31 Ağustos Terapist Eylem Cansu’nun Ofisi                                                             

 

            Kibar Karaşahin terapist Eylem Cansu’nun yıllardır müşterisiydi. İlk eşiyle ayrıldıktan sonra depresyon tedavisine başlayınca görüşmeye başlamışlardı. Eylem Cansu’nun müspet yönlendiren tavsiyelerinden çok fayda gördüğünü düşünüyordu. Kocasının sabah ki net tavrından sonra yeniden görüşmesi gerektiğini düşündüğü için hemen randevu almıştı. Eylem Cansu her zamanki gibiydi. Güler yüzlü ve dinlemeye hazır. Müşterileri rahat etsinler diye terapi odasını evlerin oturma odası ve mutfak arası dizayn etmişti. Duvar kenarındaki çay setinden kendine bir fincan çay doldurdu. Bir çay da Kibar Karaşahin’e hazırladı. Koltuğuna oturdu. Dinlemeye hazırdı.  

-Eylem Hanım kusura bakmayın lütfen. Hafta sonunuzu rezil ettim.

-Estağfurullah Kibar Hanım, olur mu öyle şey. Umarım bir sorun yoktur.

-Hem var hem yok Eylem Hanım. Malum takıntılarım hayatımı zehir etmeye devam ediyor. Bu sabah eşim Abdull-Ali Bey biraz ağır ve sert konuştu. Ne diyebilirim ki adamcağız haklı. İki yıldır takıntılarımla hayatını zehir ettim. Benim yüzümden aile toplantılarını iptal etti veya yalnız gitti. Benim yüzümden kardeşleri evimize gelmez oldular. Ne yapacağım bilmiyorum.

-Kibar Hanım bildiğim kadarıyla iki buçuk yıldır evlisiniz. Yanlış hatırlamıyorum değil mi?

-Doğru hatırlıyorsunuz Eylem Hanım.

-Eşinizle aranızda bir problem yok değil mi?

-Yok Eylem Hanım. Hiçbir problemimiz yok. Eşim bana karşı tahminimden fazla anlayışlı çıktı.

-Sorumu yanlış anlamayın Kibar Hanım. Eşinizle cinsel bir problem yaşıyor musunuz? Bunu şunun için soruyorum. Evlilikte yaşanan her türlü duygusal, bilhassa cinsel problemler takıntılarınızı artırabilir.

            Kibar Karaşahin yetiştiği aristokrat geleneğinden taviz vermeden gülümsedi.

-Hiç bir problemimiz yok derken hayatımdaki her şeyi kast ettim Eylem Hanım. Erkek ve kadın arasındaki her şeyi.

-Yanlış anlamayın Kibar Hanım. Aile hayatında ufak gibi gözüken pek çok şey biriktikçe çok büyük problemlere sebep olabiliyor maalesef. Farkındaysanız yıllardır nerede hata yaptım diye düşünüyorsunuz. İlk evliliğinizin kötü sonuçlandığını bunun da sizde büyük bir travmaya sebep olduğunu biliyoruz. İlk evliliğinizin bitme sebebi siz değilsiniz. Bu konuda anlaşmıştık sizinle. Üstelik evlendiğinizde takıntılarınız olmadığını söylemiştiniz hatırladığım kadarıyla.

-Doğru hatırlıyorsunuz Eylem Hanım. Evlendiğimde böyle takıntılarım yoktu. Mesela koku takıntım yoktu. Evlenmeden önce de sarımsak gibi kokulardan rahatsız olurdum ama bu kadar değildi. Evliliğim süresince yaşadığım sıkıntılar bende aşırı koku, temizlik ve düzen takıntısı oluşturdu. İlk eşimin beni aldatması ve boşanarak babamın evine dönmem psikolojimi tamamen bozdu. Ailem de boşanmamın sorumluğunu bana yıktılar. Tam hissettirmeseler de beni sorumlu tuttular.

-Şimdi ki eşinizle bunları konuşuyor musunuz?

-Ali Bey. Kocam ilk evliliğimle ilgili pek soru sormaz. Boşanma sebebini bile sormadı. Evlenmeye karar verdiğimizde eski eski de kaldı dedi sadece. İki yıldır da son derece anlayışlı davranıyor. Sorun bende Eylem Hanım. Adam sucuk yemeyi seviyor. Ben sarımsak, soğan kokusuna dayanamıyorum. Her gün temizlik yapmaktan canım çıkıyor ama duramıyorum. Kocam bu sabah kesin konuştu. Haklı ama benim zoruma gitti.

-Bu iyi bir şey Kibar Hanım. Yaptıklarınızın yanlış demeyelim de aşırı olduğunu kabul etmeniz doğru yolda olduğumuzu gösterir. Öncelikle sorumlu olmasanız da başarısız ilk evliliğiniz sebebiyle aşırı bazı davranışlarınızın olduğunu kabul edeceğiz. İkinci olarak temizlik takıntısının hem sizin hem de ailenizin sağlığına zarar verebileceğini unutmamanız gerekiyor. Biliyorsunuz ki çamaşır suyu gibi temizleyiciler kimyasal içerikli ve fazla kullanımında ciddi sorunlara sebep olabilir. Size rahatsızlık veren kokulara doğal yollardan mesela havalandırma ve çiçek kokularıyla çözüm bulabilirsiniz. Eşinizin anlayışlı olduğunu kabul ediyorsunuz.  Diş fırçası ve ağız spreyi kullanımı konusunda eminim anlayışlı davranacaktır.

-Eşim bu konularda hassas zaten Eylem Hanım.

-Kibar Hanım, anlattıklarınızdan anladığım sizde tamamen bir zihniyet değişikliği gerekiyor. Şöyle düşünün: Evlilik iki kişilik bir toplumsal bir kurumdur. Bu kurumdaki iki kişinin farklı zevkleri olacaktır. Evliliğe zarar vermeyecek özel hayatı olabilir. Olmalıdır da. Evliliklere zarar verenlerden biride rutinliktir. Eşinizin sizden önce de bir hayatı vardı, uzun yıllar içinde pek çok alışkanlığının olduğunu, sizden önceki hayatında da mutlu olduğunu, mutluluğunu artırmak için sizinle evlendiğini düşünmek lazım. Madem eşiniz size karşı anlayışlı anladığım kadarıyla beklentinizin üstünde bir anlayış gösteriyor. Sizde ona ve ailesine karşı anlayış gösterin. Belki bir işe girmelisiniz. Evde yemek yapar mısınız?

-Gastronomi eğitimi aldım Eylem Hanım. Elim lezzetlidir.

-Farklı konulara odaklanmanız faydalı olacaktır. Restoran işine girebilirsiniz mesela.

-Bunu ben de düşünüyorum Eylem Hanım.

-O zaman bana sorarsanız hiç vakit kaybetmeyin Kibar Hanım. Aşırılıkların farkına varmışsınız, bir mesleğiniz de var bence hiç vakit kaybetmeyin. Konuştuklarımızı düşünün haftaya yine görüşelim isterseniz. İyi haberlerinizi bekliyorum.

-Teşekkür ederim Eylem Hanım. Rahatladım. Restoranıma yemeğe bekliyorum sizi.

-İlk müşteriniz ben olacağım Kibar Hanım. Şüpheniz olmasın. Görüşürüz.

 

1 Eylül

            Aytekin Tuncay adliyedeki mesaisine saat sekizde başladı. Kimseyle konuşmadan odasına çıktı. Fotoğraf makinesindeki fotoğrafları bilgisayara attı. Fotoğrafları tek tek inceledi. Faili meçhul katliam dosyası. Bu fotoğraflarla bir sonuca ulaşmak mümkün değildi. Yeşiltepeli lakabıyla bilinen Selahattin Sami Koper karanlık bir adamdı. Dolayısıyla düşmanı da çoktu. Profesyonel biri gelmiş adamı yatağında iz bırakmadan öldürmüştü. Şile Jandarma Komutanlığında görüştüğü ve kendisini Albay olarak tanıtan adamın dedikleri hala kafasından çıkmamıştı. Olabilir miydi? Özel eğitimli bir asker bu cinayeti işlemiş olabilir miydi? 

            Sorular kafasında cirit atarken sabit telefon çaldı. Bir an irkilen Aytekin Tuncay telefonu kaldırdı.

-Alo.

-Savcı Bey. Sayın Başsavcı ofisine giriş yaptı.

-Teşekkür ederim. Başsavcı’ya haber verir misiniz? Ben de geliyorum.

                  Aytekin Tuncay 5 dakika sonra Başsavcı’nın makam odasındaydı. 

-Günaydın Başsavcım.

-Günaydın Aytekin Savcım. Benimle görüşmek istemişsiniz. Buyurun sizi dinliyorum konu nedir?

                  Aytekin Tuncay misafir koltuğuna oturdu.

-Konu dünkü katliam Sayın Başsavcım. Başsavcı Vekili Zekai Bey’in ricasıyla ben de olay yerindeydim. Şile Savcısıyla incelemeleri yaptık. Ayrıntılı fotoğraflama yaptım. Jandarma Komutanlığında oldukça ilginç bir görüşme yaptım. Sizden bu soruşturmayla ilgili araştırma izni istiyorum.

-Dosyayla Ahmet Savcım ilgilenmiyor muydu?

-Evet Başsavcım.

-Bir dakika.

                  Başsavcı masanın üstündeki zile bastı. Kapıdaki görevli içeri girdi.

-Buyurun Efendim

-Savcı Ahmet Bey odasındaysa görüşmek istediğimi söyle. Bize çay getirin

-Aytekin Savcım tam hatırlamıyorum ama dosya doğrudan bir soruşturma dosyası değil. Bir buçuk yıl içinde Türkiye’nin değişik yerlerinde işlenen cinayetlerle ilgili bir araştırma dosyası. Ve yine yanlış hatırlamıyorsam Bakanlığın talimatı üzerine açıldı. Gizli ve araştırma Özel Yetki istiyor. Ayrıntıları Ahmet Savcım anlatsın bakalım işin aslı nedir?

                  Kapı çalınır görevli içeriye girer.

-Efendim Savcı Ahmet Bey geldiler.

-Tamam. İçeri gelsin.

                  Savcı Ahmet Doğanalp ceketini iliklemiş olarak içeri girdi. İşaret üzerine Aytekin Tuncay’ın karşısındaki koltuğa oturdu.

-Benimle görüşmek istemişsiniz Başsavcım.

-Evet Sayın Savcım. Ayrıntılarını sizin daha iyi bildiğiniz şu katliamlar dosyasıyla ilgili olarak görüşmek istedim.

-Başsavcım dosya muhteviyatını araştırmamızı bakanlık istedi. Sebebini bende anlayabilmiş değilim. Dosyadaki cinayetlerin çoğunluğu İstanbul dışında işlenmiş cinayetler. Son cinayetler İstanbul sınırları içinde işlendi. Aklıma gelen ilk sebep seri katil şüphesi oldu. Dosyayı inceledikçe bu şüphe geçersiz hale geldi. Çünkü bu dosya bir buçuk yıl önce açıldı. Bir buçuk sene önce aniden Türkiye’nin değişik vilayetlerinde infazlar yapılmaya başlandı. Maktullerin tamamı güneydoğu kökenli iş adamları ve yakınları. İki gün önceki infaz dosyaya eklediğim son eylem. Eylemcilere ait bir iz bulunamadı. İnfazlar hakkında Jandarma ve Polis Olay Yeri inceleme ekiplerinin yaptıkları çok detaylı araştırmaya rağmen maalesef elimizde hiçbir şey yok. İnfazların yapılışına bakılınca kafamda oluşan birkaç senaryo var ama olaylar birbirlerine bağlanamıyor.

-Ne gibi Ahmet Savcım?

-Şöyle açıklamaya çalışayım Başsavcım. Maktuller Güneydoğu kökenli olunca aklıma ilk bölgenin kronik sorunu Kan Davası ihtimali geldi. İki gün önce öldürülen iş adamı ve diğer iş adamlarının yakınları doğrudan her hangi bir kan davasına taraf değiller. İki gün önce öldürülen Yeşiltepeli diye bilinen şahıs dışındakiler bölgesel iş adamları. Küçük çaplı uyuşturucu silah ve sigara kaçakçılığı şüphelileri. Dosyanın genelini incelediğimde maktullerin aşiretlerindeki pozisyonları biraz dikkat çekici. Maktullerin pozisyonları aşağıdan yukarıya doğru. Yani ilk öldürülen ağanın yeğenlerinden birisi ve eğer numaralandırırsak 10 numara iken son öldürülen Yeşiltepeli aşiretin bir numarası. Failler sanki mesaj veriyorlar. Ama mesajın kime verildiğini tespit etmek olanaksız.

-Gizli Devlet operasyonu olabilir mi?

-Bunu bende düşündüm Başsavcım. Eskiden bildiğimiz operasyonlara benzemiyor. Bir kere çok gürültüsüz ve hiç iz bırakmadan yapılmış. Devlet operasyonları genellikle çok gürültülü olur. Çoğunlukla aynı gün veya birkaç gün içinde dedikodular yayılır. Dosyayla ilgili olarak Bölge Başkanı ile özel olarak off the record konuştum. Hiç bir bilgisi yok. Konuşması ikna ediciydi. Öldürülen kişiler ve aileleri ile ilgili hiçbir özel araştırma talimatı olmadığını söyledi. Eğer böyle gizli bir devlet operasyonu varsa bile bunu ancak Müsteşardan veya yardımcısından öğrenebileceğimi özellikle belirtti. Diğer Bölge Başkanlıklarından Özel olarak bilgi istettim. Bir gün sonra Müsteşarlıktan aradılar. Sebebini sorunca bu infazların Gizli Bir Devlet operasyonu olmadığı hakkındaki kanaatim kesinleşti. Resmi prosedür her operasyonu deşifre eder. Elimize ulaşan bilgilere göre maktuller ve aileleri istihbarat tarafından devamlı takip altında tutulan kişiler. Ulaşabildiğimiz hiçbir birimde çok gizli bir araştırma veya operasyon bilgisi yok. Maktullerin tek bir ortak noktaları var.

-Nedir bu ortak nokta Ahmet Savcım?

-Maktullerin aşiretleri Karaşahin Holding’in ortakları.

-Karaşahin Holding. Şu bildiğimiz Karaşahin’ler mi?

-Evet Başsavcım. Holding’in inşaat ve AVM sorumlusu İbrahim Hakkı Karaşahin’in yaptığı kendi bölgelerindeki AVM’lerde ortaklıları var. Ortaklaşa yaptıkları inşaatlar var. Karaşahin Holding ismine ulaşınca bir an acaba diye düşündüm Holding yasa dışı işler mi yapıyor? Yaptığım araştırma sonucunda somut hiçbir bilgiye ulaşamadım. Holdingin yasa dışı hiçbir işi yok.  Somut bir delil zaten yok. Haklarında dedikodu bile yok. Holdinge polis gönderip soruşturmayı veya adliyede bilgilerine başvurmayı düşündüm ama sonra vaz geçtim.

-Çok iyi düşünmüşsünüz Ahmet savcım. Gereksiz yere itibar kaybı yaşamaya gerek yok. Biz insanları bilgi almak için çağırıyoruz ama basın olayı farklı yerlere çekebiliyor. Ardından insanlar bizi “Ticari itibarımızla oynandı” diye şikâyet ediyorlar. Bu konuda haksız sayılmazlar. Vatandaşın şuur altında “ Suçlu değil de niçin ifadeye çağrıldı?” gibi bir mantık var. Bu mantık beraberinde dedikodu üretim merkezlerini harekete geçiriyor. Bir süre bekleyin gerekirse siz bilgilerine başvurun. Kolluk kuvvetlerini karıştırmayın. Bu dosyayla ilgili en son isteyeceğim şey dedikodu çıkartılması.

-Benim vaz geçmemin sebebi bu zaten Başsavcı. Bölge Başkanı son zamanlarda Emniyetle aralarının bozuk olduğunu bilgi alışverişlerinin durma noktasına geldiğini söyledi.

-Sebep neymiş Savcım?

-Müsteşarlık talimatıyla bazı Şube Müdürlerini izlemeye almışlar. Emniyettekiler bu yüzden bozulmuşlar. İzlemenin sebebini Bölge Başkanı da bilmiyor. Bu iş için Müsteşar doğrudan kendisine bağlı özel bir ekip görevlendirmiş

-Neyse Ahmet Savcım her ne şekilde olursa olsun olay bize intikal etmeden müdahil olmayacağız. Elinizde somut deliller olmadan soruşturma açmayın lütfen. Başsavcılığın kurumsal itibarına her zamankinden daha fazla önem vermemiz gereken bir süreç yaşıyoruz. İyi niyetli bile olsa her türlü sızıntıya karşı hazırlıklı olmamız lazım. Aytekin Savcım iki gün önceki katliamla ilgili görevlendirme istedi. Sizinle bunun için görüşmek istedim.

                  Başsavcı Aytekin Tuncay’a baktı.

-Biraz önce ilginç bir görüşmeden bahsediyordunuz sanırım. Anlatır mısınız?

-Şile Jandarma Komutanlığında isminin Tufan Şanver olduğunu ve Özel Kuvvetlerde çalıştığını söyleyen bir subayla görüştüm. Tufan Albay bana bu ve diğer cinayetlerin failinin kendi yetiştirdiği askerlerden ikisinin olma ihtimalinden bahsetti. Oldukça ciddiydi.

-Bu cinayetlerin sorumlularının askerler olduğunu mu söylüyorsunuz?

-Asker dediği Bordo Bereli subay Başsavcım. İki kayıp Bordo Bereli’nin cinayetlerin faili olma ihtimalinden bahsetti. Dediğine göre 3 yıl önce 10 kişilik bir timin sekiz üyesi çeşitli saldırılar sonucu öldürülmüş. Sağ kalan iki Bordo Bereli ortadan kaybolmuş. Albay bu kadar sessiz cinayetleri kayıp Bordo Bereli’lerin işleyebileceğine inanıyor. Albay’ın kanaati de bu cinayetlerin öldürülen Bordo Bereliler ile alakalı olabileceğini, kayıp askerlerin yanlış yönlendirilirse çok zararlı olacağını düşündüğünü açıkça ifade etti.

-Size bunu söyleyen kişinin hasta veya sarhoş olmadığına emin misin Aytekin Savcım?

-Tam olarak emin değilim Başsavcım. Kendisini Tufan Şanver olarak tanıtan kişi ifadesinin mahkemelerde delil sayılamayacağını sakinleştirici kullandığını söyledi.

-Şimdi anlaşıldı Aytekin Savcım. Adam uyuşturucu bağımlısı olduğunu açıkça itiraf etmiş. Hayalinde kurguladığı varsayımlar üzerine adli kovuşturma açamayacağımızı sizde bilirsiniz.

-Biliyorum Başsavcım ancak Albay’ın anlattıkları…

-Anlattıklarını boş verin Aytekin Savcım. Elimizde somut bir delil yok. Bordo Bereliler ordudaki şehir efsanelerinden biri bana göre. Haklarında ve katıldıkları operasyonlar hakkında fazla bilgi olmadığı için bu tür efsaneler ortaya çıkıyor. Bordo Bereliler hakkında konuşan herkes kafasındaki kurguya ve filmlerde seyrettiklerine göre konuşuyor. Hayali insanlarla ilgili bir araştırma izni veremem. Bakanlık’ta vermez. Boşu boşuna ortalığı velveleye vermeye gerek yok bence. Eğer somut delillere ulaşırsanız o zaman izin isteriz. İsterseniz Ahmet Savcımın elindeki dosyayı inceleyin. Daha sonra tekrar görüşelim. Siz nasılsınız? İki ay önce nişanlınız vefat etmişti sanırım. Bilirkişi raporu çıktı mı?

-Henüz elime ulaşmadı Başsavcım. Olay Yeri’nin ilk bulgularına göre ölüm şüpheli değildi zaten. Bindiği arabanın fren düzeninde bir arıza olmuş sanırım.

-Siz nasılsınız Aytekin Savcım, atlatabildiniz mi?

-İyiyim Başsavcım teşekkür ederim. Toparladım sayılır.

-Unutmadan sizin için istediğimiz Özel Yetki onaylanmış, Bir haftaya kadar yazınız elimize geçer her halde. Tebrik ederim.

-Teşekkür ederim Başsavcım, Müsaadenizi isteyebilir miyim?

-Elbette arkadaşlar buyurun.

( Bereli 19 başlıklı yazı Mustafa ESER tarafından 9.02.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu