COCHEM KALESi ...
..........................................


COCHEM`den COCHEM KALESi Tepenin üzerindeki Tarihi bir Şatodur orada o zamanlar KIRALLAR yaşarMIŞ SAvaş zamanlarında kimseler pek uğrak veremezmiş o zamanlarda korunak yani CAn güvenliklerinin olduğu yer vede KAnunların Kararların KIRAL tarafından sunulup topların silahların insan kIYImlarının bu Kalede verildiği yer yani KANUNLARIN YAZILDIĞI vede burada K
IRALLAR vede sülalelerinin çirit attığı yer insanların Kanlarını emerek KIRAL SARAYIDIR BURASI: SONrada anlatacağım bu güzel Şehri bu gezi aktarımımımda ilerde uzun yazacağım ya orada arabamı Şehrin dışına park ettim vede beş km kadar yürüdüm tatil kasabası ŞEHİR ASLINDA TUristlerin cirit attığı bir mekandı.. Mekandır yani adımlarını bilene finansa çeviriyor buranın doğası vede insanları tamamen Finansal kaynaklar konuşur o nedenle arabaları boş yerlere bilene park etmek bir sürü küflet saat icabı beş km yürü gel sonra değşir park saatini bu nedemek insanları şartlandırmışlar istersen attma değşirme BElediye memurlarıda orada cirit atıyorlar ellerinde kalem ha bire arabaların kontrolündeler hemi eğlendirirken halkını hemide bol kepçeden cezalar yazılır eğerki saatini şaşırırsan burada da Belediyelerde yararlanır bakın bu tatil gününü bilene devletin bütçesine paylıyorlar.. İnsanlar eğlendik sanıyorlar orada öyle güzel bir doğa ÇArşısı insan kaynıyor her bir yudumundan ne paralar akıyor oranın yöresel halkına onların geçim kaynaklarıdır burada insan kaynaklarının olması geçimleri ŞARAPÇILIK aslında hepisi yerel HALK olarak çitçidirler  hemide işletmeci işletme ruhları iki tabiiyat bir arada insan kaynaklarının kişisel bünyesinde yöresel halk olarak çok yönlü insanlardır...Bol çalışırlar yaz sezonunda KIŞA  mevsimine  doğruda Şaraplarının tanıtımını yaparalar gerçi yaz kış bunlar Turizme hizmet ederler insanlar her mevsim cirit atarlar SIRF Doğasına vede ŞARAPLARINa Akın ederler..

Haliylede yerel halk orada bütün donanımlı hizmetlerini sunarlar dış vede iç insan kaynaklarına gelende gidende hep menmun kalırlar ben sadece yazıyorum burada kimse üç kuruşun hesabına bakmazlar ancak hoş bir sedada eğlenmenin tatdını çıkarırlar öylede yaşamasını seven bir topluluk bulunur burada zaten gelenler ZENgiN TAKIMLARI onların için bir araba parası harcanmış otellerde Sorda şurda gözlerine gözükmeyen küçük bir finans kaynağı denecek gibide bir durum.. O günümde insanlar cirit atıyorlardı arada  bir fotoğra karelerine giriyordum neden bolca dolaştığım yerler oralar benim tamamen içini DİŞİNİ  bilirim oraların insanların hangi yönde dans ettiklerini benimde işletmem varıdı  bu anlattığım yerlere bağlıyıdı bilirim buraların insan kaynaklarını vede Finans kaynaklarının hangi yönde işlendiğini yani burada yaşam bir kumaş Fabrikası gibidir her türlü renklerden insanları ağırlar bu ŞEhir öylece alan menmiun dolaşan menmun veren menmun yanı burada sadece eğlenmek adına yaşamanın olduğu bir tatil ŞEHRi diyebilirim en çokta o TEPEDEKi KALEYi görmeye gelirler insanlar zaten o Kaleyi sadece fotoğrafladım bir ara arabayla dibine gitmem lazım yürürken nerden baksan dağı tırmanacaksın o günümde yürüyüş ayakkabım yüksek olduğu için sadece ÇARŞI
SINI dolaşmakla yetindim tabiiki KAleyi`de FOtoğraflamayı ihmal etmedim.. MOsULL`dur burası COCHEM`den tatil kasabasından bir kaç satır karaladım.. Suyundada ŞEhirler arası Gemiler yat gemileri cirit atarlar Şehirde gün boyu boşaltırlar içindeki turistleri  o günü gün boyu eğlenirler tatilciler o Şehire PARASAL kaynaklarını aktararak güzel bir dinlence Kasabası vede Şehridir.. Su üzerindeki Gemiler hep tatilcileri taşırlar yatılı  oteller deyimm. Her konakladığı Şehirde yatırım yaparlar bu insanlar tabiki hangi Şehirde konakladıysada o Şehrin insanlarıda bu güzel turizme hizmet veren insan kaynaklarından geçimlerini sağlarlar vede yaptıkları işlerle gelen yatırımcılara Şehirlerinin güzelliklerini ne yaşıyorlarsa aktarırlar bolca dolu dolu bir yaşamın hikayesidir yazdıklarım harika bir ortamlar insanlar nefeslenirler burada akan suları gibidirler mosull`un deli mavisi  gibidir mosull`un deli Akar suyu gibidir ÇILGIN vede sevecen HALK topluluklarının yaşadığı yüreklerin kıpır kıpır attığı bir yerleşim yerleri vede doğasıyla insanları ayağına çağıran adeta bir gece rüyası diyelim buralaraaaa......
Dönüş KORKMAZ`dan Saat: 12:12 ..10 KASIM ikibinonbeş`tennn

İnsanların aslında yaşamak adına böyle dinlence yerlerine uğrak vermesi yaşamlarındaki sorunlarından bir nebzede uzaklaşırlar iş ortamlarının sitresi gereksede problemleri olan insanların tatil beldelerinde ve yahutda bir deniz kenarında bir su kenarında bir gölek dibinde suya bakmaları vede yol üzerindeyse yürüyüşleriyle sayamadığım çok olumsuzluklarımızı üzerlerimizden atarız.. Yaşamak adına ne olursa olsun öncelik kendimize zaman ayarlamalıyız kendimizi yaşarkende programlandırmalıyız yediklerimize içtiklerimize nasıl bir özenle yaklaşıyorsak o zaman ruhsal sağlığımızada önem vermeliyiz ufak bir tatil ne bileyim seçilen her hangi bir spor dalı veyahutda doğada yeşilin içinde gezinmek yürüyüş tadında imkanları olan bir pisikletiyle versin kendini yol boyu tura o kadar güzellikleri yakalarızkı  hem bedenen hemide zihnimizle rahatlarız o nedenle kendimize önem verelim yaşamak adına ne için yaşarız değilse bizler insanız düşünen varlıklarız.. Her daim kendimizi ödüllendirelim...  Mutluluğun her daim Parayla olmadığını bilelim bizler kendimiz arayış içine girelim  mutlu olmak için fazla bir şeye gerek yok aslında tamamen içsel ruh dünyalarımızın bizi yönlendirdiği güzel olan istikamete gidelim az bir paraylada illaki mutlu olmak için bir yatırıma gerek yok kendi kendimize yetinmeyide öğrenelim ufak şeyler dediğimiz mutlulukların büyük paralarlada satın alınamıyacağının kıymetini bilelim... Bir kahve bir pastanede şöyle bir ayağını direyerek oturup hemi kahvenden yudum yudum  onun kokusunu içimize çekerek  içerken bir dilim pastanında çatal bıçakla ağzımıza götürdüğümüz o  damak tadının bize verdiği mutluluğu yakalayalım İşte gerçek mutluluk budur her bakılan vede gözlere görünen uzanılmazmış gibi sandığımız  mutlulukların finansal mutluluk olmadığınıda hatırlayalım...   Benim istediğim bu tür tatil beldelerinin biz insanlar üzerinde parasal kaynaklardan çok ruhsal yönden bizlerin sağlıklı olabilmemiz adına ihtiyaçlarımız vardır...  Mümkünse insan olarak yaşamak adına kendimize özen gösterelim kendimizi böyle yerlerde mutlu kılacak uğraşılarımızla ödüllendirelim.. Bir pastahanede bir fincan kahveden bir dilim pasta yemeden ne çıkar çok şey mi istedik bakın nekadar mutlu olursunuz oradan ayrılınca buda bedenin mutluluk hormonisidir yani oradan sıkıntılarınızdan arınıp mutlu bir şekilde küçük gibi gözüken yaptığımız bu eylemin biz insanlara ne kadar pisikolojik yönden destek verdiğini vurgulamak istiyorum.. Çok şey değil mutlu olmak  az bir şeylede mutlu olmayı becerebiliyorsak tecrübelerimizle  dünya üzerinde yaşayan en mutlu insanlardanız bireylerdeniz yeterki ne istediğimizi bilelim yaşamak adına körü körüne yaşamak olmaz dünya nimetlerinden de  yararlanım bizler düşünen soluklanan aklı olan varlıklarız bizler insan oğullarıyız tabiikide yaşamak adına en iyisinide hak etmemiz lazım kendimizi ne olursa olsun ufak şeylerlede ödüllendirmenin yolunu bulalım değilse yaşarken hayatlarımızı bir cehenneme çevirmeyelim bu bizim hayatımız .... Mümkünse tatil beldelerine uğrak vererek kendimizi ödüllendirelim bir dahaki hayatlarımız olmayacağına göre bu dünyada biz insanlar yaşarken hayatda en iysine yaşamak adına ne gerekiyorsa layıkız.. Ne olursa olsun öncelik kendimizi ihmal etmeyelim nefes almak istiyorsak mutlu kılalım kendimizi yaşarken paranın bilene satın alamamıyacağı tek şeyimiz biz insanlığımızdır ruh dünyamızdır buda böyle biline hayatda olduğumuz müddetçede kendimizi idam etmeyelim yaşarken özen vede sayı gösterelim bedenlerimize.... ...
 Dönüş Korkmaz 06:2.. 12 KASIM ikibinonbeş`den...

Buralar Cocheme bağlı tatil beldelerinn kıvrımlı mosululun mosell``un pisiklet yolları tabiki bir kasabanın etrafında konaklamıştım bu Şiirimde,, Bir ağaç altındda gazel yapraklarını avuçlarkenn... Mevsimlerden sonbahardi Aylardan KASIM  YILLARDAN ikibinonbeşten

Mevsimlerden bir sonbahar gününde mosulun deli mavisinde....

Yapraklar dökülmüş bir ağacın altında;
Gazel kümesini avuçlamışım ellerimle.
Tam havaya savururken ruhumun derinliklerinden;
Sonbahara son bir vedamı fısıldarken..
Biraz rüzgarlı hava birazda üşürken...
Aldırış etmeden doğanın büyüsüne kapılmışken;
Mosulun deli mavi suyu yine her zamanki gibi akarken...
Ben olmazsam sanki mosull`un deli mavisi öksüzmüş gibi;
illaki haftada bir onları ziyaret etmem gerek....
şartlanmışım bir kere mosulun deli mavisine;  doğasına , dağlarına, bağlarına, Üzüm bağlarına, kıvrımlı kıvrımlı pisiklet yolarına,
Dolaşan;  arada turlayan insanlarına sıcak samimiyetlerine....

Orada ilgimi çekti yaprakları yarı dökülmüş bir ağacın gövdesi!...
Gölgesi olmasada beni yanına çağırıyordu;
Sanki güneş karşıdan yüzüme doğru vuruyordu.
Ağaçsa güneşin tam karşısında ışıl ışıl duruyordu!
Beni yanına davet ediyordu adeta...
Dedim bu ağacın altında resim yapmazsam ;
Ben bu güzel doğa manzarasına girmezsem ,
çok şey kayıp ederim hemen o kareye girmem lazımdı ,
içimden öyle geldi tamamen ruhumun çağırtısıydı ,
çok severim doğayı dört mesimiyle
 O  nedenle bende sevdim sonbaharı her haliyle....

Sene ikibinonbeşte;
Aylardan iki Kasımda,
Mosulun doğasında ,; mosulun deli mavisinde...
Yine bir yabancı kız tutkun kalmış doğasına
Yine herzamanki gibi kendini orada mutlu kılıyor
Her daim nefeslendiği ruhunun dinlendiği bir ortamda
Mosulun deli soğunda; sonbaharda...
Kendimi öylece bırakmışım bir ağacın  altına;
Işıltılı altın renkli sararmış yapraklarını almışım avuçlarımın arasına,
Ellerimle kaldırdım,  onun büyüsüne kapıldım ,
Yukarıdan aşağı doğru uçuşturuyordum.
çocuklar gibi çokta hoşuma gidiyordu bu yaptığım...
Gövdesi yarı gazelllerle altına dökülmüş altın sarısı gazel yapraklarını;
Birde bakmışım sonbaharına...
Bir ağaç altında otururken hayarnlıklarımı gizliyemedim;
Avuçlarımdaki gazellerle düşüvermişim aniden fotoğraf karelerine...
 iki ekim ikibinonbeşte sonbaharın son yaprak dökümünde ....

Rüzgar esiyordu efil efil birazda üşütüyordu bedenimi;
Geçen canlıları onlarda kalın giyinmişlerdi!.
Bense ince narin bir giyimle bedenimin üşüdüğünü hissediyordum!.
Olsun;
Bir bere,  birde salla , birde uzun bir tunikle...
Sıcak tutan giysilerimi sarmıştım bedenime ...
Mosull`un deli mavisi doğasıyla efil efil rüzgar esiyordu...
Bir sonbahar gününde donanımlıydı vede kararlıydı ...
Vaktinden önce üşütüyordu canlıları ....
Anladımki artık kış kapıdaydı o günümde
Doğa vede bende yarışıyorduk adeta;
Mosull`un deli mavisindeee...;  doğasında ,
Aylardan iki Kasım ikibinonbeşte !....
Mevsimlerden bir sonbahar gününde mosulun deli mavisinde.....

Dönüş Korkmaz iki Kasım ikibinonbeş`den...
Mosull  (Mosell`dan);  Bullay`dan.....


( Cochem`den Cochem Kalesi başlıklı yazı Mosell 07 tarafından 17.11.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.