün fezası
Yahut Kalkandelen kazası
Vardar ve uzakta karlı dağlar.
Üsküp bir müslüman şehirdi
Bin bir türbe ile müştehirdi
Vardar’sa önünde bir nehirdi
Her an tekbirlerle çağlar…
Yahya Yemal Beyatlı
Yahya Kemal Beyatlı yukarıdaki
şiirde her ne
kadar Rumeli’nin Hasan Rızası’’ Derken kastettiği
Üsküplü siyasetçi Hasan Rıza Soyak
olsa da bu
şiir aslında Kastamonu/ Tosya’lı şehit Hasan Rıza Paşa’ya öylesine
yakışır ki... Okuyunca siz de hak
vereceksiniz
*****
Sultan II. Abdülhamit’i tahttan
indiren fetva metni Elmalılı
Hamdi Efendi ( Yazır ) tarafından hazırlanmış ve Fetva
Emini Nuri Efendi’nin
önüne konmuştu. Nuri Efendi, önüne
konan metni görünce ‘’ Bu
şer’i şerife aykırıdır.
İmzalamam.’’ Dedi. Yapılan
baskılara boyun eğmedi ve imzalamadı.
Bunun üzerine şeyhülislam
Ziyaeddin Efendi’nin önüne
kondu metin. Ziyaeddin Efendi biraz
can biraz da makamını kaybetmek
korkusuyla imzaladı fetvayı. Artık Meclis-i
Mebusan’da oylanması ve
bu kararın Türk
Milleti adına verilmiş
bir karar olarak
padişaha tebliğ edilmesine
kalmıştı iş.
Fetvada şöyle denmekteydi:
“Müslümanların imamı olan kimse, bazı önemli şer’î mevzuları şerîat
kitaplarından çıkarsa ve bu kitapları yasak etse, yaksa, yırtsa… Devlet
hazinesini israf edip şerîata aykırı şekilde harcasa… İdare ettiği kimseleri
şer'î sebep olmadan öldürse, hapsetse, sürse, başka türlü zulümleri de âdet
edindikten sonra, doğru yola yemin etmişken sözünden dönse… Müslümanların
yaşayışını tamamen bozacak şekilde fitne çıkarmakta direnip onları birbirine
öldürtse… Buna engel olacak durumdaki Müslümanlar, onun zora dayanan tutumunu
ortadan kaldırıp, İslâm memleketlerinin pek çok yelerinden mezbûrun
tanınmadığına dair haberler gelmekle yerinde kalmasında zarar ve ayrılışında
iyilik olduğu düşünülürse; kendisine imamlık ve sultanlıktan vazgeçme teklif
etmek veya hal‘ etmek şekillerinden hangisi erbâb-ı hall ve akd tarafından
uygun görülmüşse, bu kararın uygulanması yerinde ve
gerekli olur mu?
Cevap: Olur.
Yazan: Fakîr es-Seyyid
Muhammed Ziyâeddîn ufiye anhu.”
İlginçtir ki Osmanlı padişahları
içinde en dindar
padişahlardan biri olduğu hususunda
muhaliflerinin bile ittifak
ettiği II. Abdülhamit din kitaplarını
yakmakla suçlanıyordu. Muhaliflerinin bizzat
kendilerinin ‘’ Pinti Hamit’’
Lakabı taktıkları II. Abdülhamit devlet hazinesini
israf etmekle suçlanıyordu. İleride Mustafa
Kemal’in ‘’ Onun dönemi
bir hoşgörü dönemi
olmuştur’’ Dediği II. Abdülhamit ortada sebep
yokken ve tamamen
şeriata aykırı bir
şekilde insan öldürmekle
suçlanıyordu...
Fetva mucibince II. Abdülhamit’in tahttan
indirilmesi ile ilgili oylama
27 Nisan 1909’da
yapıldı. Bazı milletvekilleri ‘’ Tahttan
biz indirmeyelim. Kendisi feragat etsin.
Bunu teklif edelim
kendisine’’ dedilerse de bu teklif kabul
edilmedi. Daha sonra
oylamaya geçildi ve
240 Millet Vekilinin
tamamı evet oyu
kullandı. İçlerinden sadece
biri olan Yorgiadis Efendi
( Evet bir Rum ) ‘’
Yazıktır günahtır’’ Dedi
ve tabii ki ‘’
Alçak- şerefsiz- mürteci ‘’ hitapları arasında
susturuldu.
Evet... Padişah tahttan indirilecekti. Meclis-i
Mebusan adına bu kararın
kendisine bildirilmesi gerekiyordu
ama her nedense
Millet vekillerinden hiç
biri biraz önce
şeref addettikleri bu tahttan
indirme kararını padişahın
huzuruna çıkıp ona
tebliğ etmeye yanaşmıyordu.
Sonunda iki heyet hazırlandı. Heyetlerden biri
veliaht şehzade Mehmed Reşad’a
‘’ Haydi yine
iyisin. Sayemizde padişah
oldun. Ama fazla havalara
girme. Hakimiyet bize
ait. Sen sadece
göstermelik bir padişahsın.’’
Müjdesini (!) verecekti diğer
heyet ise Sultan
II. Abdülhamit’e ‘’ E yeter
artık 33 sene bu
ülkeyi sen yönettin.
Biraz da kardeşin..Pardon biz
yönetelim.’’ Demek üzere
onun huzuruna çıktı.
Mehmet Raşat’ı tahta oturtacak
olan heyet tamamen
Türklerden oluşurken II. Abdülhamit’i tahttan
indirecek olanlardan
sadece biri Türk’tü. Bunlar Eski Bahriye
Nazırı ve II. Abdülhamit’in yaveri
Arif Hikmet Paşa( Türk
olan buydu.), Ermeni
Aram Efendi, Yahudi Emanuel
Karaso ve Arnavut Esat Toptanî
Paşa idi.
İçlerinden Esat Toptanî, Yıldız Sarayının
mabeyn odasında direkt ‘’
Millet seni azletmiştir’’
Dedi II. Abdülhamit’e.
II.Abdülhamit sükunetle cevap
verdi.
‘’ Hal etmiş demek
istediniz sanırım. Peki gösterilen
sebep ne?’’
Bu soru
üzerine Arif Hikmet
Paşa meşhur hal fetvasını
okudu.
Gerisi malum... Padişah tahttan
indirilmiş ve yerine
kardeşi Mehmed Reşad
tahta oturtulmuştu. II. Abdülhamit ise önce
Selanik’e sürgün edilmiş
daha sonra Beylerbeyi Sarayına
nakledilmişti..
Evet...Şimdi buraya kadar
anlattıklarımdan sadece Esat
Toptanî adını unutmasanız
yeter. Zira yazımızın
asıl kahramanı olan
Şehit Hasan Rıza Paşa’yı
anlatırken bu Esat
Toptanî’den sıkça bahsedeceğiz. Ama peşin
peşin söyleyeyim: Esat
Toptanî II. Abdülhamit’i tahttan
indiren kararı ona
saygısız bir şekilde
tebliğ ettiği için
hain değildir. Hain
olduğu için haindir. ( Okuyacaksınız inşallah. )
*****
Sene 1913... Yani II. Abdülhamit’in tahttan
indirilişi üzerinden dört
sene geçmiştir.
Bu dört
sene içinde Osmanlı
Devleti öncelikli olarak Afrika
Kıtasında elimizde kalan
son toprak parçası
Trablusgarp’ı( Bugünkü Libya) ve
12 Adayı kaybettiği gibi yine
aynı yıl başlayan
Balkan Savaşlarında Balkan
topraklarını da birer ikişer kaybetmeye
başlamıştır.
*****
1913 Senesinin 30
Ocak günü tüm
Osmanlı ülkesini sarsacak
bir olay meydana
gelir: O güne kadar
İşkodra’yı kahramanca savunan
ve Prof. Dr.
İlber Ortaylı’nın ‘’ Resmen
intihar etmekti onun
bu kahramanca savunması. ‘’
dediği Hasan Rıza Paşa’nın
vurulduğu haberleri ile
çalkalanır başkent İstanbul.
Ancak gelen haberlerde
‘’ Öldü’’ de denilmektedir ‘’ Ağır yaralı ama
ölmedi ‘’ de denilmektedir.
Sonunda zamanın Tanin
Gazetesi olayı aynen şöyle
duyurur:
''İşkodra
müdafaasının ruhu, şüphesiz ki
Hasan Rıza Paşa
idi. Osmanlı ordusunun cesur, metin ve azimkar erkanından biri olmakla temayüz eden Hasan
Rıza Paşa’nın hayatı hakkında
deveran eden şayia(söylenti ) devam
etmektedir. Bazı Avusturya
ve İtalya gazeteleri kendisinin bir suikast neticesinde
şehit olduğunu yazmışlardı. Bilahare bu haberin doğru olmadığı yalnız yaralı
bulunduğu hakkında bir takım rivayetlerde intişar etmişti. ( Neşredilmişti ) Biz bu
ikinci rivayetin kesbi
sıhhat ve hakikat
etmesini bütün kalbimizle temenni
etsek de maatteessüf ( üzülerek
belirtelim ki ) şahadet haberi teessür derecesine vardığı gibi çoktan beridir İşkodra Kumandanı
olarak Esat Paşa’dan ( Esat Toptanî )
bahsedilmekte olması da
bizi Hasan Rıza
Paşa’nın hayatı vaziyeti hakkında ümitsizlendiriyor.
Hasan Rıza Paşa’nın
feci şahadeti hakkında
kaydedilen malumatın şekil ve mahiyeti, bilahare kumandanlığın
İşkodra’da Redif Fırkası Kumandanı ve Draç sabık mebusu Esat Paşa tarafından
deruhte edilmesi gösteriyor ki her halde bu
miktar Türk Kumandanı bir hain tertibin kurbanı olmuştur.
Hasan Rıza Paşa gerek şehit olarak
vazife-i vataniyesini ifa etmiş olsun, gerek yarın yine bizim hürmet ve takdir
ile açılan kollarımıza atılabilecek bir hal sıhhat ve afiyette bulunsun, çoktan
beri tarihin nadir gösterdiği kahramanlar
arasına girmiş, bedbaht milletin
minnet ve şükranını
kazanmıştır. Bizden kendisine
ebedi hürmetler''
*******
Hasan
Rıza Paşa kimdi? Ona ne
olmuştu? Vurulduğu belliydi
ama ölmüş müydü? Ki
vurmuştu? Niçin vurmuştu?
Hepsi gelecek bölümde
inşallah
(
Kastamonu Aslanı Şehit Hasan Rıza Paşa / Hain Esat Toptanî Paşa---1. Bölüm başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
7.06.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.