Varsayım; Boş İşler Durağında Boşa Kazı Çalışması!
Soru sormayı bırakan insanın varsayımlarla yaşamasını
anlayamıyorum! Düşünebiliyor musunuz gerçek olan varken, varsayımla yola çıkmak
ne kadar şaşırtıcı ve dayanılmaz ağırlık. Varsayım neydi? Gerçekte var olmayan
bir durumun, varmış gibi kabul edilerek geleceğe yönelik daha isabetli
kestirmeler de bulunma amacıyla kurulan cümlelerdir sözlerdir fikirlerdir.
Ortada olmayan bir varlığı varmış gibi hayal etmek de nedir ki? Bir şeyin var
olması için bir şekli olmalı ki var olsun. Mesela, Farz edelim ki,
dağda şarjımız bitti, nasıl iletişim kuracağız? Eskiden telefon mu vardı? Buyurun
burada sallayın sallayabileceğiniz kadar! Bağırırdım uzaklara belki duyan
çıkar! Uzaktan el sallardım! Kendimi iki dağın arasında uçak yaparak uçar
giderim! Yok, hatta geçmişten insanları çağırarak yardım isterim. Bunca uğraşa
ne gerek var yak bir ateş dumanla haberleş. Mesela; Diyelim ki bu uçağa
yetişemedin ne yaparsın, taksi ile yetişmeye çalışırım, hayır koşarak yetişmeye
çalışırım yok yok, tekerinin altına taş atarak koymaya çalışarak uçmasına engel
olurum! Burada bu varsayımla varılacak bir yolu ihtimaller zincirini gören
varsa söylesin beraber görelim. Hatta beklentisi olan varsa beklentisinin
hafifliği ile havalara uçalım. Burada, kaçtıysa uçak değiştirme ihtimali varsa
bilet değiştirilir yoksa başka bir saatte giden uçak için bilet alınır.
Paylaşmayı dürüstlüğü öğren de büyü. Say ki bizim hayatımız
burada bitti. Varsayım… Neden bitti
bitti? Bitti ise sebep zincirlerini kıralım sebep olmasın hatta var ise başka
yönde devam eden bir yön vardır buna yönelelim. Tut ki karnım acıktı, anneme
küstüm. Annene neden niçin küstün? Çocuksan annene muhtaçsın, yemeğini verendir
aç kaldın. Küsmeye ne gerek var ki barış içinde yaşamak karnını doyurana
teşekkür öpücükleriyle teşekkür etsen ne olur? Neyin eksilir? Dağ dağa küsmüş
küsülen dağın haberi yok!
Varsayımda bilebilecek veya anlayabileceklerimizin bir sınırı
var mıdır? Yoktur! Sallamasyon! Fırlatmasyon! Bilebilecek bir sonuca götüren
varsa varsayım değil gerçektir. Gerçek sonuca götürmeyenle uğraşacağına, bak
uçağı kaçırdın yaya kaldın! Varsayımlardan kurtularak gerçeğe ulaşmak için
kendimizi değiştirebilir miyiz? Hayır, mümkün değil, asırlardır kötü var iyi
var, kötü iyiyi kötü edemedi, iyide kötüyü iyi ederek tutumundan vazgeçiremedi.
Âlemlerin Rabbi istediği anda değiştirir lakin bu âlemde seçimler kula aittir,
yardım alırsın bazen sana kalmıştır bu bağlamada bu bab da, insan kendini
değiştirmekten aciz iken daha da aciz ve sefildir ki bunu başaramamıştır. Değişmiş
görünerek o değişmez eski haliyle gizliden gizli hayatına devam eder! Sen şimdi
desen ki Afrika’yı sömürene elindeki yer altı madenlerini alan zalimlere senin burada
ne işin var diye, burası sana ait değil desen anlatamazsın! Kendisinin farklı
olduğunu bu farklığıyla bunları almayı hak ettiği varsayımlarla saya saya
kafanı şişirir patlatır, evet hakkım olmayanı aldım dedirtemezsiniz.
Sana varsayımlarla gelen birisi dinler neden insanların
düşüncesini değiştirmek ister? Diye sorsa sende insanın, eksik olan düşünceleri
yani düşünceleri dünyanın geliş istikametinde gidiş istikametinde hep çıkar ilişkisine
dayalı olduğundan sadece kendini düşünür ve bu yönde yaşar oysa din, sadece
kendin için değil toplumda yaşadığın insanlar içinde yaşamak çaba sarf etmek
gerektiğini söylesen zaman, ben kazanıyorum neden başkasına vereyim salak mıyım
diyecek! Salak değilsin de sana bu canı dünyayı nimetleri yaratan veren sunan, Âlemlerin
Rabbi karşılıksız verirken senden bir çalışma karşılığından bir şey istemeyecek
mi? Hem bu çalışmanın karşılığında ödülde var ahirette. O zaman başka bir
soruyla devam edecek. Âlemlerin Rabbi aynı şeyi diğer insana da sunmuş neden
benden bunu istiyor. Dersen ondanda aynı çabayı sana karşındakinde huzurunuz
için istiyor, uzar sorular anlatamazsın hep işi varsayımdır, gerçekle işi
olmaz.
Rast gelirsiniz sorarlar, Aydınlanma nedir? Şimdi buda sorumu
Allah’ınızı severseniz? Kapa gözünü açma bir süre sonra aç gözünü ne olduğunu
anlayacaksın zaten. Yok, farklı etkenlerin katmanların bir arada sıkışması veya
gevşemesiyle yok olmasıyla oluşan anın olmaması, fikirlerin uyuşmaması andaki
kargaşa, falan filan sayar da sayar gerçeği kabul ettiremezsiniz. Karanlık anın
ışıkla dolması deseniz, ışık nedir diyecek, karanlığı aydınlatan deseniz,
aydınlatan nedir diyecek mi hayır demeyecek! o size fikirlerin yol
haritasındaki eksik yazılımın olması sebebiyle yoldaki taşların işaretlenmemiş
temizlenmemiş olmasıyla yere uçak inemediğinden söz ederken, kes ulan kısaca
orada hava alanı yok desene!
Buyurun beyin contasını yakan bir soru daha. Yeniden dünyaya
gelirsek ne olur? Ebenin, neyse yeniden dünyaya gelmemi var ki de soruyorsun? Yok,
efendim ruhun başka bedene geçerek dünyaya tezahür tezahürat ederek yönelmesi
sonucunda vay ki vay sayar da sayar, anlatamazsın bir dünyaya gelmek yoktur,
kıyametle yok olacağını anlatamazsınız!
Güleriz
ağlanacak halimize
Kızarım saçımı
bembeyaz eden bahtıma
Kendime
işkence ederek sorar sonra gülerim
Aşklar
bomboş kuruntu, hürriyetler esaret
Burada tezadı
anlatmaksa, bravo çok iyi çalışmışın aksini söyleyerek vurgulayarak gerçeğe
yürümüşsün diyebiliriz…
Gelin görün
ki gerçeği anlatamazsınız varsayımla yaşayana. Varsayım bilineni sorgulamakmış,
ulan bilinen zaten sorgulanmış doğrusu bulunmuş, o varsayım diyerek boş işle
uğraşana söylesene olmayan neyi araştıracak, herkes yola çıkmak için ya taksi,
dolmuş, otobüs uzakla gidiyor, daha neyini araştıracaksın. Metro için alt
çalışmaysa yap, yok metro da uçak uçar mı burada bunun taşımacılığı yapılır mı
diye işin içine girersen, gözünü şişirtirim haberin olsun. Ulan desen olmaz
seyis desende olmaz neyse metro da tren gider, hafif taşımacılık dediğimiz
insan taşınır, daha neden olmayacak yerde yerin dibine inerek sonra geri tırmanarak
yürünerek bir yere varılacağından söz ediyorsun ey andaval, bak çoban çalarken
kaval, dinleyelim gerçeği gönül diliyle dil olalım, bırakalım varsayımı yok
sayımı katsayıyı alt üst sayıyı, çıkalım gönüllerin zirvesine gönül bahçesinde
gülümseyerek gül kokularının arasında gezinelim, bir ara verelim nefes alalım
devam edeceğiz inşallah, vesselam, selamlarımla.
Mehmet Aluç