Görmemen Gerektiğinde Görünce Neden
Şaşkın Bakarsın?
Bana sorarsanız görmemem o anı yaşamamam
gereken bir gündü, hayata göre bana sormasına gerek kalmadan, önüme
çıkarmasıyla ünlüydü. Haliyle kabullenerek razı olmak bana düşüyordu, düşmese
bile, olan yine hayatın dediği gibi yani yaratanın sözü oluyordu. Neyse
uzatmayayım diyeceğimde, uzatarak değişik fikir sözlere girerek, az aklımı
düşüncemi çalıştırmayı da sevdiğimi söyleyeyim. Bu görmemem gerek gün hakkında
çok sevdiğim bir yazar dostum var Naci Çok görme, üç eseri var.
1-Görmediğini göremezsin vakti
gelmemiştir çok bakma.
2-Gördüğünü gördüğünde görmediğini
vakti gelince görünce sevinirsin.
3-Görmemen gerektiğinde görünce
neden böyle şaşkın bakarsın.
Şimdi dördüncü kitabı “gerektiğinde
görmemen gerektiğini görürsün” adı altında yazmaya devam ediyor.
Kısacası görmemem o anı yaşamamam gerek
diye bir şey yokmuş, görme yaşama anı gelene kadar. Bunu görmemem yaşamamam
gerek diye telaffuz etmem, biraz abesle iştigal mi oldu onu da uzun uzun
düşünmem gerek. Bu görmemem yaşamamam gerek hayal kırıklığına götürse de hayat
hayal kırıklığı dinlemez, sonrasında telafi eder kısmını da o an unutmuştum
bazen akıl böyle gizliyor sonradan hatırlatıyor. Tam meydanın karşısındaydı, herkes
bize bakıyordu, sanki başka işleri güçleri yokmuş gibi ya da bana öyle
geliyordu, gelmesine geliyordu da çok hızlı geliyordu ve “hey dur yavaş git”
diyen hiç yoktu! Bazen insanın nutkumu bedenimi kilitleniyordu neydi, aynen
böyle oluyordu! Oysa az önce herkes kendinden emin etrafıyla alakalı olmasa da
etrafındakilere, ara sıra göz atarak çarpışmadan yürümek için kendindeydiler, kendilerini
gerektiğinde sağa sola çekerek olası çarpışmalardan koruyordular… Oysa o anda
ben kendimde değilken, onlar kendinde olmalarına rağmen o anda sanki herkes
kilitlenmiş sus pus olmuş, hareketsiz sadece bakıyorlardı ya da bakmıyor
anlayamamanın anlamsızlığının şokuna girmiş, donmuş kalmışlardı.
İçlerinden bir tanesi, şöyle bir an
silkelenerek seslenseydi bu vaka vuku bulmayacak, bende o anda görmek
isteyemediğimi bence yaşamamam gerekeni görmeyecektim yaşamayarak geçip yoluma
devam edecektim, edecektim de belki bundan sonrasını istediğim şekilde değil de
hayatın, başka bir yöntemle yürümemi istediği yönünde yürümemi istediğini,
düşünememiştim şimdi anladım. Konuyu uzattım farkındayım, lakin o zaman hiç
farkında değildim bunu anlatmak istedim. Konuya dönelim dönelimde, yolda
yürürken karşıdan hızlıca gelen bir aşığın(sonradan öğrendim) suratıma okkalı
bir tokat indirerek” âşık olma abim sende benim gibi yanarsın, yangınını
söndürecek bir su deniz okyanus bulamazsın” diyerek yere serdikten sonra, şu
anda yerde yatarak şaşkınlığını anlatamayan sersemleyerek etrafıma,
etrafımdakiler de bana şaşkın bakarken tekrar başa dönemem!
Mehmet Aluç