1
Bunca
Ejderhanın Alevinde Kurtulmak İçin Hep Birlikte Üzerine Su Dökerek Söndürmek
Yerine Neden Bir Kahramanın Çıkmasını Hala Bekliyoruz Ki?
Saat, sabaha yakın saat beş olmuş
ben demli çayımı yudumlayarak yazmaya çalışıyorum. Dünyadan uzak kalmayı
istesem de ben dünyadan uzak yaşamak için yaratılmadım ki yaşayayım diyerek,
irkilerek bu dünya ve içinde dünyayı hayatı .ok etmeye çalışanlarla yaşamak
zorunda olduğum gerçeği ile irkiliyorum! İstemediğimiz insanların, nefret kin
dolu sadece para kazanma hırsı, insan kazanmayı seçmeyenlerin hırçın tavrı
karşısında, şaşırsam bir türlü saklansam bir dehlize bin türlü anlayamıyorum! İstediğimiz,
sadece gönülden gelen bir tebessüm kardeşim o da bedava, para istemiyor ki
kimse sizden gülümserken, neden buna rağmen hala kin nefret dolusunuz
anlayamıyorum!
Tamam, fevkalade insanlar değiliz,
lakin bu kadarda vahşi bir hayvan gibi saldıranlarda değiliz yani! Bunca
nefretinize rağmen biz sizin sülalenizi araştıranlarda sövenlerde elinizdeki
parayı sizler gibi gasp edenlerden de değiliz, nedir bunca zam, stokçuluk, yıkma
girişimiyle dövize yönelmek insan hayatına ekonomisine müdahale etmek? En acısı
müdahale eden dış düşman ya içteki düşmanların çokluğuna ne demeli? Şimdi ne
etmeli? Sokağa mı çıkmalı? Hayır… Birlik beraberlik içinde üzerimize düşen ne
ise en azından dolar almamayız bozdurur elimizden çıkarır döviz bürolarının
kapalı kalmasına yardımcı olur, yüksek satışa izin vermeyiz, bunu da yapamaz
mıyız insan olarak?
Bilmem kasalara kâğıtlar doldukça
ne anlıyorlar? Güç kazandım derken yarın ecel ile yıkılacaklar cehennemin
ateşini topluyorlar! Yani aklı izanı şuuru devlet mi sağlasın? Her vatandaşı
tek tek toplayarak elinden, bunumu yapması için sürüklesin? O zaman bizler
neyiz? Neden bu dünyadayız? İçimden geçenleri söylerken, yazarken acıtıyor
kanatıyor yüreğimi Rabbim yardımıyla, sabrı basıyorum üzerine merhem diye… Rabbim
her şeyi bilendir, demiyorum ki ”bunlarla neden yaşıyoruz” bir sebebi mutlaka
vardır bu sebepte onların açtığı yaraları sarmak bize düşer, onların acı diye
verdiklerini bizler bal ile tatlandırmak bize düştüğü ve bu üzerimize düşeni
yapıp yapmadığımızı Rabbim bizden görmek istediği için olabilir.
Onlar iç âlemlerinde cehennemi
yaşarken, dünyayı cehenneme çalışırken, bizim içimizde cennet varken neden
cennete çevirmiyoruz ve hala bekliyoruz bunu anlayan idrak eden var mı acaba? İçimizde
imanla bir huzur varken, neden dışarıda huzur yok? Manen onlar yaşamıyorsa biz
yaşıyorken neden yaşamaları için kalp masajı yapmıyoruz şok aleti ile şok
ederek? Bunca ejderhanın alevinde kurtulmak için hep birlikte üzerine su
dökerek söndürmek yerine, neden bir kahramanın çıkmasını hala bekliyoruz ki?
Bunlar sadece bir tesadüf değil, üzerimize düşen vazifeyi yapmamız içindir.
Siz beni, ben sizi tanıyorum bir
gün bir yerde karşılaşmasak ta yârin ahirette hakkın mahkemesin de karşılaşacağız.
Şimdi siz,
-Yüzüme bakmadınız ki gönlümdekini
okuyorsunuz diyebilirsiniz.
Ben gönlünüzü okumuyorum, yüzünüzü
görmesem de gönüllerimiz aynı ıstırabı yaşıyoruz. Siz,
-Nereden biliyorsunuz?
Diye sorabilirsiniz, ben,
-Bizler aynı gönülle aynı acıları
hissederek yaşayanlarız, yani siz markete giderken fiyatlar ucuzluyor, ben
giderken pahalımı oluyor sanıyorsunuz?
Gönlümüzde uçsuz bucaksız bir
cennet bahçesi yok mu, az dokun şuurla vicdanla merhametle kapısını açacak ve
göreceksin, ben hislerimi söylüyorum hissettiklerimden söz ediyorum, vesselam. Selamlarımla.
Mehmet Aluç