Düşlerim tekil ve yorgun bir
coğrafyanın ana kıtası
Derlediğimse sadece değil şiir…
Vakur
Issız
Alabildiğine coşkun bazense yaşanan
bitim
Ölümcül bir diyezde saklı
Hem ruhun
Hem şehrin
Bir araya gelmek bilmeyen o iki
yakası
Azat edilesi ise ömür
Soğuk bir beden
Kimine cepken
Kimine kefen
Kefesi kayıp
Maruzatı ayıp
Edimlerde saklı çöl çiçeği.
Mademki:
Bir b/ölü iki aşk
Mademki hutbelerde saklı yürek ve
hasret
Hicabın eşiği
Ölümün beşiği
Ve o gergin ip
İpe sapa gelmez ne varsa saklı
üstünde
Edimlerden yorgun bir iklim
Korunaklı dünyasında saklı olsa bile
Ne ki şair
Giymediği mademki şiir o gün
Devası binlerce imge
Soyutlandığı kadar yeter miydi sahi
Lal alfabe?
Ve işte maruzatı
Pekişen bir hasret
Dilemması yalnızlığın
Bitişe delalet
Bir tüfek
Nasıl da dayalı şakağına
Kekremsi acılardan boca ettiği kadar
yalnızlığına
Hükümranlığında Rabbin
Metruk düşler semti
Mağdur olduğu kadar yürek
Alacalı bulacalı bir hasret
Mazlumun nasıl ki kalmaz yerde ahı…
Ah, etmeden yaşamın vebali
Boynuna zalimin
Basmakalıp bir hayat değil bu nasıl
da emin
Ve keskin bir bıçağın izi
Göğün temsili resmi
Nur yağan yüzüne
Mevsimden arda kalan bir meyyal
Tünediği kadar kabrine
Tüten dumanı üstünde saklı o
bilinmezin.
Hem girift
Hem girgin
Hem uzamında hüznün
Körüklü ruhun defansı
Kayıt dışı bir renk iken
Zeminde saklı
O devasa karartı:
Yerleşik
Bazen sırnaşık
Bazense bitişik
Damlayan yaşın yasası değil mi ki
Şairin dinmeyen yası…
El ayak çekildi mi de firar eden
bedeninden
Bentler aşılası
Sözcüklerse cabası
Zemheride istirahate çekilen
yalnızlığın damgası
Ve de o kör noktası
Cihanın arda kalan son ukdesi
Nüktelerin eşliği
Nazı niyazı dinmezken mealinde
Açık ara farkla hidayetin sancağı
Nasıl ki dikili gönlüne
Bir de mezar taşı şairin
Hem Mümin hem de hüzünlü iken
Yüreğinden kopup gelen
Yeni günün ve umudun
Tesellisine dair
Tecelli etti edecek hangi mucize ise.
Sabit kat sayısı sevginin
Çöken çatının
Altında kalan şairin
Aşka ve hüzne ve umuda olan
İnancından da ayrı kalmadığı kadar
Bir karartı dahi dönebilirken güneşe
Tutuşan eteklerinde yağan yağmurun
Hacminden hazinesine döşediği yol
Nasıl ki çıkacaktır yarına
Adı çıksa bile
Canından ötesi midir söyle Canan?
Aşkın hırkası
Hüznün yeleği
İki dik yakası şehrin
Dilemması yalnızlığın
Boca ettiği kadar rahmetin
Her damlasına vakıf ve saklı sırrı
illa ki
Yanan İlahi Ateşin tek kıvılcımı
Dahi yeter ayaklarını yerden kesmeye
İndinde ve nezdinde
Nakkaşı sözcüklerin
Rakkasesi imgelerin…
Ey, şair:
Sen ki teselli bulduğun kadar
İman gücünden de doğacaktır
Yeni hayatın yeni devanın
Yeniden ayakta kalmaya namzet
Yaşadığın yasın ve cefanın
Bir adım sonrası
Yeter ki kabul gör Allah katında:
Davan
Ve devan
Devrandan
Yana da değilken tasan
İki cihanda aziz olsun yeter ki
Çektiğin cefanın
Sür git hezeyanın
Sefasını sürmesen ne ki ne?
Bu yalan dünyanın
Nasıl ki Şems’in rüzgârında asılı
kanatlarına
Hücum edecekken Rabbinden aldığın
gücün
Bekle sadece bekle şair
Umudun ve hüznün coğrafyasından sökün
eden kader
Kederin izdihamı
Soluk teninde kayan yıldızın idam
sehpası
Elbet görülecektir de hesabı
Hem yalnızlığın hem de çektiğin
kahrın
Tecelli edecekken bir adım sonrası.
Elbet Rabbin izniyle
Huzur ve inancın
Yeniden doğuyor olabilmenin de vadesi
Sonlanmadan son nefesinde saklı
İtikadın kalesi
Kabul gördüğün kadar Dergahında yüce
Allah’ın…