Dilim sustu, bari sen susma kalemim, ey gönlüm siz susmayın konuşun… Ey kalemim ey gönlüm Hz Yusuf’un edebi ile yazın güzellikleri gönüllere mısra mısra…
Yüreğine ağlayış çökenlerin gözyaşlarını sil ey kalemim ey gönlüm, durmak susmak size yakışmaz… Damla damla ölüme, ölüm gelmeden mahkûm edilenlerin zincirlerini kır ey kalemim ey gönlüm…
Vuslat
için, yola çıkanların yollarına diken eken gönüllerin suratına tükür ey kalemim
ey gönlüm, tükürde tükürüğünde boğulsunlar nefessiz kalsınlar yok olsunlar…
Her
yalnız kalışında dost yolu gözleyen masum yalnızlara dost ol ey kalemim ey
gönlüm bu sana yakışır, sizler dilimin sukutuna aldanmayın, neyi ispatlayacak
suskunluğum bilemiyorum sizler susmayın, musalla taşında son yolcu gibi sessiz
kalmayın, bekleyeniniz var bekleyenlere vuslat için koşun…
Ey
kalemim ey gönlüm kelimeleri dinlenmeye almayın, konakladığınız konaklarda
bırakmayın, yaralanmış kelimelerin yarasını sarın öyle sunun okuyucularıma, dudağı
bıçak kesmiş gibi mühürlü sözcükleri de sakın kullanmayın sevinç, merhamet, yarınlara
mutluluğu taşıyacak sözleri mısraları taşıyın okuyucularımın o güzel gönüllerine…
Yüreğinde
ezilmiş satırların arasında kaybolanları gün ışığına ulaştır, istikamet yönünü
kaybedenlere yön olun, ulaşmak istediği yöne ulaştırın ey kalemim ey gönlüm, sizin
göreviniz budur.
Mehmet
Aluç