Gelecek Olanı Beklemek


 Gelecek Olanı Beklemek

 

Beklemek bu kadar mı ağırdı? Bu kadar ağır olabilir miydi? Bu ağırlığa dayanmak için bir dağ olmalıydı, lakin bir insandı, aylardır istasyonda gelecek olan, o trenden bir türlü inmeyen, gelmekte acele etmeyen, az daha bekle sabırla diyen adını daha bilmediği, rüyasında beni tren istasyonunda bekle diyen rüyasında gördüğü o güzelini bekliyordu. İnsan rüyasın da gördüğünü bekler miydi? Bekliyordu. Gelir miydi? Bekliyordu. Bir rüya işte sık sık gördüğü, rüyasında ona koşarken beni bekle diye gülümseyen cennet gülüşlü o güzelini bekliyordu. Bunu hiç kimseye söyleyemezdi, tren garında görevli hareket memuru, istasyon şefi ve diğerleri aylardır tren garında onu bekler görüp, her akşam üzgün gidişini görünce, bu bekleyişi onlarda merak uyandırıyordu. Onunla konuşmak için bir adım atıp sonrasında geriye adım atarak, geri dönüyorlardı, konuşsalardı ne değişecekti ki? Ne söyleyecekti ki? Rüyamda gördüğüm o güzelimi bekliyorum deseydi ona deli diyeceklerdi, hatta aptal…

 

Haksızda değillerdi yani! Beklemenin sersemliği üstüne çöktükçe, hala beklemenin heyecanıyla sabırla beklemeye devam ediyordu. Az ilerde gelen tren gara doğru yaklaşırken, kalbi yerinden sökülecekmiş gibi atmaya başladı. Kalkmaya çalıştı, kalkamadı… Tren yaklaştı ve durdu, yolcular teker teker inerken, inenleri dikkatlice seyrediyordu. Trendeki görevli az sonra bir akülü tekerlekli sandalyeyi aşağıya indirdi, az sonrada kucağında genç ve güzel bir kızı sandalyeye bindirdi. Arkası dönüktü, görevli akülü tekerlekli sandalyeyi, üç yüz atmış derece döndürerek kendisine doğru çevirdi, sanki onu beklediğini ikisi de biliyordu! Akülü tekerlekli sandalyedeki genç güzel kız gülümseyerek yanında uzaklaştı, o an çarpılmış gibi oldu! İşte rüyasında kendisine koşarak gelen gül yüzlü, lakin akülü tekerlekli araçla trenden inmişti. Şaşkındı! Oysa rüyasında koşarken şimdi..! Genç kız onu görünce gülümsedi, yanına akülü sandalye arabasıyla gelerek, şaşkın bir eda içinde.

-Bekleyeceğini biliyordum! Biliyordum! Biliyordum işte biliyordum…

Ne diyeceğini bilemez bir durumda kalktı ve şaşkınlığını atamamış halde.

-Hoş geldin rüyalarımın meleği, geleceğini biliyordum. İnan ki biliyordum, beklemenin bu kadar güzel olacağını ilk başlarda bilmesem de şimdi biliyorum… Kusuruma bakma şaşkınım, şaşkınım…

Genç kız.

-Rüyamda sana koşarken, şimdi ise koşamıyorum bu halimle beni sevebilecek misin?


Şaşkındı! Nasıl konuşulurdu kendisine gelene karşı kırıcı olarak?


-Sevmek görünüşe bakılarak bedene bakılarak değil, kalp ile kalp sevilir görünüş sevilmez, asıl olan kalbin güzelliğidir. Bu sözünü bir daha duymak istemiyorum.


-Beni şaşırtıyorsun ve böyle söyleyeceği gelirken söylemezsin diye geri dönmeye çalışırken, vazgeçtim ve sana geldim bu sakat halimle.


-Sen sakat değilsin ki, yürümekte zorlanan birisisisin, hem bunca yürüyenler yürüyerek bir gönlü sevindirmek için yürümüşeler mi? Herkes kendisine yürürken, sen tanımadığın ve seni beklediğini tahmin ettiğin, rüyanda gördüğün bu garibe koşarak geldin ve dünyanın en mutlu insanı yaptın.


-Haklısın, ama sende bekledin, bu arada ismim Hülya.


Elini gülümseyerek uzattı.


-Bende Kadir, memnun oldum ve beklediğime değdi.


Hareket memuru, istasyon şefi onları izlerken, haykırarak.


-Aylardır rüyamda gördüğüm bu güzeli bekliyordum, ötelerde, bakın işte geldi gönlümün güzeli… Geldi işte geldi…


Hayretler içinde şaşkın birbirlerine bakarken, Hülya.


-Haydi, gidelim, çok bekledik, gidelim o güzelim evimize, âmâ önce nikâh dairesine.


Kollarını açarak, yüreğindeki çarpıntılar arasında kanatlanmış bir şekilde, sevinç içinde haykırarak.


Allah… Allah… Allah… Diyerek sevinçle haykırdı. Bekleyen beklemiş, beklenen gelmiş, bekleyende yola çıkmış, yolun sonunda beklediğine ulaşmış.

 

Aslında böyle bir şey olabilir miydi? Kim olduğunu bilmeden bir genç kız bu haliyle, rüyasında gördüğü gence tek başına gelebilir miydi? Hem de biz tutucu aileler olarak, böyle bir şeye izin verebilir miydik acaba? Adı aşk bunun, hiçbir sözü dinlemez ki, aşkla seveni hiçbir zincir tutamaz ki, haksız mıyım? Her şeyin ötesinde bir genç kız bu akülü tekerlekli sandalye ile bu haliyle ret edilme ihtimaline rağmen, her şeyi terk ederek geride bırakarak gelebilir mi..? Mümkün mü acaba aşkı bilmeden yaşamadan bunda söz edile bilinir mi? Elbette söz edilmez koşarak gelinir lakin aşkı bilmeden hiçbir aile buna izin vermez hatta sözünü dahi ettirmeyiz lakin aşk bu akılla fikirle sözle anlaşılmaz kalple anlaşılır ne dersiniz mümkün mü? Bizce mümkün olmayanı yaratan bir Rabbimiz varken bundan söz edile bilinir mi? Elbette ki hayır vesselam.

Mehmet Aluç


( Gelecek Olanı Beklemek başlıklı yazı kul mehmet tarafından 16.05.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu