21 Ekim 2013

 

Ali saat 08,30 da araçla holdinge geldiğinde Ali Abdullah ve Orhan Metin kameriyede oturuyorlardı. Ali arabadan inip yaklaştı.

-Günaydın Abdullah Bey.

-Günaydın Ali. Gel. Çocuklar Ali’ye çay getirin. Ne yaptın Ali?

-Recep emlakçıyla görüştü. Holdingi gören apartmanları satın almayı düşündüğümüzü söyledi. Apartman sakinlerini araştırıyoruz. Tahminim bu bir uyarıydı. Keskin nişancının sizi vurmak için yeterli zamanı vardı. Diyarbakır dönüşü söylediğim gibi olmalı. Hedefte siz ve Orhan Bey varsınız. Recep Helin Hanım’ın güvenliğini halleder. İzninizle ben sizin güvenliğinizi devralmak istiyorum.

-Benim hedefte olmam saçma değil mi Ali?

-Bence son derece mantıklı Orhan Bey. Birilerinin holdinge çökmek gibi bir niyeti varsa en uygun hedef sizsiniz. Düşmanlarınızdan önce hamle yapmak gerekirse bana daha fazla bilgi lazım. Mesela eskiden beri Holdinge çökmek isteyen birileri var mı?

-Herkes olabilir Ali. 30 yıldır piyasadayız. İş kollarımızda sağlam büyüme grafiğimiz var. Karlılığımız gayet iyi durumda. Ortaklık tekliflerini kabul etmediğimiz herkes olabilir. Devletten bir şeyler olabilir mi?

-Her şey mümkün Abdullah Bey. Kendisine devlet diyenlerin desteğiyle olağan dışı büyümediyseniz mantıklı olmaz. 30 yıldır çalıştığınızı düşünürsek. Şu anda aklıma sadece camia yanlıları geliyor. Camianın gücü malum.

-Suikast camianın tarzı değil Ali. Onlar daha çok mali açıklarla çökerler. Böyle bir şey olsa dedikodusunu duyardık, biz duymasak ta müşterilerimiz duyar haber verirlerdi. Hep böyle olmuştur. Helin sana niye kızgın?

-Hiçbir fikrim yok Abdullah Bey.

Bu sırada Recebin sürdüğü araçla Helin holding bahçesine girdi. Araçtan inip yaklaştı.

Ali’nin olmasına aldırmadı.

-Ali’nin çevremde olmasını istemiyorum ağabey.

-Tamam Helin sana başka bir koruma ayarlayalım. Recep nasıl?

Ali’ye baktı. Ali başını salladı.

-Recep, Helin’in koruması artık sende.

Ali Abdullah titreyen telefonuna baktı,” Harun Saraylı arıyor.” Telefonu açtı.

-Alo. Günaydın Harun. Tamam, akşama doğru. Plakayı sana bildiririm. Kargonu bizim kağıt deposuna gönder. Adresi gönderirim. Hallederiz. Tamam görüşürüz. Recep Ali’yle temas halinde ol. Sıkıntı istemiyorum.

-Peki efendim.

-Tamam siz işinize bakın.

Telefonuyla Bahri’yi arar.

-Alo Bahri. Akşama kamyon lazım. Bir yere yük götüreceğim. Ben götüreceğim Bahri! Yeni kamyonlardan ayarla. Logosuz olsun. Ayarla plakasını bildir. Kamyonu kağıt deposuna getirsinler.

Orhan Metin sıkılmıştı, kalkmaya niyetlendi.

-Orhan bekle bir dakika.

Ali Abdullah’ın telefonu yeniden titredi.” Emlakçı Erhan arıyor:”

-Söyle Erhan. Kontratı imzaladınız. Tamam. Sende yanlarında git. Bildiğin kişilere yönlendir. İlgilen. Takip et sıkıntı olmasın. Orhan programın varsa iptal et. Akşama işimiz var. Dövizi transfer edeceğiz. Sende yanımda ol. Sorun çıkmazsa sorularının cevabına ulaşacaksın. Bahri’den haber gelsin, kağıt deposundan yüklemeyi yapar yola çıkarız.

-Hemen mi gidiyoruz ağabey?

-Akşam gideceğiz Orhan. İşlerini hallet, haberleşiriz.

Orhan uzaklaştı. Bu sırada Hızma binadan çıkmış yaklaşıyordu.

-Yengem aradı ağabey. Kira kontratını imzalamışlar.

-Tamam Hızma. Yengeni İbrahim Hakkı’nın mutfağını kuranlara yönlendir. Çalıştığımız yerlerden alışveriş yapsınlar.

-Yengemin self servis açma fikrine şaşırdım ağabey. Sence mantıklı mı?

-Lüks bir mekan açıp zarar ederse hayal kırıklığına uğrayıp vaz geçecekti Hızma. Bir yerden başlasın devamı gelirse bakarız. Emlakçıyla görüş parayı benim hesabımdan aktar. Mekanda eksik istemiyorum.

-Tamam ağabey.

            Hızma uzaklaşınca Ali Abdullah eliyle Ali’yi çağırdı.

-Buyurun Abdullah Bey.

-Ali Hasan’ı ara. Kibar Hanımın işlerini takip etsin. Sen de benim yanımda bulun.

-Peki Abdullah Bey. Acil gideceğiniz randevunuz var mı? Çaylı’ları kontrol etmem lazım.

-Sen işine bak Ali, bir şey olursa haber veririm.

Ali başıyla selam verip uzaklaşırken Ali Abdullah binaya doğru yürüdü.

 

 

Karaşahin Holding’den ayrılan Ali kahvaltı için Çaylı Otel’e gelmişti. Kahvaltı yaptıktan sonra birlikte salondan çıktılar. Lobi’de kendilerini takip eden takım elbiseli kravatlı adam Ali’nin dikkatini çekti. Caner Çaylı lobide kahve içiyordu. Ali garsona kahve söyleyip yaklaştı.

-Selamün Aleyküm Caner Bey.

-Aleyküm Selam Ali. Otursana.

-Arada gezen gri takım elbiseli kim Caner Bey?

-Eşimin, Müşerref Hanım’ın akrabasıdır Ali. Müdür yardımcısı. Bir sorun mu var?

-Sorun yok Caner Bey. Meslek alışkanlığı diyelim. Beni takip edenlerden rahatsız olurum.

-Halasına haber vermek için seni takip ediyordur, merak etme. Müşerref Hanım seninle çalışmamızdan oldukça rahatsız.

-Haksız sayılmaz Caner Bey. Bende benimle çalışmanızı tavsiye etmezdim.

-Özel bir iş için senden yardım etmeni isteyeceğim Ali.

-Elbette Caner Bey. Nasıl yardımcı olabilirim?

Caner iç cebinden çıkardığı adres yazılı not kağıdıyla birlikte araba anahtarını uzattı.

-Bu adrese araçla özel bir yük götürülecek. Senin götürmeni istiyorum. Mütevelli heyetinde olduğum okullar için bağış parası. Parayı bu gün veya yarın bankaya aktaracaklar. Doğrudan görevinle alakalı değil.

-Problem değil Caner Bey. Götürürüm, acil mi?

-Hem acil hem değil Ali. Biraz geciktirdim. En kısa sürede gitmesi lazım.

Ali adresi kontrol etti.

-Abdullah Bey aramadan hemen götüreyim o zaman Caner Bey. Makbuz almam gerekiyor mu?

-Makbuzu bana getirirsin.

Ali müsaade isteyip otoparktaki siyah minibüsle holding binasından ayrıldı. Ali'nin ayrılmasının ardından Caner Çaylı telefonla birisine bilgi verdi.

-Hediyeyi gönderiyorum. Benim arabayla. Güvenlik müdürüm getiriyor. Makbuzu ona verin. Hayır, hayır istişareye gelmeyeceğim. Hayır dedim. Israr etme Aydın. Ağabey’e söylersin.

Ali siyah minibüsle Arnavutköy’de ki mahalle/köye gitti. İzin verilmediği için şoför mahallinde minibüsün arkasından para çantalarının indirilmesini bekledi. Verilen makbuzu alıp ayrıldı. Çaylı otele geri dönüp makbuzu Caner Çaylı’ya verdi. Karaşahin Holding aracına binip uzaklaştı. Yolda Taştekin İlaçlama ismiyle kayıtlı numaraya çağrı attı. 5 dakika sonra telefonu çaldı. “Taştekin İlaçlama arıyor.”

-Alo.

-Merhabalar Taştekin İlaçlama. Ben Ayhan nasıl yardımcı olabilirim?

-Ayhan Bey. İki ay önce ekibinize ilaçlama işi yaptırmıştım, senedin günü bu gün veya yarın dolacak. Bugün veya yarın elime bir miktar para geçme durumu var. Parayı siz mi alırsınız, ben mi getireyim. Senet ve faturamı almak istiyorum.

-Bizim için her ikisi de uygun olur. Nakit teslim etseniz nerede teslim edebilirsiniz?

-Müşterim Arnavutköy’de. Ümraniye’de A Bank’ta buluşacağız. İki güzergah arasında paranızı teslim alabilirsiniz.

-Tamam Ali Bey. Değerlendirip size ulaşacağız. İyi günler.

 

Helin Etiler Sirius kafenin otoparkına lüks arabasını park etti. Kafenin etrafında siyah takım elbiseli korumalar vardı. Hulki yaklaşık 500 metre geriden Helin’i takip ediyordu. İkinci katta Konsolos Muavini’nin Helin’in elini öpmesini ve oturmalarını cep telefonuyla fotoğrafladı. Kafe’ye giriş çıkışı görebileceği şekilde uzaklaştı.

 Helin salona girip yaklaşınca Konsolos Muavini saygıyla ayağa kalktı. Kibarca Helin’in elini öptü.

-Hoş geldiniz Leydi Helin. Size ne ikram edebilirim.

-Teşekkür ederim Muavin. Sizinle ulu orta buluşmamak için anlaşmıştık.

-Haklısınız Leydim. Lord Williams’ın mesajını iletmem gerekti. O yüzden.

-Sayın Muavin. Perde arkasında çalışmam konusunda mutabakatımız vardı. Bu Selenay Baybora dün bana ulaştı. Lord Williams ile böyle anlaşmamıştık.

-Sevgili Helin, bilmiyor olabilirsiniz. Lord Williams anlaşmalarda her zaman kendi şartlarını uygular. Selenay Alber Dikici’ye bağlı çalışıyordu. Malum Alber öldü. Lord Williams’ın emriyle artık size bağlı çalışacak.

-Bana kadrolu eleman muamelesi yapmayın Muavin. Anlaşmanın şartlarını yerine getirdim. Karaşahin Transport’un Londra ofisini kurup size teslim ettim. Konsorsiyum pazarlığını yürüttüm, ağabeyimi başkanlık için ikna ettim. Ülkeye döndükten sonra anlaşma benim için bitti. Alber öldürülünce son kez bir plan yaptık, adamlarınız başarısız oldular. Tekrar söylüyorum kadrolu elemanınız değilim, benim için anlaşma bitmiştir. Emir almayı sevmem.

-Benim söylemek istediğim tam olarak bu Leydi Helin. Lord Williams, kendisiyle yapılan hiçbir anlaşmanın tek taraflı olarak bitirilemeyeceğini size iletmemi istedi. Lord Williams tamam diyene kadar anlaşmanız geçerli. Alber Dikici ve sizin başında olduğunuz bir proje yapıldı. Proje başarıyla sonlanana kadar anlaşmayı feshedemezsiniz, aksi durumda sonuçlar kötü olacaktır.

-Ağabeyim yetmedi bana da silah mı doğrultursunuz Muavin?

-İsteseydik Ali Abdullah şu anda ölmüştü Leydi. Bu bir uyarıydı. Teklifin ciddiyetini anlamanız için. Anlaşmanın detayları ifşa olursa siz ve aileniz için sonuçları ölmekten daha kötü olabilir biliyorsunuz. Sevgi ve nefreti aşırı uçlarda yaşayan bir toplumsunuz. Toplumun ve devletin ailenize göstereceği tepkiyi hayal bile edemezsiniz. Bu bizim içinde büyük bir skandal elbette ki. Diplomatlarımız bir özür mesajı yayınlarlar. İstihbarat birimlerinin kendi başlarına hareket ettiğini söylerler. Bazı resmi görevliler istifa ederler o kadar. Dünya ticaretini biz yönlendiriyoruz. Ülkenizde güzel bir atasözü var sevgili Helin: Altta kalanın canı çıksın diyorsunuz ya.

Helin cevap veremedi. Konsolos Muavini devam etti.

-Lord Williams Alber Dikici’nin yerine görevlendirildiğinizi bildirmemi emretti. Öncelikli olarak Alber Dikici’nin katili ve azmettiricisinin öldürülmesini emrediyor. Vatandaşımıza yapılan eylem cezasız kalamaz, kalmamalı.

-Alber’in katiline ulaşılamadı Muavin. Benden kimliği belirsiz birini ortadan kaldırmamı mı bekliyorsunuz? Saçma bir emir.

-Araştıracaksınız Leydi Helin. Araştıracak ve ipuçlarını bana ileteceksiniz. Biz de gereğini yapacağız. Alber’in ölüm emrini ailenizden biri mesela Orhan Metin vermiş olabilir. Biz Türk istihbaratından şüpheleniyoruz. Türk İstihbaratında Milliyetçi bir kanat her zaman vardır. Çalışma tarzınıza karışmayız, bilakis destek vereceğiz. Lord Williams’ın ikinci emri Ali Abdullah işbirlikçilerimizle organik bağ kurmaya zorlanmalı, sizde bunun için çalışmalısınız.

-Alber’in ölüm emrini Orhan Metin vermiş olamaz, tahmin etmiyorum. Böyle bir emir vermiş olsa bile emri yerine getirecek profesyonellikte adamı zaten yok. İkincisi Ali ağabeyim işbirlikçilerinizle ortaklığa girmez. Pazarlık sırasında kesin konuştu. İstemediğim kişilerle ortaklık için ısrar etmeyeceksiniz dedi. Ağabeyim camiayla ortaklığa girmez. Zorlayamazsınız çünkü dediğini yapar gider devlete konuşur. Lord Williams imzaladığı belgeyi tekrar okusun.

-Söylediklerim yapmakla yükümlü olduğunuz şeyler Leydi Helin. Tarzınızı siz belirleyeceksiniz. Lord Williams size aktarılan 450 milyon doların boşa gittiğini düşünmek istemiyor. Birkaç gün düşünün şüphelileri ve çalışma tarzınızı bildirin. Gereğini yapmak bizim işimiz. Üzgünüm ama başarısız olma lüksünüz yok. Size iyi günler dilerim Leydi Helin. Stressiz bir ortamda ilk fırsatta sizinle yemek yiyelim.

Konsolos Muavini bardaktaki suyu içti. Helin’in elini kibarca öpüp uzaklaştı. Konsolos Muavininin ardından Helin morali bozuk kafeden ayrılırken Hulki’nin takip ettiğinin farkına varmadı. Helin ajansa girince Hulki vakit geçirmek için karşı caddedeki bir kahveye girdi.

( Bereli 54 başlıklı yazı Mustafa ESER tarafından 30.03.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.