Ararsın
bir dost, gönül yarana merhem olsun candan sarsın diye, canına can olsun diye,
kulakların öteleri pür dikkat dinler gözlerin bekler, sanki o ılık dost canlısı
nefesi kulağında sana bir adım kadar yakın, bakarsın heyecanla etrafına o
merhametle atan kalp atışlarını yüreğinde hissedersin, arkandadır, yanındadır
gülümsersin o senden önce gülümsemiştir… Can cana sarılırsın özlemleri gideren
yaralı gönlüne merhem olan sarılışı ile…
Gönlündeki
çağrıyı duymuş gelmiştir gönülden, dostluk gönülden karşılıksız sevmek değil midir?
Küçük
bir kuşun kanadı gibi sevgiyle yüreğinin kanat çırpınışlarını duyarsın, seni
alır mutluluklar diyarına bir gülümseyişi ile alır götürür, gönül dostu…
Gönlündeki
al nur yanan iman yüzüne yansımıştır hemen fark edersin, gönlündeki merhamet
gözlerinde ışıl ışıl parlar, görürsün ve bilirsin, çünkü gönlün hasret
kalmıştır böyle bir dosta, ismi yankılanmıştı semada günde beş vakit sen
rahmanda isterken, Rahman Kulun duasını kabul etmez mi hem de anında eder, bazen de sabırla bekletirmiş ve en sonunda
göndermiştir…
Gönlündeki
merhameti avuçlarına dökmek, gönlüne nakşetmek için gelmiştir, ne mutlu sana…
Onun
sesine yıllardır hasret kalan yüreğin kopmak üzeredir sevinçten, tatlı sohbeti
ile nurlarla bezenmiş NUR Kuran, gül kokan Resul ve iman deryasında gezdirir, anlarsın
sana beş vakitte dua ettiğini, anlar senin de günde beş vakit onunla buluşmak
için dua ettiğini, dostluğun o muhteşem lezzetini paylaşırsınız Rahmanın huzurunda
günde beş vakit secde ile şükür ile…
Dost
dediğin, gördüğün anda Rahman’ı, Nur Kuran’ı, Gül kokan Resulü, hatırlatan
değil midir? Nur yüzü ile nur gülüşü ile?
Hepimizin
böyle bir dostu olması dileği ile selam ve dua ile…
Mehmet
Aluç