Online Üye
Online Ziyaretçi
halbuki kurulacak son bir cümlem kalmıştı
altı üstü aşktı..
tırnaklarım bedenime işledi yine
yokmu beni bedenimden çekecek bir düş?
kalemimi kıralı çok oldu ..
kimesenin bilmedigi bi çöle düştüm yine
herkesin helak oldugu yerde yaşıyorum dışarısı sıcak
içim soguk ve yalnız ,kimbilir kaç gün oldu
perdeleri açmayalı dilim sürçtü hiç perde açtımmı bilmiyorum!
sanki dün arka bahçendeydim .yeni bir oyun bahçesine gitmeliyim
bi kaç sefer denedim her parkta aynı oyuncagı aramaktan yoruldum
yine kursagıma oturdu yasak elma..
sevdim simm sevdimm.yasak elmadan yedim
arsız arsız agla yine simmmmm.... düşlerinin cigeri ferahlasın
degilmiki aglamak gülmenin zekatı
bırak kırk defada birkere yaksınn sen "nar"a haksın..
seni benmi dogurdumm.. yoksa su içerkenmi dokundular sana
öylese sık dişini aşk aksın zehirin ..
ben ölümü sevdimmm.. simm ölümü.
suni sevdalar topladım yıllarca arka bahçelerden
failimiz meçhull simm kaç kez öldürüldük
hiçmi düşmedik sanıyorsun. kaç kez kandık hormonlu hislere
nicelerdir ayrılık masalları anlatıyorum kendime
güç yetmiyor artık yürekler arası seferlere
yokuşların çıkışı degil,eli boş dönüşler yoruyor adamı
fazlaca garip degilmi? kendine el olmak
hey sagırlar korusu size sölüyorum..
ahh derdimin göbek bagıı..
yokmu bir anlayan beni
birgün anlasan kendini,anlatacak çok şeyin çıkıcak
kafana yattıysam ..dizine yatmasamda olur
bu oyunun adı evcilik degil
yalnızlıkla oynan kalabalık sencilik.
hey şöför müsait bir ölümde inecek var
bak toplu taşınıyor ümitsizlige yolcular
görüyormusun yine otuz şubata randevumuz
Yüzümüze bakma öyle tanıyamazsın,
Bu karmaşanın töresidir maskeli balolar,
Malzemesi yapay gözyaşlarıyla,sahte kahkahalar...