Bir us’um var hanidir:

Hayli usturuplu ve destur imgelerle kesiştikçe yolu,

Nüktedan bir seyirde uslu bir çocuk aymazlığında,

Bazen de kırılgan bir öfkeyle.

 

Sezilerimi yontukça mahrem ezgiler,

Kırağı çalan beyanatların seyrine gizlenmekle

Eş değer bir sancı benimki:

Üryan sızılarda,

Doğurgan başaklarda

Ve külyutmaz bir heyecana yenik düşmenin de ötesinde.

 

Belirsizliğe takılan,

Hezeyanlara sitem eden

Sonsuz ve ırgat bir tınıya rast gelip de,

Biteviye sürüklendiğim…

Şimdi diyeceksen de:

‘’Akılsız başın dermanı mıdır saklı olan

Bu kifayetsiz cümlelerinde?’’

Sona sakladım aslında doğumunu yitimimden üreyen

Cenup bir gölgeyi kerelerce öldüren

Düş perisi beyhude bir varlığa

Teslim etmişken aşkın kıvamına

Boca ettiğim kefaretin sümsük ve ihtiyatlı dirayetini.

Önceliksizliğin hangi ayrıntısı ise,

Dikili kavak ağacının pervasızlığına hibeli o mezar taşı,

Kuytularında gizil tehdidi anlık düşlerin,

Düşmeye ne hacet

Düşün düşünebildiğin kadar.

 

Pejmürde yeryüzü,

Adımlarını sayan üç beş adam’ı da saymazsam adamdan,

Adsızlığından öte

İhraç eden öfkeyi düş izleği,

Kuş bakışına dalmışken

Seyrinden ziyade

Sitemin biri artık kaça satarsa

İstimlâk edimlik bücür incir ağacında?

 

İstiflesene ama ses etmeden,

Yüzüme de bakmayabilirsin en beyhude ukdeyi aşk sanıp,

Sarmalında hidayetin,

Koruk istiflerin dibinde külfeti istemsiz sitemlerinin.

 

İhlal etmekse, dünden razıyım;

Ehli keyif şu sessiz güfteyi de dahil ettim mi,

Hem demez misin; yükün ağır:

Bilmukabele gönül,

Sen de sav sıranı.

 

Ötesizliğin zehri damlayan,

Biraz da yüreksizliğin sisi:

Hem de darmaduman edilmiş nice kayyum

Ve aşüfte beste beklemede.

Günden yana dönmüşken sırtımı:

Oh, ne ala!

Kilitledim yüreği fevri çemberin kırık yayına

Bir de çaldım en afilisinden düşkün bir ezgi;

Kırık miğferin gölgesinde yitip gitmelere ne hacet?

 

İstifledim düzensizliği,

Kırık üç beş hece:

Adsız bir lehçeden damlayan en sakil mevzu:

Konunun derinliğine müşkül bir kıskacı da kondurdum mu…

Satır arası laubali bir densizlik,

Söndü sönecek yüreğin feri.

 

Terör bir sürgündü belki de ihlal edildiğimin ertesi,

Kurak bir sevince müdahil olmuşken çocuk yüreği/m:

Gömütü kaypak yarınlarda muhafaza aklın

Hangi aklı evvel sürgünü ola ki

Duraksız şiirlerin kıskacında

Boş vermişliğimin sancısı?

 

İbaresinde o gizil tehlike,

Yine de sorgu suale düşmüşken yolu zaman tüccarının,

Biraz da pejmürde bir gölgeyi saymışken adamdan.

Adam boyu yalnızlık en birincil ayrıcalığın kayıtsızlığı,

Yorgun kepenklerini indirdiğimden beri hayal ibresinin,

Safsata yüklü kerametleri de kapı dışarı ettim mi…

 

Demli zehirler,

Sakıncalı güftelerde saklı,

Ola ki almadım boyumun ölçüsünü,

Zuhur etmeli istikbalin yetim selameti.

 

Zafiyetinden ziyade,

Serzenişin ziyafetine buyur etmeli belki de

Ve usulca kundaklanan imlerin yüzü suyu hürmetine

İstiflemeli sancıları.

Kayıp tahakkümlerden çıkmalı yola belki de

Derken türeyen bilinmezliğin mihenk taşına boca etmeli

Onca öfkeyi

Sivrilmeden ölümün mabedinde

Ve dokunmazdan evvel reçinesi gecenin.

 

( Ses Etmeden... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 11.09.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.