Hatırlamakta oldukça zayıftır, insan belleği.
Biz, mercimek çorbasını yiyerek büyümüş, sonradan kahvaltıda çayın egemenliğini kabul etmiş, makarna ile bulguru ve dahi pirinci ekmekle yiyen ve bunu yemek olarak algılayıp beslenen bir millet idik. Sonradan hazır yiyeceklerle fabrika sahiplerini zengin etmeye karar kılmış bireyler olarak kendimizi gördük.
Colalı içeceklerle iftarda orucumuzu açıp, sahurda yediklerimizi sindirme yolunda çektiğimiz sıkıntılar için fetva peşinde koştuk.
Özel gayreti reklamlardan öğrenip budalalıklar sebebiyle birbirini taklid etme yoluyla gerçekleştirip ekmek arası bilmem ne döneri, ne hamburgeri iştahla midesine indiriyoruz, hususî ayran ya da cola ile.
Son zamanlarda bu gayretimizi hızlandırıp, çorbanın iki dakikada olanı ile sağlıklı beslenme yolunda tam gaz gidiyoruz. İsteyen nanelisini, çikolatalısını, bilmem mantarlısını arzulamakta serbesttir; benim yazılarımı okuyup okumamak özgürlüğüne sahip olduğu kadar.
Ecnebî gibi giyime karşı çıkanların dayanacak gücü kalmadı. Ayrana sahiplenme adına colaya karşı çıkanlar yenik düştü. Biraya bayrak açanlara millî içki ilan edilen rakı ile göz dağı verildi. Şimdi mutfaklara kadar inen yabancılığa aşina olma, istesen seve seve istersen güle güle hesabı…
Biz, annelerimizin çorbasını özleyince, tarhanayı isteyince marketlere koşacağız, bundan böyle.
Patatesin obezlik yaptığını, hamburgerin sağlığı bozduğunu çocuklarımıza anlatamayacağız, bu reklam bombardımanında. Hatta hazır içecek tozlarda vişnenin, şeftalinin, portakalın, limonun tadını öğrendik boya katkılı sıcak içeceklerle. Hazır meyve sularını hastalanan aile bireylerimizin baş ucundan ilaç misli ayırmayı düşünmedik, bir türlü. Taptaze meyveler dururken kolaycılığa alışkın kılındık.
İster kabul edelim ister etmeyelim, ekmeklerimiz bile maya ile şişirilip, kepekten arındırılarak sofraya gelmekte. Kavurmayı bırakıp, pastırmaya pahallı deyip tavuğun derisi ile gerisinin eksik olmadığı salam ve sucuk, misafir yemeği olmaktan çıktı. İstedikleri kadar ekolojik denge-tabiî yiyecek denilerek bir kaç kişi bağırıp çağırsın… Göze hoş gelen hormon evladı sebzeyi ve meyveyi, kış ortasında bulurken, hastalığa davetiye çıkardığımızı bilemedik.
Pastayı, keki bırakarak, içinde katkı maddelerinin eksik olmadığı, antimikrobiyal maddelerin bulunduğu çıtır bisküileri, pastaları iştahla indirdik, çay saatlerinde.
Kahvenin şanına layık anlar, geride kaldı, poşet içindeki tek kullanımlık çabuk çözünürlüğe sahip olan sıcak, şip-şak içeceklerle. Bu içecekler, her türlü biçimde hazırlanmış, bol köpüklü, süt tozu katkılı hazırlanmış.
Ramazan Ayı'nda iftar yemeklerini hazırlayıp, diğer aylarda gurmeliğin gereklerini yerine getiren ve köşelerinde müskiratın her nev'îni tavsiye edenler yeter artık!...
Elin yabancısının patatesiyle, tavuğuyla, colası ile içimizde kazandığı parayla ne yaptığını saklayanlar, verdikleri vergileri ve çalışanına bilinen asgari ücreti redd ve protesto ediyoruz.
Bizim gibi düşünme melekesinin potasını kırmış, türünün son örneği insanlar, ancak demokratik tepkilerini bir kaç yüz kişinin bile okuduğu var sayılmayan köşe yazılarında okuyup rahatlar. Biz, ne yapalım?.. Elimizden gelen, budur.
Ey Necip Milletimizin yeni kuşağı!...
Dünyayı cehenneme çevirenler, mutfağımızdan ne istediler? Açtıkları restaurantlarla caffelerle bilmem ne chikenlarla hamburgercilerle neyi amaçladı?
Pek yakın zamanda bunu size açıklayacak ve kamuoyuna duyuracağız.
Biz aşağıda ismi bulunan STK'lar, milli mutfağımızın temsilcileri olarak, bir araya gelip sizin damak tadınızı bozan ve sizi tarihinizden, geçmişinizden alıkoyan, kültüründen soğutanları affetmeyeceğiz.
İmza
Anadolu Milli Fast Food Zincirleri Topluluğu
Hazır Dondurulmuş Anadolu Gıdalar Birliği
Yerli Alkolsüz Colalı İçececekler Topluluğu


( Mutfağımızdan Ne İstediniz başlıklı yazı MehmetALİ tarafından 21.01.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.