Öykünmekle ibaret
olmayı dilerdim:
Öncesizliğimin
rehavetinde,
Kancasına takıldığım
rahmetin rahminde
Henüz doğmamış bir nota
kadar sessiz belki de.
Yetmedi; sükûtu liman
belleyen bir tenziyeye yığdığım
En sıdkı sıyrılmış
kehanet.
Dolduruşa geldi madem evren;
Mademki tökezledi
mahrem imgeler,
Boyutsuzluğumun sancısı
mı yoksa
Doğmamış çocuğa
giydirdiğim vahamet?
Görmezden gelmekle
payidar kılınmaksa
Yüzümdeki sükûnet:
Aldanma sakın fırtına
çıkmazdan önce,
Kanmaktan öte kana kana
içsen keşke fısıldayan özlemi,
Yetmedi, deme sen yine
de:
Salkım saçak duyguları
yeknesak hangi akılsız faniyse.
Dingin dalgalardan
değilim:
Olamam da.
Olmazın oluru bir
tümceye sığınan düşkün bir imgeyim madem:
Mahrem yakalardan esen
soluk tenli rüzgârın
Kıblesinde mi saklı ola
aşkın rengi?
Irgat hükümlerle
donatılmış evrenden sızan en düşkün buhar:
Yük çetelesinde vakur
imgelerin
Ve haybeye türeyen
sevginin manifestosu:
Sözsüz ve buhran yüklü
çoğu;
İstimlâk edilmiş
masumiyetin en tutarsız hükmü:
Ya sev ya terk;
Gülüp geçmekle mükellef
bir benlik mademki,
Tezahür eden hangi
serzenişte gizli kim bilir
Gönülsüz sevinçlerin
tebessümü?
Sor, say ve sav sıranı:
Hey, sen misin evrenin
en akıllısı?
Sorular mütemadiyen,
Çatık kaşlı nizamı
nefretin…
Soluk tenlerde saklı
olsa keşke sevdanın asaleti.
Ah ben,
Ne gam, demekten
gayriyim mütemadiyen
Ve esefle devirdiğim
hüzünden ibaretim:
En karamsar gölgelerin
bile esaretinde iken
Yanık yüzü güneşin…
Solan, solduran;
Kınamasam da kana kana
kınanan;
Yüz görümü bir aşktan
medet uman en sefil yanım.
Tanımsızlığı kondurdum
rütbeme,
Çatık kaşlı bir ikrarı
görmezden geldim.
Sınandığımdan bihaber
rencide ettim kaderi
Ve kovuşturulan bir
mateme düştü yolum.
Düşkün bir imgede
takılı kala aklım,
Düşürdüm dilimden en
aciz cümleyi.
Kanaat getirmekten
mütevellit
Rahmeti yok sayıp,
Biraz da aldım ağzımın
payını
Ve sordum soruşturdum
aşkı
Nöbete duran akşam
pazarında
Giydim en beyazı.
Kefendi kefemde
tarttığım,
Sitemde en büyük
maruzatım
Adım çıkmışken dokuza
Ve dokuz doğurduğum
hicret geceleri.
Cinnete meyilli bir
geceyi yoksun kıldı Rahman,
Düşkün bir imgeye
takıldı aklım.
Dünden yoksun an’ı yok
saydım madem
Varamayacağım yarınlar
neyime gerek?