Hikaye / Yaşamdan Hikayeler

Eklenme Tarihi : 12/23/2015
Okunma Sayısı : 979
Yorum Sayısı : 0
Hayat; bir tiyatro gibidir aslında. Tiyatronun da hayatın da kuralları vardır. Bir tiyatro eserinin başarı ölçümünde en etkili faktör; oynayan kişinin, canlandırdığı rolü önce kendi hissetmesi ve sonrasında seyirciye bunu hissettirip, orada olanları sanki yaşıyormuşçasına gözlerinde canlandırabilmesidir. İşte aşığımız, bu kuralı iyice benimseyerek kendi hayatına uygulamak zorunda kalmıştır. 

Ortaokul 2. sınıfa giderken derslerinin biraz kötülemesi üzerine annesi tarafından tiyatroya kati yasak getirilmiştir. Her ne şekilde olursa olsun, tiyatroya katılmayı, tiyatro içinde faaliyette bulunmayı yasaklamıştır. Öyle ki, annenin yasakları değiştirilemez padişah fermanı hükmündedir. Karşı çıkmak mümkün değildir anlayacağınız. Bunu duyan gencin adeta başından aşağı kaynar sular dökülmüştür. Dünyalar başına yıkılmıştır sanki… 

Ya nasıl olur da kendini mutlu eden bir şeyden vazgeçebilirdi? Öyle ki, bu şey sanki onun için nefes alıp vermek gibi zorunlu bir ihtiyaç hâline gelmişti. Ama ne yazık ki annesine karşı gelemeyeceğinden ufak bir isyan edip yine de “Evet" demek zorunda kalmıştır. Ama o saatten sonra kafası zehir gibi çalışmaya başlamış, her türlü olasılığı düşünür olmuş, kafasında bir tilki çiftliği açmıştır… 

Ortaokul son sınıfın, sene başında sosyal kulüplere seçim olurken kendisini -3 senedir yaptığı gibi- Tiyatro Kulübü'ne yazdırmıştır. En azından böylece tiyatrodan uzak kalmayacağını düşünür. Yapılan ilk toplantıda son senesi olması ve onca zaman tiyatroya sağlamaya çalıştığı katkılarından ötürü, Tiyatro Kulübü'nün başkanı seçilmiştir. Fakat yapılan toplantıda hocasının söylediği bir söz onu daha da düşündürür hâle getirmiş ve bir sürü Ali Cengiz oyunu planlamaya yönlendirmiştir. Toplantıdan sonra eve gelerek annesine, usulüne uygun olarak durumu izah etmiş ve o anlık onu ikna edebilmeyi başarmıştır. Lâkin hocasının söylediği sözü söyleme cesaretini toplayamamıştır kendisinde. Ama en azından böylece planın ilk aşaması başarıyla tamamlanmış olur.

Zaman gelir tiyatro için konu belirlenir, oyuncular seçilir ve provalar başlar. Ve nasıl bir ilginçlikse gencimiz de tiyatroda rol almaktadır. İyi, güzel, hoş ama ufak bir sorun mevcuttur… Provalara nasıl katılacak ve evinde rolüne nasıl hazırlanacaktır? Bunun üzerine bizim sevdalı bir oyun yazar ve başlar bunu oynamaya…

Önce en kolay yoldan provalara geliş gidiş işlerini ayarlar. Annesine, sene sonunda bir tiyatro gösterisi yapacaklarını ve kendisinin de Tiyatro Kulubü başkanı olarak provalarda bulunup, provaları öğretmenle beraber yöneteceğini ve bunun gibi daha bir sürü detay için de orada hazır ve de nazır olarak bulunması gerektiğini ifade eder. Bunları inanılmaz bir şekilde usulüne uygun olarak annesine anlatıp planın 2. aşamasını da kazasız belasız atlatır. Derin bir oh çeker…

Şimdi sıra geldi bir sonraki aşamaya… Provalar dışında rolüne nasıl hazırlanacak, ezberini nasıl tamamlayacak? Dersler bir yandan, annesi bir yandan… Korku diğer bir yandan… Derken genç aşığımız onun da çözümünü bulur. Okuldan gelir gelmez annesi, çantasını kontrol eder… Malum okul önleri pek tekin yerler değildir ve bir anne olarak vicdanını rahatlatmak ister… Bunun farkında olan bizimkisi, okul formasından yararlanır. Piyes kâğıtlarını, gömleği ile hırkasının arasında getirir götürür okula. Tabi okul kıyafetini çıkardıktan sonra çanta kontrolü bittiğinden en güvenilir yer olarak orada saklar kâğıtları… Kâğıdı saklama, getir götür işleri tamamdı ama çalışmayı nasıl yapacaktı peki?

Çok çılgınca bir çözüm geliştirdi… Eve geldikten, çanta ve diğer hususlarla ilgili kalite kontrol yapıldıktan sonra kendini garantiye alan genç, belirli aralıklarla lavaboya gidiyordu… Lavaboda kendi rollerini çalışıyordu… Lavabodaki zamanları bazen uzayınca tabi ister istemez “Hasta mısın? İshal falan mı oldun?" gibi sorularla karşılaşıyordu. Bunu da bazı yanlış bilgilerle atlatıyordu. Durumu daha da dikkat çekici hâle getirmemek için çok da dengeli olmayan zamanları seçiyordu… Bazen haftada bir bazen haftada 3-5 günü bulabiliyordu…
 

Gel zaman git zaman yaklaşık bir eğitim öğretim yılını böyle geçirdiler. Ne ilginçtir ki, yıl sonuna kadar hiç fire vermedi… Hiçbir şekilde yakalanmadı. Zira yakalansaydı annesinin tepkisinin inanılmayacak gibi olacağından hiç şüphesi yoktu. Ve tiyatronun yapılacağı an gelmişti. İşte muhteşem planın son aşaması… Her şey bir sene boyunca yolunda gitti. Ama şimdi ufak bir sorun vardı… Gencimiz, ailesini bırakıp da tiyatro ekibiyle birlikte nasıl salona gidecekti? Bir sene boyunca oyun kuran genç yazarımız finali de hazırlamıştı tabi ki… Oyun sabahı, ailesine kendisinin kulüp başkanı olarak, salonda ekibi hazır bulundurmasının ve diğer teferruat işlemlerle ilgilenmesinin gerektiğini bildirdi. Ne ilginçtir ki burayı da pürüzsüz bir şekilde atlattı. Şimdiye kadar her şey yolunda gitmişti. Artık bundan sonra bir aksilik söz konusu olamazdı, olmasa çok güzel olurdu. Her şey tam tıkırında işlemişti çünkü…

Ve ekip ile birlikte salona gidilerek tüm hazırlıklar tamamlandı. Genç, oyun için makyaj odasına giderken bir yandan da içindeki korkuyu yenmeye çalışıyordu… Zira bir sene iyi geçmişti ama bu durumu öğrendikten sonra verilebilecek tepkileri hesaba katmamıştı. Sanki Azrail oyuna gelecekmiş de, oyun bitiminde onu alacakmış gibi geliyordu ona… 

En nihayetinde oyun başladı… Son sene için bayağı güzel hazırlanmıştı herkes… Korolar çıktı şarkılar söylediler, şiirler okundu ve malum tiyatro oynandı… Tiyatro sonrasında artık yolun sonuna geldiğini düşünerek kulisten çıkıp dışarıda bekleyen ailesinin yanına gitti… Yüzündeki kara makyajı hâlâ silmemişti… Yada silememişti korkusundan… Annesi ile göz göze geldi… Ama korktuğu olmadı… Annesinin yüzündeki tebessümü görünce içine biraz serin su serpilmiş gibi oldu… Sonra tüm aile bir yere oturdular… Genç âşık, yüzündeki makyajı silerken bir sene boyunca oynadığı oyunun teferruatlarını anlatıyor bir yandan da için için Allah'a şükrediyordu…

Ama tabi ki hepsi bu kadarla kalmadı… Ne yazık ki, bu oynadığı oyun ona pahalıya patlamış ve bir daha tiyatroda oynamayacağına söz vermişti… Taa ki derslerini aksatmayacak şekilde tiyatro yapabilmeyi öğrenene kadar…
 
( Gerçek Hayattan Alıntıdır - Aşkın Gözü Kördür 2. Bölüm başlıklı yazı 4harf1kelime tarafından 12/23/2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.