-Bana karşı gelemezsin sen!

-İstediğim herkese karşı gelirim ben! Sen bana emir veremezsin!

-Seni şikâyet edeceğim. Kovulacaksın!

-Git bildiğin yere şikâyet et!

Saçları kırlaşmış adam boştaki eliyle boynundaki personel kimliğini çıkartıp kadının yüzüne doğru fırlattı.

Etine dolgun kadınla yemek sırasından çıkınca birden bire bağrışmaya başlamışlardı. Yemek sırasındaki gergin konuşmaları giderek sertleşmiş, patlamıştı aniden. Geniş yemekhanede yemeklerini yiyen kadınlı erkekli personel yüksek perdeden bağıranların kim olduklarını anlayınca yemek masalarından kalkıp bağıranların yanına seğirttiler. Erkekler erkeğin elinden yemek tepsisini alarak koluna girip yemekhaneden çıkarmaya çalışırken kadınlarda kilolu kadının etrafını sarmışlardı. Kadın sesini daha da yükselterek bağırmaya devam etti.

-Bunun hesabını vereceksin Necip Bey. Sana gününü göstereceğim!

Adının Necip olduğunu öğrendiğimiz kır saçlı adam kadına doğru hamle yapmak istediyse de yanındakiler engel oldular. Adamı “ Necip abi sakin ol lütfen” cümleleriyle yarı itekleyerek hemen yemekhanenin yanındaki küçük çay ocağına sokup oturttular. Genç erkeklerden birisi Necip’in yemek tepsisini getirmiş uzatıyordu.

-Teşekkür ederim arkadaşım yemeyeceğim.

Ayağa kalkan Necip çay önündeki çay bardağını alıp yürüdü.

-Dışarıda sigara içeceğim ben siz rahatsız olmayın arkadaşlar. Geçin yemeğinizi yiyin. Merak etmeyin problem yok.

Gençlerin “Seninle gelelim” ısrarlarına “gerek yok” cevabını veren Necip binadan çıktı.

Necip beyi omuzları çökmüş şekilde binadan çıkarken seyreden iki genç adamdan biri konuştu.

-Yazık oldu Necip abi’ye. Bu tartışma çok kötü oldu.

-Niye Hakan? Her zaman yaşanan tartışmalardan biri değil mi?

-Sıradan bir tartışma haklısın Suat. Bu tartışma Necip abi’yi işten atmak için bulunmaz fırsat.

Suat bana ne dercesine omuzların silkti.

-N’apalım abicim. Necip beyden öncede pek çok kişi işten atıldı. Tartışmasaydı o da.Personel müdürünün Genel müdürün adamı olduğunu herkes biliyor.Bile bile niye tartışıyorsun ki?

-Öyle düşünme Suat. Necip bey Group’un en eskisi neredeyse.Onun gitmesi kötü olacaktır.

-Abartma Hakan! Abartma! Biri gider biri gelir.

Hakan hışımla Suat’a baktı. Ağzına gelen lafı yuttu. Yemekhaneye doğru yürürken;

-Hadi yemeğimizi yiyelim. Sonra konuşuruz. Tüh be bunca yıllık emek zayi oldu. Tüh!

Yarım saat sonra iki genç çaylarını almış binanın önündeki küçük bahçedeki bankta sigara içiyorlardı.

-Necip abi’yi neredeyse 11 yıldır tanırım Suat. Çok yardımını gördüm. Patronun çocukluk arkadaşı. İlk işlerini beraber kurmuşlar.30 yıl falan önce. Üçe dört bir büfeden milyarlık cirosu olan şirketlere hep beraber geldiler. İki yıldır Genel Müdürün adamları eski çalışanları birer birer işten attılar. En son Necip abi kalmıştı. Oda giderse Group tamamen Genel müdürün kontrolüne geçecek.

-Çok film seyrediyorsun Hakan. Geçerse geçsin n’apalım? Gelen müdür Group’un ortağı değil mi?

-Ortağı olmasına ortağı. Yaptıkları Group’u iflas ettirecek Suat.

-Hade be! Bu kadarı da fazla Hakan. Niye böyle bir şey yapsın ki?

-Bilmiyorum ama inan ki şirketler çok kötü durumda. Batmak üzereyiz. Ben demiyorum bunu. Muhasebede, Finanstaki arkadaşlarım söylüyor. Necip abi’de böyle düşünüyordu. Ama bir türlü patrona ulamadığı için kimseye bir şey söyleyemedi.

-Hem Patronun çocukluk arkadaşı hem de patrona ulaşamıyor. Bence ilginç bir durum sence?

-İki buçuk yıldır patronla Necip abi küsler Suat.Genel müdürden sonra araları açıldı.Necip abi büyümek için yeni ortaklar alınmasına ve Genel müdüre karşı çıkınca Patronla araları açıldı.Çekincelerinde haklıymış baksana iki yılda eski çalışanlardan kimse kalmadı.Genel Müdür eskilerin hepsini kovdurdu.

Suat şaşkınlıkla Hakan’ı dinliyordu.

-Sen inşaatçısın Hakan bunları nerden duydun?

-İki sene öncesine kadar toplantılar şimdiki yemekhanede yapılırdı Suat. Herkes konuşabilirdi. Şiddetli tartışmalar olurdu. Group’a yeni ortaklar ve Genel müdür gelince bu toplantılar iptal edildi.Genel Müdür kimseyi patrona yaklaştırmaz oldu.Bütün birimlerin başına kendi adamlarını getirdi.Artık patron istese de bazı bilgilere ulaşamaz.Buna eminim.Şu anda Group’un bütün mal varlıkları ipotekli Suat.İpotek ve borçlanmayla büyümeye karşı çıkanlar işten atıldı. Necip abi bu yüzden giderek soğudu şirketten. En geç yarın işten atılması için yönetim katına yazı yazılır,iki gün içinde de işten atılır.Personel müdürü bu fırsatı kaçırmaz.Patronun haberi olsa buna izin vermezdi eminim.Bana patrona ulaşacak biri lazım. Birisi, birisi, birisi.

Hakan kendi kendisiyle konuşuyordu artık. Suat’a baktığı yoktu. Sigarasından son nefesi çeken Suat ayağa kalktı.

-Ben içeri giriyorum Hakan.

Birkaç adım atmıştı ki arkasından Hakan’ın seslendiğini duyup geri döndü.

-Buldum Suat! Patrona ulaşmanın bir yolunu buldum. Yardım edersen bunu başarabilirim.

-Bunu düşünme bile Hakan. Her ne planlıyorsan beni bu işe karıştırma.

-İnan bana Suat yakında çalışacak bir işim olmayabilir. Hiçbirimizin işi olmayabilir. O zaman n’apacaksın?

Suat kısa bir an durakladı.

-Sana her hangi bir şey için peşin söz veremem Hakan.

-Tamam kanka! İki saat sonra odamda konuşalım seni ararım.

Suat dakik birisiydi. İki saat sonra Hakan’ın odasına gelmişti. Kendilerine iki kahve yapıp oturdular.

-Seni dinliyorum Hakan. Ama şunu bil ki aşağıda “yakında çalışacak bir işim olmayabilir” dediğin için geldim. Değilse şirket falan kadar umurumda değil. Önce Group’un geleceğiyle niçin bu kadar ilgilisin? Onu söyle. Yaptığın hiç profesyonelce değil biliyorsun.

-Biliyorum Suat. Ben Özsoy Group’a duygusal olarak ta bağlıyım. Üniversiteyi Group’un gayri resmi bursuyla okudum. Necip abi’nin yardımı olmasa burs alamazdım. Şimdi gelelim konuya. Planım şu Suat. Önce Eylül’e ulaşacağız.

-Eylül? Patronun asistanı Eylül’ü kastetmiyorsun değil mi?

-Tam düşündüğün gibi Suat. Necip abi’nin işten atılma yazısı Genel Müdürden önce Eylül’ün eline ulaşırsa Necip abi kovulmaz. Eylül konuyu patrona iletecektir.

-Ara Eylül’ü durumu anlat Hakan. Plan yapmaya ne gerek var?

-Eylül’e ulaşmak o kadar kolay değil Suat. Ne olursa olsun Eylül’ü durumdan haberdar etmek için yardımına ihtiyacım var. Senin değil yengenin yardımına ihtiyacım var.

-Oha artık Hakan bu kadarına pes doğrusu.

Hakan durakladı.

-Haklısın Suat haddimi aşıyorum. Neyse unut gitsin. Olan olur.

Hakan biraz önce gitmeyi düşünmüştü ama Hakan’ın ses tonu ve düşünceli tavrı gitmesini engelledi.

-Sen iki de bir işini kaybetmekten bahsedip duruyorsun Hakan. Niye bu kadar endişelisin?

-Sırada ben varım Suat.

-????

-Emin misin?

-Eminim Suat. Telefonda Genel Müdür söyledi.

-……………….

Suat’ın şaşkınlıkla yüzüne baktığını fark edince güldü Hakan.

-Ciddiyim Suat. Altı ay önce bir ihaleye katıldık. Genel Müdür yakınları tanıdıkları ihaleye katıldığı için bizim çekilmemizi istedi. O zaman ki müdür Sami bey karşı çıktı.İhaleyi biz aldık.

-İnşaat için başarı ama sizin için başarısızlık mı oldu?

-Onun gibi bir şey Suat. Genel müdür bunu unutmayacağını Sami bey’e söylemiş. Bana da söyledi telefonda.”Bunu unutmayacağım Hakan bey” dedi.Üç ay sonra Sami bey’i istifa ettirdiler.Sami beyin istifasından bir gün sonra Genel Müdür İlker bey telefon etti. Kazandığımız ihaleyi hatırlattı ”Sana bunu unutmayacağımı söylemiştim Hakan bey” dedi telefonu yüzüme kapattı. Anlayacağın Necip abi’den sonra sırada ben varım. Benim Group’tan ayrılmamı kimse umursamaz bile. Tek şansım Necip abi’nin işten atılmasını engellemek.

Suat şaşırmıştı. Kupadaki soğumuş çaydan bir yudum aldı. Yüzünü buruşturdu.

-Çok filme bakıyorsun Hakan. Komplo teorisyeni olmuşsun.

-Sen öyle zannet Suat. Sen öyle zannet.

Hakan’ın ümitsiz ses tonu Suat’ı üzdü. Hakan’la yıllardır arkadaş idiler. İşini eşini Hakan’a borçluydu. Hakan gerçekten haklıysa yardım etmeliydi. Buna mecburdu. Aynı anda Hakan’da aynı şeyleri düşünmüş olmalıydı ki yüz ifadesi değişti.

-Aklıma gelenleri düşünüyorsan eğer Suat senden yardım istemiyorum.

İkisi de sustular. Hakan kalkıp çayları tazeledi. Konuşmadan çaylarını içtiler. Sessizliği Hakan bozdu. Moralini düzeltmek için içini dökmesi lazımdı.

-Necip abi’yle tanıştığımda ikinci sınıftaydım Suat. İnşaat ofisi yeni kuruluyordu. Part time çalışarak harçlığımı karşıladım. Group’tan aldığım gayri resmi bursla okudum anlayacağın. Sami beyle inşaat bölümünün kuruluşunu yaptık. Sami Bey çekirdekten inşaatçıdır. Anahtar teslim inşaat yapabilir. Necip abi’den de Sami Bey’den de çok şey öğrendim. Yüksek ücretle transfer tekliflerini kabul etmedim bu yüzden. Necip abi’yi tanırım. Eylül’ü arasa bütün problem hallolur. Ama aramaz. Tek çare Eylül’ün olaya müdahale etmesi. Eylül’le küs olmasalar arayıp ısrar edeceğim ama.

-Eylül’ü Yönetim Kurulu asistanlığına Necip Bey teklif etmedi mi Hakan niye küs olsunlar?

-Küs demeyelim Suat kırgın daha doğru bir ifade olur. Necip abi Eylül’e evlenme teklif etmiş zamanında Eylül kabul etmeyince bir daha konuşmamışlar.

-???????

Suat’ın şaşkınlığına aldırış etmeden devam etti Hakan.

-Necip abi işlerini her zaman özel hayatından ayrı tutmuştur. Group’un büyümesi kararı alınınca bu yüzden Eylül’ü Yönetim Kurulu asistanlığına teklif etti.Eylül’ün titizliğini ve prensipli olduğunu bildiği için Özsoy Group’unun zararına olacak işlerde müdahale edeceğini düşünmüştür muhtemelen.

Suat düşünceli düşünceli Hakan’ı dinliyordu. Duydukları karşısında nasıl bir tavır alacağını bilememişti. Hakan’ın teklifini kabul ederse işinden olma ihtimali vardı. Hakan’ın anlattıklarını kendiside duymuştu. Binada herkes bunları konuşuyordu. Muhasebedekilerden, finansçılardan kaç kere dinlemişti bunları. İki önemli tercih arasında ne yapacağını bilmiyordu. Hakan haklıysa yakın zamanda işiz kalacaktı. Hakan başarısız olursa yine işsiz kalacaktı. Genel Müdür ekibinin ne kadar kindar olduğunu herkes kadar Suat’ta biliyordu. Groupta eski ekip tarafında olanların neredeyse tamamı işten atılmış ya da baskıyla istifa ettirilmişti. Lafı değiştirdi.

-Eylül’ün bunlardan haberi olursa Genel Müdür’ü döver mi sence?

Kahkahalarla gülmeye başladılar. Sinirleri istek dışı boşalmıştı.

Suat bunu komiklik olsun, biraz gülelim diye söylemişti ancak ikisi de biliyordu ki binadaki herkes gibi Genel Müdür İlker bey’de Eylül’den çekinirdi. Eylül sabah binaya geldiğinde herkes çekinerek yol verir. Eylül bilerek veya bilmeyerek üzerindeki soğukluğu herkese yansıtmıştır. Güzelliği bile bu soğukluğu örtemez. Gülmeyi unutmuş hali karşısındakileri ister istemez ciddiyete zorlar. Elbette ki bunda bilhassa son bir yıldır hatasını yakaladığı herkesi yer ve zaman gözetmeden fırçalamasının etkisi büyük.

Bunları aklından geçiren Suat” Hakan haklı Eylül isterse Necip bey’in işten atılmasını engelleyebilir” diye düşündü.

-Pekala Eylül müdahale etmezse n’olacak?

-Eylül müdahale etmezse yapacak bir şey yok Suat. Yazımın yazılmasını bekleyeceğim.

-Çok karamsarsın Hakan.

-Öyle mi sanıyorsun Suat? Sami beyin istifasının ardından yani üç aydır sadece bir ihale alabildik. O da rica minnet. İnşaat bölümü zararda anlayacağın.

-Üstat ihaleye girmeni de Genel Müdür engelliyor deme sakın.

-Üç aydır muhasebeden evrak alamıyorum Suat. SGK ve Maliye’nin borcu yoktur yazısını bir türlü veremediler. Borcu olanlara yazı vermiyor kurumlar biliyorsun. En son bağırıp çağırınca Muhasebe müdürü aradı ne dese beğenirsin” sistemde arıza olduğundan ödediğimiz paralar gözükmüyor” ben de yedim! Group borç batağında yüzüyor Suat. Batmak üzereyiz diyorum sana! Maaşları bu ay niye bir hafta geç aldığımızı düşündün mü hiç?

-…………

-Ben söyleyim sana kardeşim. Para bulamadıkları için ödenmedi. Bu parasızlığı Yönetim Kurulu başkanı Osman bey’e izah edemeyecekleri için son çare bankadan çektikleri krediyle maaşları ödediler.

-Pekala Hakan ne yapmamı istiyorsun? Necip bey falan umurumda değil unutma. Bunu sadece arkadaşlığımızın hatırına senin için yapacağım.Bu tür işlere girmeyi sevmediğimi bilirsin.

-Biliyorum kardeşim. Bu iyiliğini unutmayacağım. Şimdi…

Hakan koltuğunda geriye yaslandı. Kafasındakileri toparladı bir an.

-Senden istediğim şu Suat. Eylül’ün sekreteriyle yarın öğleden önce görüşmem lazım.

-Niye öğleden önce? Bu gün görüş.

-Olmaz Suat. İşi şansa bırakamam. Yarın başka bir iş çıkar sekreter unutursa n’olacak? Yazı Genel Müdürün masasına varmadan Eylül müdahale etmeli. İş dakik olmalı. Yenge yarın sabah sekreteri arayıp benim telefonumu versin mutlaka benimle görüşmesini söylesin. Gerisini ben hallederim. Sekreteri ikna ettikten sonra gerisini Eylül halledecektir.

-İşler istediğin gibi gitmezse Hakan o zaman n’apacaksın?

-Moralimi bozma Suat Allah aşkına! Yarın Eylül binada olmayabilir, sekreteri ikna olmayabilir, Eylül necip abi’nin kovulmasını engellemek için bir şey yapmayabilir. Her şey olabilir.”Bir gece zamparalığa gittik o gece ay erken doğdu” der otururuz yerimize. Başımıza gelecekleri bekleriz n’apalım.

-Devam etmeyecek misin Hakan? Planın ne olduğunu merak ediyorum doğrusu.

-Aklıma ilk gelen Necip abi’nin şirketten ayrılmaması. Tahminlerim doğru çıkarsa eğer Eylül Necip abi’yle mutlaka konuşmak isteyecektir. Ardından olay Yönetim Kurulu başkanına intikal edeceği için taşradaki şirketlerin raporları masaya yatırılınca gerçekler ortaya çıkar mutlaka. Group’un düşürüldüğü duruma kimse kayıtsız kalmayacaktır. Eskiden olsa problem değildi. Osman bey’e ulaşmak kolaydı o zamanlar. Son bir yıldır Genel müdür İlker bey tam manasıyla Osman beyi yakın markaja almış durumda. Kimseyi yanına yaklaştırmıyor.Geçen sene işlerimizle ilgili raporları Eylül’e ulaştırınca raporlar Osman beyin masasına mutlaka konuluyordu.Şimdi öyle değil.Her türlü yazışma önce personele ardından Genel Müdüre gidiyor.Genel Müdür uygun gördüğünü Yönetim Kuruluna sunuyor.Uygun görülmeyen yazılar çöpe atılıyor.Binada olan biten pek çok şeyden Osman beyin haberi bile yok.

-Hadi Eylül beklediğin tepkiyi vermezse Hakan? Necip beyin işten atılmaması için müdahale etmezse?

-O da mümkün Suat. Eylül yazıyı görmez veya görürde müdahale etmeyebilir. Belki ben tam anlatamadım. Konu aslında Necip abinin işten ayrılmasından ziyade Özsoy Groupunun içine düşürüldüğü durumdan kurtarılması için bir şeyler yapılması. Bunu yapabilecek en uygun kişi Eylül. Şu anda Patrona ulaşabilecek onu etkileyebilecek tek kişi Eylül.Eylül’ünde bu durumdan dolayı sıkıntılı olduğunu tahmin ediyorum.Aslında sıkıntı herkes için ortak.

- ????

-Anlamıyormuş gibi bakma Suat. Birincisi Özsoy Group batarsa çalışan herkes işsiz kalacak. İkincisi başka bir işe başvurduğumuzda sen de bende batık bir şirketin işiz kalan elemanlarıyız.Ne güzel bir referans değil mi? Eminim böyle bir referansla herkes bizi işe alacaktır.

Suat kolundaki saate bakıp ayağa kalktı. Pek tatmin olmuş gibi bir hali yoktu.

-Anladım Üstad dedi. Seni gayet iyi anlıyorum. Tatmin oldum mu? Hayır. Ama sırf arkadaşlığımızın hatırına dediklerini yapacağım. Akşam Selma’yla konuşurum. Yarında aradığından emin olurum merak etme. Birazdan bir müşteriyle buluşacağım. Yarın görüşürüz.

Suat çıktıktan sonra Hakan kendisine yeniden kahve yaptı. Bilgisayarını açıp internette gezinmeye başladı. Bir taraftan da yarın Eylül’ün sekreteri Merve’yle yapacağı görüşmeyi tasarlamaya başlamıştı.

CUMA

Hakan cep telefonunun çalmasıyla dalgınlığından sıyrıldı. Tanımadığı bir numaraydı.

-Alo.

-Hakan beyle görüşecektim.

-Buyrun benim.

-Hakan bey ben Merve. Eylül hanımın sekreteri.

-Buyrun Merve Hanım.

-Hakan bey öğleden önce Selma’yla görüştüm. Selma neyiniz olur?

-Kuzenimdir Merve Hanım.

-Sizinle görüşmem için ısrar etti. Buyurun sizi dinliyorum.

-Merve hanım birazdan Necip beyin işten atılması için personelden yazılan yazı imza için Genel Müdür İlker bey’e gönderilecek. Eylül hanım bu yazıdan mutlaka haberdar olmak isteyecektir diye düşündüm.

-Eylül hanım personel işleriyle ilgilenmiyor Hakan Bey.

-Biliyorum Merve Hanım. Ama Necip bey Yönetim kurulu danışmanıdır. Osman beyin çok eski arkadaşıdır. Eylül hanım’la da eskiden tanışırlar.

-Hakan bey sanıyorum bazı konularda yanlış bilgilere sahipsiniz.Her ne olursa olsun bu konu Eylül hanım’a iletebileceğim bir konu değil.Şimdi izin….

-Buna pişman olabilirsiniz Merve Hanım.

-??????

-…….

-Beni tehdit mi ediyorsunuz Hakan Bey?

-Hayır hayır Merve Hanım. Tehdit falan ettiğim yok. Sadece şunu söylemeye çalışıyorum: Necip bey Özsoy Group’u batırma operasyonu için işten atılmak isteniyor.Bu operasyon başarılı olursa çok yakında işsiz kalacağız. Bu ay maaşlar bir hafta geç ödendi. Para olmadığı için bankadan yüksek faizle kredi çekildi bunun için.Özsoy Group batmak üzere Merve hanım! Genel Müdür ekibinin bilerek yaptığı bir işten bahsediyorum. Eylül hanım müdahale etmezse işler düzeltilemez bir hal alacak.

-Bir dakika Hakan Bey jet gibi konuşuyorsunuz. Bu arada birilerini suçladığınızın farkındasınızdır umarım. Eylül hanım böyle şeylerden hoşlanmaz.

-Bana inanmak zorunda değilsiniz elbette Merve Hanım. Muhasebe’den Öznur hanım’ı tanıyorsanız arayın özel bir görüşme yapın. Ayrıca Finans’tan Şuayip bey’de size bu konuda bilgi verecektir. Maaş konusunu müdürler dışında herkese sorabilirsiniz. Saat 3 den önce Eylül hanımın haberdar edilmesi lazım. Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim. Geleceğimiz sizin dudaklarınız arasında Merve Hanım. İnanın pişman olmayacaksınız. Lütfen söylediklerimi araştırın.

Bir saat sonra.

Merve sinirle telefonu kapattı.

-Of yaa!

Duvardaki saate baktı. Saat 14,45’i gösteriyordu.

Telefon defterinden personelin telefonunu buldu. Aradı.

-Özsoy Group personel müdürlüğü buyurun.

-Merve. Yönetim kurulu sekreteri. Bir şey soracaktım. Genel Müdür’e bir yazı yazılacaktı. Yazıldı mı acaba?

-Evet yazdık.15 dakikaya kadar Genel Müdürün ofisinde olur.

-Tamam teşekkür ederim.

Merve’nin gözleri yeniden saate kaydı. 14:50 Sıkıntıyla masadan kalkıp odada dolaştı. Eylül’ün odasına doğru yaklaştı.15 dakika önce Eylül “Özel bir görüşme yapacağını söyleyerek telefon bağlamamasını istemişti. Vakit daralıyordu ne yapması gerektiğine bir türlü karar veremiyordu. Vereceği haber Eylül’ün hoşuna gitmezse kendisi için kötü olurdu. Duydukları doğruysa bu seferde haber vermediği için suçlanacaktı muhtemelen. Kapıyı çalıp başını içeriye uzattı. Eylül’ün sinirli sesi karşıladı Merve’yi:

-Merve özel bir görüşme yapacağım demiştim sana!

-Biliyorum Eylül Hanım. Özür dilerim ancak size söylemem gereken çok önemli bir mesaj var. Özsoy Group’un geleceğiyle ilgili olduğu söylendi.

Eylül telefonu kapatırken:

-Canım ben seni birazdan arayacağım. Kusura bakma.

Kaşları çatık Merve’ye baktı. Bağırmaya, fırça atmaya hazırdı duyacaklarıyla.

-Evet Merve. Neymiş bu Group’un geleceğiyle ilgili olan şey. Söyle bakalım.

-Eylül hanım biraz önce İnşaattan Hakan Bey, Yönetim kurulu danışmanı Necip beyin işten atılması için Genel Müdüre yazı yazıldığını, sizin bundan mutlaka haberiniz olması gerektiğini söyledi.

-Necip beyin işten atılması için mi yazı yazılmış?

-Evet efendim.

-Necip beyi kimse işten atamaz. Yazı şu anda nerde?

Açılan asansörün kapısını duyan Merve:

-Yazı şu anda Genel Müdürün ofisine gidiyor Eylül Hanım.

Eylül oturduğu koltuktan kalkarken:

-Yazıyı görmek istiyorum Merve diye bağırdı.

Büronun kapısına çıkan Merve Genel Müdürün ofisine doğru bağırmaya başladı.

-Arkadaşlar bir dakika yazıları içeri almayın, Eylül hanım geliyor.

Merve önde Eylül arkada Genel Müdür sekreterinin odasına girdiler. Aşağıdan imza defterini getiren ofis boy şaşkınlıkla bakıyordu. Sekreter ayağa kalktı şaşkınlık içinde bakakalmıştı.

Eylül ofis boy’un masanın üzerine koyduğu imza defterini karıştırmaya başladı. En son sayfada aradığını bulunca gülümsedi. Yazıyı sesli sesli okudu.”Tazminatsız olarak iş akdinin feshedilmesi”cümlesine gelince dudaklarının arasından “Aptallar daha kimin ne olduğunu bilmiyorlar”

Kâğıdı ataçların arasından çekip aldı. Diğer sayfadaki yazıyı da aldı.

-Bu yazıyı ben alıyorum. Genel Müdür sorarsa söylersiniz.

Başka bir şey söylemeden arkasında Merve’yle odasına yürüyüp gitti. Ofis boy ve sekreter arkalarından öylece bakakalmıştı. Neden sonra ofis boy:

-Geri gelmeden defteri içeri götür de diğer yazılar imzalansın bari. Bende aşağıya ineyim.


Yazılar elinde sallaya sallaya bir hışımla bürosuna giren Eylül Merve’ye seslendi.

-İki kahve hazırla. Seninle konuşmamız lazım.

10 dakika sonra Merve elinde iki kupa kahve’yle bürodan içeri girip Eylül’ün karşısına oturdu.

-Buyurun Eylül Hanım.

Kahveden bir yudum alan Eylül koltuğunda geriye yaslandı. Komodinin üst çekmecesini açtı. Bir paket sigara, çakmak ve kül tablası aynı hizada duruyordu. Paketten bir sigara aldı. Çakmakla yaktığı sigarayı masanın üstüne koyduğu kül tablasına yerleştirdi. Sigara paketiyle çakmağı eskisi gibi aynı hizada olacak şekilde çekmeceye yerleştirip çekmeceyi kapattı.

-Şirkette olanları anlatman için çağırdım seni Merve dedi. Necip beyin işten atılması olayı nedir?

-Eylül hanım dün öğle yemeği sırasında Necip bey ve yeni personel müdürü Mahinur..

-Mahinur’un personel müdürlüğü henüz onaylanmadı Merve. Neyse sen devam et.

-Necip bey ve Mahinur Hanım yemek sırasında tartışmaya başladılar. Necip bey “Git bildiğin yere şikâyet et” diye bağırarak boynundaki kimlik kartını Mahinur hanımın yüzüne fırlattı. Çıktı gitti. Bugünde işe gelmemiş.

-Necip bey’mi bağırmış böyle?

-Evet Eylül Hanım. Ben de yemekhanedeydim. Duydum.

-Allah! Allah! Bildiğim Necip Bey son derece sakindir. Konuşurken sesini bile yükseltmez. Neyse. Hakan kim? Konuştuğun.

-Hakan beyi tanımıyorum Eylül Hanım. İnşaatın şefi olduğunu biliyorum. Hakan’ın kuzeni Selma eski arkadaşımdır. Eşi Suat Hakan’ın arkadaşı.

-Hakan neler söyledi sana?

-Dediğine göre Özsoy Group’u batırma operasyonu varmış. Necip bey bu yüzden işten atılmak isteniyormuş.

-Allah Allah! Böyle bir operasyon varmış madem niye Hakan’dan başka kimse farkına varmamış? Başka ne dedi?

-Bu ay maaşların geç ödendiğini, çünkü Group’un batmak üzere olduğunu, yakında işiz kalabileceğimizi söyledi. Dediklerini sormam için iki isim verdi.

-Sen ne yaptın? Sordun mu?

-Sordum Eylül Hanım. Başka arkadaşlarıma da sordum. Hakan doğru söylemiş. Üç aydır maaşlar geç ödeniyormuş. Bu ay da bir hafta sonra ödenmiş.

-Saçmalama Merve! Ben maaşımı gününde aldım.

-Hakan müdürler dışındakilerin maaşlarını geç aldığını söylemişti Eylül Hanım.

-Sebebi neymiş sormadın mı?

-Muhasebe müdürü ödemeler üst üste geldiği için geç ödeme yapacağız demiş. Finans’taki Şuayip Bey maaş ödemesi için kredi çekildiğini doğruladı.

Söyleyecekleri biten Merve sustu. Kahvesini yudumladı. Eylül bir talimat verecek mi diye bekliyordu.

Sigarası biten Eylül izmariti kül tablasına bastırıp söndürdü. Kül tablasını Merve’ye uzattı. Morali bozulmuştu duyduklarıyla.

-Tamam Merve sen çıkabilirsin. Yarın ilk işin Necip beyin şirkete gelip gelmediğini kontrol edip bana haber vermek. Gelmemişse Necip bey’e ulaşıp şirkete gelmesini sağla.”Benim kendisiyle görüşmek istediğimi” özellikle söyle. Bana Osman beyi bağla izin alıp çıkmam lazım. Yarın görüşürüz. Konuştuklarımızdan kimseye bahsetme tamam mı? Sana da teşekkür ederim haber verdiğin için.

-Önemli değil Eylül Hanım.


Cumartesi

Eylül bürosuna girdiğinde saat dokuzu gösteriyordu. Merve kahvesini uzatırken gülümsedi.

-Günaydın Merve nasılsın?

-Teşekkür ederim Eylül Hanım iyiyim siz nasılsınız bugün?

-Hem iyiyim hem değilim Merve dün konuştuklarımız kafama takıldı. Necip bey gelmiş mi? Sordun mu?

-Garantiye almak için sekiz buçukta aradım. Ya gelmiştir. Veya gelmek üzeredir. Hemen sorarım. Bu gün bir yemek davetiniz var. Öğleden sonra. Başka arayan olmadı.

-Tamam Merve. Necip bey gelmiş mi sor.

Kahveden bir yudum içip kupayı Merve’ye uzattı.

-İçmeyeceğim. Personel’de çay içerim.

Odasının kapısını açmadan Merve’nin sesinin duydu.

-Necip bey gelmiş Eylül Hanım.

Odasına girmeden geri dönen Eylül bürodan çıkarken Merve’ye;

-Arayan olursa Necip beyin yanında olacağım. Hakan’ı ara beni orda bulsun.

İkinci kattaki personel bölümüne inen Eylül koridorun sonundaki çay ocağına gitti.

-Hami bey merhaba. Çayınız varsa Bir çay alabilir miyim acaba?

Hami bey sesi duyar duymaz işini bırakıp geri döndü. Eylül’ü görünce neşeli neşeli güldü.

-Elbette Eylül Hanım. Sizin için her zaman çayım bulunur. Hangi odaya getireyim çayınızı.

-Necip beyin odasında olacağım. Bize üç çay getir sen.

Personel bölümünün kapısını açıp içeri girdi. Necip tam karşıdaki masada oturuyordu. Göz göze geldiler.

-Günaydın Necip Bey.

-Günaydın Eylül.

Bu sırada yan taraftaki küçük bürodaki Personel müdürü Mahinur Eylül’ün girdiğini fark ederek odasından çıktı. Gülerek elini uzattı.

-Günaydın Eylül Hanım, hoş geldiniz personel müdürü Mahinur.

-Henüz değil Mahinur Hanım.

-???

-Efendim.

-Personel müdürlüğünüz henüz Yönetim Kurulu tarafından onaylanmadı diyorum Mahinur Hanım.

Mahinur’un gülüşü yüzünde dondu kaldı. Yüzü bembeyaz kesildi. Eylül karşılık vermeyince tokalaşmak için uzattığı eli havada kalmıştı. Sesi titredi.

-Anlıyorum.

Büronun kapısı çalınarak açılınca başını geriye çevirdi Eylül. Giren Hakan’dı.

-Hakan bey değil mi?

-Evet Eylül Hanım. Merve beni rica ettiğinizi söyledi.

-Evet Hakan sizinle görüşmek istedim.

Soğuk tavrını değiştirmeden Mahinur hanıma döndü Eylül.

-Mahinur hanım özel bir görüşme yapmak için odanızı kullanmam gerekiyor. Müsaade eder misiniz?

Mahinur hanım günün ikinci şokunu yaşadı. Yüzü ağlayacakmış gibi oldu dudakları titredi. Titreyen bir sesle:

-Elbette Eylül Hanım.

Ağlamamak için dişlerini sıktı. Bürodan çıkıp gitti. Çıkarken Hami Bey elinde çaylarla içeri girmişti.

-Necip bey, Hakan bey içeri geçelim mi?

Kapıyı kapatıp Mahinur’un masasına oturdu Eylül.

-Dün iş akdinizin feshedilmesi için Genel müdüre yazı yazıldığından haberiniz var mı Necip Bey?

-Var Eylül. Tazminatsız olarak iş akdimin feshedilmesini istemiş Mahinur.

-İlginç değil mi Necip Bey? Bordrolu çalışmayan birini nasıl tazminatsız işten atacaksın ki? Bu yazıyı yazan personel müdürü olmayı bekliyor.

-Gerçekten ilginç Eylül. Personeli tanımayan personel müdürleri çalışıyor Özsoy Group’ta.

-Neyse Necip Bey. Bu konuda takdiri Yönetim kuruluna bırakalım.

Hakan’a çevirdi.

-Evet Hakan Bey sizi dinliyorum. Dün sekreterime söylediğiniz şeyler hem ilginç hem can sıkıcı.

-Biliyorum Eylül Hanım. Yıllardır Özsoy Group’ta çalışıyorum. Son üç aydır maaşlarımız gecikmeli ödeniyor. Özsoy Group’u ele geçirme operasyonu yapılıyor.Bir yıldır bu operasyona hız verildi.İnşaat ofisi olarak zarardayız.Geçen sene ayrı bir şirket olarak yapılandırmayı düşündüğümüz ofis Sami bey’in istifa ettirilmesinden bu yana zararda.

-Siz çalışmıyorsanız bunda Genel Müdür ekibinin ne suçu var Hakan Bey?

-Biz çalışıyoruz Eylül Hanım. Ama en büyük gelir kaynağımız olan ihalelere katılamıyoruz.

-Katılın sizi Genel müdür mü engelliyor?

-Muhasebe engelliyor Eylül Hanım.

-???

-Üç aydır muhasebe borcu yoktur yazısını vermediği için ihalelere giremiyoruz. Tahminlerime göre Group olarak hem maaş ödemelerinde hem vergi ödemelerinde sıkıntı içindeyiz. Gelir gider dengemiz alt üst olmuş durumda.

Eylül duyduklarına gülmeye hazırlanıyordu ki Necip Bey söze karıştı.

-Hakan haklı Eylül. Kısa ve öz konuştu.

-Sizler ne dediğinizin farkında mısınız beyler? Madem durum dediğiniz gibi bu niçin raporlarda belirtilmiyor?

-Belirtiliyor Eylül. Aylık raporların tamamı Yönetim kuruluna iletilmek üzere gönderiliyor. Raporların hiç biri Yönetim kuruluna ulaşmıyor demek ki.

Necip bey ceketinin mendil cebinden çıkarttığı flash diski Eylül’e uzattı.

-Bu diskte bağlı şirketlerin bir yıllık raporları var.

-Genel müdür geçen yılı çok karlı kapattığımızı söylüyor.

-Doğrudur Eylül. Bağlı şirketlerin hepsi kendi hesaplarında kar ediyor. Ama Özsoy Group aldığı kredilerle tıkanmak üzere. Raporları nasıl okuduğuna bağlı.Tek tek değerlendirirsen kardayız.Ödemelerde kilitlenmek üzereyiz.

Eylül zaman zaman gelen panik atak krizlerinden birine girmek üzereydi. Flash disk’i gömlek cebine attı. Ayağa kalktı.

-Bu diski inceleyeceğim. Eksik ve yanlış bir şeylere rastlarsam Pazartesi’den sonra kendinize iş arayın.

Morali bozuk odayı terk etti.


Pazar.

-Hakan! Hakan !!

Hakan zorla gözlerini açtı. Karısı cep telefonu elinde başında bekliyordu.

-N’oldu canım? Bırak ta uyuyayım biraz.

-Necip abi diye birisi seni arıyor canım. Konuşmayacak mısın?

-Necip abi’mi arıyor dedin? Versene.

-Aloo. Efendim abi. Hayırdır sabah sabah?

-Sabah sabah mı? Saatten haberin var mı Hakan?

Hakan telaşla yataktan fırlayıp salona koştu saate baktı.

-Saat dokuz buçuk abi. Bu gün Pazar.

-Haklısın Hakan kusura bakma. Ben iki saattir ayaktayım. Senden bir ricam olacak Hakan mümkünse.

-Emrin olur abi buyur.

-Estağfurullah Hakan. Emir ne demek sadece küçük bir rica. Rahatsızlık vereceğim sana ama.

-Olur mu öyle şey abi? Buyur.

-Bana gelsene.

-Şimdi mi abi? Hayırdır?

-Biraz önce Eylül aradı. Dün gece uyumamış. Tüm raporları incelemiş. Kahvaltıya sana geliyorum dedi. Sen de gel.

-Eylül hanım seninle yalnız görüşmek isteyecektir. Benim gelmem uygun olur mu sence?

-Olur olur Hakan. Senin için mahzuru yoksa!

-……

-Hakan.

-Tamam, abi yarım saate gelirim sana. İstediğin bir şey var mı?

-Açık pastane bulabilirsen peynirli poğaça ve simit al Eylül sever peynirli poğaçayı.

-Tamam, abi görüşürüz o zaman.

-Görüşürüz Hakan sağol.

-Önemli değil abi.

Karısı merakla bekliyordu.

-Özür dilerim hayatım. Geçen sana bahsetmiştim hatırlarsan. Şirketle ilgili önemli bir toplantı. Katılmam lazım.

-Tamam canım. Problem değil. Eylül kim?

-Patronun asistanı. Necip abiyle eskiden bir gönül ilişkileri olmuş. Necip Abi yalnız bulunmak istemiyor galiba.


Hakan Eylül’ün hemen ardından sitenin araç parkına giriş yaptı. Eylül arabasının kapısını ayakkabısıyla iteleyip kapattı. Bu sırada Hakan’ı fark etti. Şaşkınlıkla.

-Necip bey’le komşu musunuz Hakan Bey?

-Ben bu sitede oturmuyorum Eylül Hanım. Necip abi çağırdı. Konuşmak için.

-……….

Eylül Hakan’ın kendisine dikkatli dikkatli baktığını fark etti.

-Çok dikkatli bakıyorsunuz Hakan Bey. Sebebini öğrenebilir miyim?

-Özür dilerim Eylül Hanım. Sizi böyle makyajsız görünce…

-Hafta sonlarında makyaj yapmam Hakan Bey.

Soğuk ve alımlı her zaman ki gibi”

Necip beyin dairesinin önüne kadar başka bir şey konuşmadılar. Kapıyı gülümseyerek açan Necip Bey Eylül’ü şaşırtmadı. Ütülü pantolon, gömlek, kravat. Her zaman ki gibi.

-Necip dedi. Seni bir gün spor kıyafetle görmeye ömrümüz yeter mi sence?

-Yetmez Eylül. Ben kişinin kıyafetine verdiği önemin karşısındakilere verdiği saygıyı işaret ettiğini düşünürüm. Prensip meselesi. Buyrun buyurun kahvaltı masasını balkona hazırladım.

Eylül duymamış gibi odaları dolaşıp balkona geri geldi.

-Yalnız yaşayan bir erkeğe göre çok düzenli bir evin var Necip. Obsesif olduğunu bilmiyordum.

-Değilim zaten Eylül. Ben obsesif falan değilim. Hala temizlik için erken mi kalkıyorsun?

-Psikolojik durumuma göre değişiyor Necip. Strese girdiğim zaman obsesifliğim artıyor. Güzel şeylerden bahsedelim boş ver bunları. Çayımı koysana.

Eskilerden bahsederek neşeli bir kahvaltı yaptılar. Hakan fark ettirmemeye çalışarak Eylül’ü takip ediyordu. Obsesif olduğunu söyleyen Eylül masada gayet rahat davranıyordu.

( Group-yarım Kalmış Romanlara Devam başlıklı yazı Mustafa ESER tarafından 4.09.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.