1
Tasviri olmayan bir büyü bu ve
birileri fısıldıyor kulağıma:
‘’Artık büyü.’’
İnsancıl bir akis ve de hicap. Nankör
yetilerimi uyuşturduğum ve kılı kırk yararak yaşadığım hayatımın ilk kırk
senesinde hala rüştünü ispatlamamış bir yetişkin olarak biliyorum da büyümem
gerektiğini ve büyülenmiş gözlerle etrafı seyrediyorum hiç büyümemiş bir çocuk
olarak.
Hayatın propagandasını yapacak halim
yok ne de olsa hayat istediği şekilde akıp buluyor su, yolunu.
Cüret ettiğim ne varsa cüssemden
beklenmeyen belki de ölümcül bir gizem taşıyorum yüreğimde ve benzemekle filan
da iştigal değilim birilerine.
Öykündüğüm prototip kim ya da ne
olabilir ki?
Hayatın kulvarında sırasını savan
hayallerim var elbette yeniden kendime müsaade etmeyeceğim nice kimlikler ve
görevler ama ben görev insanıyım ve yettiğim kadar da sırt üstü yattığım yılların
hıncını alıyorum ve misafirliğe gittiğim her hayalin de ödemesini peşinen
yapmışken.
Huzur kökenli olmak isterdim ve
huzuruna çıkmak huzurun bu yüzden çıkıyorum da huzuruna dualarımın ve Rabbimin
ve bir kuş gibi kanat çırpıyorum gün boyu: ne yuvamdan ayrılabiliyorum ne de
yuvama ulaşıyorum belli ki yalnızlığın dik duvarlarında kanatlarımı çarpıp
kırmaktan ötesi gelmiyor elimden.
Muhtırasını verdim bir kez yolculuğun
ve muhteviyatına karışmadan mümkün olan neyse yapmaya çalışıyorum ve işte
sihirli sözcük:
Çabalamak.
Bir çengele takılıymışçasına bense
bir çengi sanıyorum ruhumun çalan şarkısını ve melodiler kulağımda bense
yalnızlığın boyutsuzluğunda vurup duruyorum sahile.
Meftun olduğumdan değil ne de Mecnun
olduğumdan belki de Leyla olmaya öykünüyorum ve adı Leyla olan tüm kadınları
seviyorum.
Sevgi.
Türettiğim ve türediğim en güzel
sözcük üstelik hayatın başından beri bana sunulan ve sevgi körü insanların
varlığına asla inanmadığım gibi bir bakıyorum köprünün altından çok sular
akmış.
Nemalandığım ya da mayalandığım.
Sevginin içimde kalan ukdesi ve
namesi.
Nazenin bir renge dönüştüğüm ve
mavinin güncesi.
Sözcüklerden örülü bir saçak gibi ya
da kilim ve ön sözü sevgi bellediğim insan ilişkileri ve ben sevgimi altın
tepside sunmuşken herkese sevildiğimden şüphe dahi etmezken ve işte sevginin
türevi iken ilgisizlik ya da boş verenler bense doldurmak adına mücadele
veriyorum her boşluğu ve ilk günden beri inandığım:
‘’Sevgi her kapıyı açar.’’
Severek girdiğim kapılar ama sevgisiz
insanlar yüzünden çarpıp da kaçtığım kapılar ve başka dünyalara başka insanlara
kucak açtığım ve sevgimin sunumunda en ufak tereddüt yaşamadığım.
Bir kimlik kartı gibi yüreğime asılı
sevgi.
Bir racon belki de sevgi adına kesilen
ve sevgisizliğin tüm hücreleri öldürdüğü gerçeği aslında sevgi tek kişilik
hücreden firar edip türedikçe çoğaldıkça yayıldıkça etrafa.
İlintisi ne olursa olsun sevginin.
Mazbut bir insan ve yürek.
Sevgiyi çarçur etmek neyse
gösterenler ama yalan sevgilerle gerçek sevginin öldüğü ve altıncı hissin de
dem vurduğu:
‘’Samimi bir sevgi insanı Allah’ına
götürür.’’
Tam tersi de olası elbet samimi ve
gerçek sevginin olmadığı bir dünya yine sizi Allah’a götürürken.
İnsanın nazı da sevdiklerine geçerken
ve günümüz dünyasının sevgisizliğini tepeye taşıyıp inançsız ve yalan dolu
ruhların gerçek sevgiyi Araf’a taşıttığı adeta gelir geçer kafasıyla sevgiye
geçiş hakkı tanımayanlar ya da alaya alınanlar.
Günden dökülen yaşlarla elimden
gelense sadece bu ve kendimi bildim bileli sevgiyi savunduğum severek kendimi
avuttuğum üstelik ilk etapta kendimi severken an gelip kendimle arama nifak
sokan sevgisizlik yüzünden kaybettiğim vakit ve kendime yaptığım zulmün de
haddi hesabı yok iken…
Muhatabım olan yine kendim ama öncesinde
münazara ettiğim bunca insan ve duygu ve bir şekilde kendime yaklaştığım ve
sevecenlikle kucakladığım.
Sevginin rengi olur mu peki?
Olmaz mı?
Bazen mavi bazen pembe bazense
karanlık en çok da içimize çöken geceyi avutmak adına siyahı dahi kabullenmişken
esrarlı bir sözcükten açılan sayısız gonca ve hayatın nakkaşı iken sevgi dolu
her yürek sizi arşı alaya çıkarıp da dokunmak en tepeye elbet İlahi Sevginin
mucizevi frekansında kabullenmek hayatı ve tüm olumsuzluklara rağmen sevgiyi
eksik etmemek adına yaşanan o bitimsiz süreç işte…