“-bizim de oldu çamırlıkta iki ğarık göğerimiz
Arpalıkda iki cızı da olsa kelek yerimiz
Gölyerinde armıt, Hasan Çeşmede fasillemiz
bir koşumluk öküzümüz, iki belik geçimiz
ya(ğ)mırdan hıfzolcak gadar da olsa ev edindik
kara bina da olsa, toprak damlı da olsa bizim dedik
e(vi)mizde aç doyurduk, musavir gabil etdik
sofraya yağdırdık ne(yi)miz var nemiz yoğusa yedirdik”
“-taha üsdümüze güneş doğdurmadık evel Allah
uyku-dünek bilmedik
gece demedik, gündüz demedik
çalışdık-çabaladık nasip etti Rabbim Teal Allah
şükrettik
bin şükür emrine; yetti-yetmedi
“-bereket versin” dedik
kör gelmedik
yemedik-yedirdik, işmedik-içirdik
çoluk-çocuk (y)etişdirdik
ağalar beyler gibi biz de gelin aldık, gız gelin etdik
çenizi[1] el çenizinden geri deği(l)
ev-dam sabısı etdik her birini
her birinin düzeni, beni(ğ)ikinden eleri[2]
onnar da o(ğ)lan uşağa garışdı
her birinin gapısı ayrı açılı(r)
şükür Allaha, bana e(h)tiyaşları yoğ emme
eğsiklerini[3] yetirin gene de elden geldiğince
emme yok! hısım
hincikinnere yetilecekleyin deği(l) ne var
bi keydiklerini-bi da keymeyorular[4]
ged anam get ne etiyaşları[5] tükeniyo
ne para yetiyo
ne duydularısa isteyollar
ne görseler alıyollar
“-yok-yoğsulluk” bilmeyollar
ne gıtlık görmüşler
ne seferberlik yaşamışlar bizçileyin[6]
Allah yardımcıları osun hincikinnerin
biz ne çocuk olmuşuyuz, ne genş,
hepisi bunnara
Allah ecir versin ana-boba olana
biz ne çocukluğumuzu bilebildik,
ne de genşliğimizi,
anamızın göğsünden kesileli beri
bi de analığa çatınca
ne ayağımız kelik[7] gördü
ne sırtımız humayın urba
zabahın köründe “yörü bakalım oğlağa”
kuşluk vahtı “hadi bakalım ekmeğ et”
dal öylen “süpürge”
“keçiyi goyunu sağ”,
“başakla[8]”, “südü süz”,
bişir neydet et[9]
geldi geşdi de,
Alla(hı)ma hesapsız-kitapsız şükür,
yorganımın üsdüne daa gün çili[10] bulaşmamışdır
gün doğana kadak
tarlada eynel çıkarıdım daa!
gonşu tarlalara gelennerinen guşluk ekmeğinde
bi araya gelisek söz temsili
“-Döndü gene yatıya ğalmış haralda” derler-idi
gonu gonşuynan bi araya gelmek deyinşe
dutup onu da bi ağacın kölgesinde
oturup da yarennig etdiğimiz sanman hincikinner gibi,
ya eyneldeyken, ya eynel bitinşe barabar bir-birimize
“-golay gele, gonşu………..
golay gele” demişiyizdir be
hepiciği o
değilise yardımın file yoğusa bizim gibi,
nere oturup da bi soluklanıyon yahu
burnumuzu dutuvusan canımız çıkacak
kimin kaç dölüm yolduğu deği,
kimin kaş dölüm ekini galdığı gonuşu(r)ludu
değil gün yorganımıza doğcak,
hu yaşın sahabı oldum,
iş zabahındır
gün ortalığı yakmadan
zabah serinliğiynen
guşluğa gadak neytdin-etdin
gerisi yalan,
aynı insan ömrü ğibi
……….
çoluk-çocuk etişesiya ne etdin etdin
ondan sonurası
olsa da olur-olmasa da
söz temsili
hincik etirafıma bakıyon da!
o öylene gadak yatan ağa-bey efratlarına
benim yarı yaşımda, çekdiler getdiler
onnar öylene gadak yatmayı kar bellediler
yedikleri önlerinde yemedikleri arkalarında
bey gibi,
Allah insana bis-sürü aza vermiş
hepisinin mazifesi ayrı
ayak yörüyüp varacak,
göz görecek, el dutacak,
diş kesecek, hepisi de üsdüne düşeni dutacak
söz temsili barnakların hepiciği aynı olsa
bişiyi zapdede bilimin
Allah göt vermiş deye üsdüne otura-gorsan
sadaca götünü gullanmış olacan
sen sen ol zeyninide[11] gullan
söz temsili Dünneye biçcik geliyoz öyle de-mi
bunun ahiri de ölüm o da belli,
emme benim varısa belim dutmayvırıyo
hepisi o
o da neden, hiç belimizi doğruldupta,
hiç elimiz uzadıpda okardan bişiy alıp da yemedik ki
hep süründük,
hep yerden deşirip[12] de
daşın-gayanın arasından derneyip[13] de yedik
hinciye gadak belimizi doğrultmadık
hinci de “gel bakalım” deyo işde
gahrolasıca
olmadan gedesice
beli-başı ellere galasıca
[1] çeniz : çeyiz
[2] eleri : ileri, daha fazla, daha iyi, daha güzel
[3] eğsik: eksik, noksan, çukur, boşluk, yerinde olmayan
eğsiklerini yetirmek : olmayanı tamamlamak
[4] keymeyorular / keymeyollar : giymiyorlar
[5] etiyaş /ehtiyaç : ihtiyaç
[6] bizçileyin : bizcileyin, bizim gibi, bizim çektiklerimiz çekmemişler
[7] kelik: iptidai ayakkabı, eskiyerek yıpranmış ayakkabı
[8] başaklamak: ikilemek, yinelemek, yeniden elden geçirmek, burada ikinci defa sağmak anlamında kullanılmaktadır.
[9] neydet et : ne yap yap, mutlaka hallet
[10] gün çili : güneş ışığı, huzme, bir şeylerin arasından süzülen bir küçük ışık
[11] zeyn /zeyin : zihin, beyin, akıl, dimağ,
[12] deşirmek : devşirmek, toplamak
[13] dernemek : derlemek, toplamak