Saatler yine sensizliği çalıyor bak
Ve
Ve ben yine yokluğunun sızısıyla hala sendeyim…
Sayende yalnızlığı,karanlığı da sevdim
Seni topluyorum yıldızlardan her gece
Ve biraz daha sen kokuyor kalbim,taşarcasına…
Hani
Yapayalnız ve siyah olduğu için
‘gecelerin dostu olmaz’ derler ya,
İşte bende geceler gibiyim,
Gecenin rengi gibi ‘simsiyah’ bendeki yokluğun …
Yüzünü görmeyeli kaç asır geçti bilmiyorum?
Sen ayrılık nedir bilir misin sevgili?
Kalpte küçük bir sıyrık mı?
Gönülde ki bir çığlık mı?
Ya da,sen umutsuzca kıvranırken
Feleğin karşında çaldığı bir ıslık mı?
Yoksa,
Canından can koparan görünmez bir varlık mı?
Sevdam arapsaçı sanki,sarmış tüm benliğimi
Özlemin kör düğüm,bağlamış her yerimi
Ve
Ve ben kapılmışım bir girdaba
Dönüyorum bir kısır döngüde
Sensizliğin tam ortasında…
Hasretin çiçekleri açmış gönül bahçemde
Umudun ışıkları sönmüş, yorgun kalbimde
Gözlerim yalınayak sokaklarda bekliyor bak…
Çok mu ağır geldi bize bu aşk
Ucundan tutup da
Taşıyamadık o nu sevdanın ülkesine?
Göçmen kuşlar kadar bile olmadık yar…
Senin ülkenin başkenti ayrılık,
Benimkiyse hüzün
Gidemedik sevdanın ülkelerine…
Sen yinede karanlık düşlerimde son yaprak olarak kalacaksın…
Şimdi, bir sevda dilencisi olarak
Son kez geldim kapına,
Tek bir şey istiyorum senden
Yaşanılan bu aşkın rızası için göz kapaklarının ardına sakla beni sevgili,
sakla beni sonsuza dek….
Şafaknur YALÇIN