1 Güneydoğuda Zincirlerini Kıran Bir Kadın Yazar Feride Bektaş


Güneydoğuda Zincirlerini Kıran Bir Kadın Yazar Feride Bektaş

Ülkemizde hazin bir gerçek var. O da özellikle doğu ve güneydoğuda dünyaya gelen kızların büyük çoğunluğunun okutulmamasıdır.

Bazen öyleleri karşımıza çıkıyor ki, bu köhne düşüncelerin zincirlerini kırıp adeta hayata dört elle sarılarak yüreklerindeki okuma aşklarını gerçekleştiriyorlar. İşte bu isimlerden birisi de Adıyamanlı Kadın Yazar ve Şair Feride Bektaş.

İlk kitabı, “Bekleyiş”i 2007 yılında çıkartan Bektaş, ardından büyük bir emek vererek “Her satırı boşa yazılmadı” dediği “Gâvur Mahallesi-Adıyaman” ve “Bir Hemşirenin Anıları-Geçmiş Olsun” kitaplarını okuyucuları ile buluşturmanın heyecanını yaşıyor.

Adıyamanlı Kadın Yazar ve Şair Feride Bektaş ile hem yazarlığını hem şairliğini hem de kitaplarını konuştuk.

Feride Bektaş Kimdir? Önce kendi ağzınızdan Feride Bektaşı tanıyarak sohbetimize başlayalım isterseniz.

Feride Bektaş: Öncelikle bana bu fırsatı verdiğiniz için sizlere çok teşekkür ediyorum. Ben, 24 Aralık 1960 Adıyaman doğumluyum. Asıl doğumum budur. Ama bizim oralarda kız çocuklarının erken evlendirilmesi için yaşları büyük yazdırılır. Benimde nüfusa yazdırılırken ki doğumum 1 Mart 1956’dır.

Ailem beni okutmaya yanaşmıyordu. O dönemlerde yani 1970’lerde. Kız kısmı okula gönderilmez, okumazdı. O zaman kızların okuması ayıp sayılırdı. Bende çok istiyordum okumayı. Ailem karşı çıktığı için, annem özellikle, “Ben akrabalarıma, kardeşlerime, aileme ne diyeyim? Sen beni mahçup ediyorsun. Ben insanların içine nasıl çıkarım? İnsan yüzüne nasıl bakarım?” diye karşı çıkıyordu.

Adıyaman’da sağlık okulu açılmıştı. Annemden gizlice gittim. Müracaat ettim. Ağabeyimin yardımıyla sınavlara girdim. Sınav açıklandı. Urfa Hemşire Okulu’nu kazanmışım. Çok ağlamıştım beni göndermezler diye. Adıyaman’a göndermeyen Urfa’ya hiç göndermez diye çok üzülüyordum. Ağabeyim bana yardımcı oldu. Babam ile konuştuk. Babam çok düşündü. Dedi ki: “Eğer kızım okula göndermezsem, gün gelir, dersin ki, babam mezarında rahat etmesin. Ben hemşireliği kazandım da babam beni okula göndermemişti. Ben seni okula gönderceğim.”

Sağlık raporu alacaktım. Beni annem banyoya soktu. Çok fena dövmüştü “Sen niye okumak istiyorsun?” diye. Hatta annem, elini boğazıma koydu, beni boğmaya kalkmıştı. Çok şeyler yaşadım. O günkü koşulları anlatan bu kısa bir anektodtur.

İçimdeki o okuma aşkı hiç bitmedi. Okumak için zincirleri kırdım ve engelleri aştım. İlkokul döneminde babam bana harçlık verdiği zaman biriktiriyordum. Haftada 2 gazete alabiliyordum. İnsanların elinde bir paket görünce “Aman gazete yırtılmasın” diye hemen paketi açardım ve o gazeteyi okurdum.

Üniversite mezunuyum. 2009 yılında hemşirelikten emekli oldum. Evli, bir kız çocuk annesiyim.

Adıyaman Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıklar Hastanesi Başhekimliği’nce “Başarı ve Özveri Hizmet Ödülleri” aldım. Adıyaman Y.T.İŞLT. Müdürlüğü’nce 1997’de “Hizmet Onur Ödülü”ne layık görüldüm. 2005 yılında “Hemşireler Günü” nedeniyle Radyo Tek’in düzenlediği anketle Adıyaman’da “Yılın Hemşiresi” seçildim. 2009 yılında Gasat Genel Başkanlığı tarafından “Türk Edebiyatı ve Türk Şiiri Hizmet Ödülü” verildi.  

Adıyaman İl GASAT (Girişimci Sanat Edebiyat ve Bilim Adamları Topluluğu) Başkanıyım.  İslam Dünyasi Akademisyen Yazarlar Birliği Üyesiyim.

Almanya’da Değişim Rüzgârı diye bir dergi çıkıyordu. O dergide aylık yazılar yazdım. Ulusal ve yerel dergilerde, gazetelerde köşe yazıları yazdım.

İsterseniz birazda şiirlerinizi konuşalım. İlk şiir kitabınız “Bekleyiş” nasıl ortaya çıktı?

Feride Bektaş: 1985 yılından bu yana büyük bir tutkuyla şiir yazmaktayım. Diyorum ki, şair, şiir için nefes alır. Şair, şiirin doğup hayata gelmesi için sancılar çeker, iç dünyasında onulmaz acılar yaşar. An olur, 5 dakika, an olur, 5 yıl sürer. Her iki süreçte de doğacak olan şiirin ilk habercisi o ilk sancıdır. Doğacak olan şiirin tüm uzvunun düzgün, ahenk içinde bütünlüğü, etkili ve içsel doyuma erişip doğma sürecini tamamlamış olması gerekmektedir. Hazzı, tıpkı bir annenin bebeğinin o ilk çığlık sesini duyduğu andaki o eşsiz mutluluğuna benzer.

Evet, şairliğin öyle kolay bir sanat olmadığının bilincindeyim. Her hecenin potasında erimek ve yeniden mısralarda can bulmak. Bu doğuşun özünde hasret, sevda, sitem, umut, sebep içinde sebep... Bu nekahat dönemde bir duygu yumağı çözülür ki ebrulimsi renkler, amber kokular ve doyumsuz tatlardan alır ilacını... Kendimce o mükemmel şiiri yazma çabası içindeyim. Buluncaya – ölünceye - dek arayacağım.

1985 yılından beri yazdığım şiirlerimi bir kitapta toplamaya karar verdim. İlk kitabım, 2007 yılında Gündüz Yayınları tarafından çıkarılan 120 sayfalık “Bekleyiş” adlı şiir kitabımdır. Üstad Abdurrahim Karakoç’un önsözünü yazdığı bir şiir kitabımdı. Satıldı. Elimde hiç kalmadı.

Bir tane şiirim Adıyamanlı bir bestekâr tarafından Türk Sanat Müziği olarak bestelendi.

Kosova’da Türk Dünyası Kadın Şairler Antolojisi oluşturdular. O Antolojide benim 19 tane şiirime yer verdiler.

 “Gâvur Mahallesi – Adıyaman”, sizin ilk roman deneyiminiz. Kitabı size yazdıran neydi? Neden böyle bir kitap kaleme alma ihtiyacı hissettiniz?

Feride Bektaş: “Gavur Mahallesi – Adıyaman” benim ilk romanımdır. 3 yıllık bir araştırma sonucu ortaya çıkan kitaptır. “Gâvur Mahallesi – Adıyaman” kitabımı gerçekten yazma ihtiyacı duydum. Çünkü eski komşularımız kalmadı. Eski evler yıkıldı. Virane oldu. Sanki o evler “Bizi neden kaleme almıyorsun” diye bir duygu uyandırıyordu bende. Çok iyi ettim yazmakla. İyi ki de yazdım. Kozmopolitik bir yapısı vardı mahallemizin.

Gâvur Mahallesi’nde 4.kuşak yaşıyor. Anneannem, annem, ben ve çocuklarımız o mahallede doğdu. Gâvur Mahallesi, kozmopolitik bir mahalledir. Alevisi, Sünnisi, Türk’ü, Kürd’ü, Ermenisi, Süryanisi hepsinin bir arada yaşadığı, güzel paylaşımları olan, cenazelerde olsun, düğünlerde olsun, kız istemede olsun, büyük bir paylaşım içerisinde olan bir mahalleydi. Bu değerleri vurgulamak istedim kitabımda.

Bunun yanında törelerin horyat kısmını da ele aldım. Ben geleneklerine bağlı bir insanım. Örf ve adetlerimizi çok severim. Aklın ve mantığın gönül çerçevesinde olan bir örf ve âdeti seviyorum.

Gâvur Mahallesi, aslında 3 kitap olabilecek bir kitaptı. Ben 3 kitabı bu kitaba yerleştirdim. Nedir bu 3 kitap? Alevi kesimin yaşadığı olayları ele alabilirdim. Sünni kesimin yaşadıklarını ele alabilirdim. Hıristiyanların yaşadıklarını ele alabilirdim. Ben bu niteliğin bozulmasını istemediğim için tek kitap halinde Gâvur Mahallesi’ni oluşturdum.

İçeriği çok dolu bir kitaptır. Bir satırı bile boşa yazılmadı. Kitap, resimlerle desteklendi. Kahramanların resimleri var. Adıyaman şivesini kullandım. Çok trajikomik olaylar var içerisinde. Okuyucuyu sıkacak bir kitap yazmadığımı düşünüyorum.

Hep dram değil de arada böyle kahkahalar tabileceğimiz şeylerle kitabı süsleyerek kitaba renk kattım. İnsanların rahatlayacağı, güleceği şeylere de yer verdim.

Gâvur Mahallesi, Londra’da İngilizce’ye çevrilen bir kitaptır.

“Bir Hemşirenin Anıları -  Geçmiş Olsun” kitabınızdan bahseder misiniz?

Feride Bektaş: Kendi mesleğimle ilgili olarak yazdığım “Bir Hemşirenin Anıları - Geçmiş Olsun”da hemşirelik dönemime ait bazı önemli anılarıma yer verdim.

Güzel bir kitap ortaya çıktı. Özellikle kendi meslektaşlarım tarafından çok da ilgi gördü.

Peki, Feride Bektaş’ın ilham kaynağı nedir?

Feride Bektaş: Çok okumama bağlıyorum. Okumak, güzel bir hastalıktır. Ben her gün kitap okumadan asla uyuyamam. Kitap okumadan uyuduğum zaman o gün bir şeyler eksik gibi hissediyorum ve kalkıp illaki kitabımı okuyup öyle yatıyorum. Değilse uyumam mümkün değil. Yazmaktan çok okumayı seven bir insanım. Tabi okuduklarınız artık fazlalaşınca ve dışarıya taşmaya başlayınca sizde yazma isteği oluşturuyor. Yazıyorum.

Şiir olayına gelince... İçimdeki ukdeleri dile getirdim. Onların bir araya getirdim. Biraz duygusallığımdan da yola çıkarak şiirlerim oluştu. Duygusallığın verdiği bir şeyler olsa gerek. Biraz da yaşanmışlıklardan da yola çıktım tabi.

Şiirlerimi de gerçekten büyük bir aşkla yazdım. Sosyal açıdan, lirik anlamda olsun, şiir benim için nefes alıp vermek gibi bir şeydi. Benim için şiir, hayatın demlenmesi, hayatın demini almasıdır. Düz yazıya dönünce şu aralar biraz şiire ara verdim.

Ufukta yeni kitap çalışmaları var mı?

Feride Bektaş: Şu an da ilkokul ve ortaokul düzeyindeki öğrencilere yönelik hikâyeler hazırlıyorum.

Özellikle doğu ve güneydoğuda yaşayan kızlar başta olmak üzere gençlere vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

Feride Bektaş: Ülkemizde ne yazık ki, doğu ve güneydoğuda dünyaya gelen özellikle kız çocuklarının okutulması ayıplanır. Geçmişte bu böyleydi. Hala da böyledir. Küçük yaşta yaşları büyütülerek evlendirilir. Ben de bundan payını alanlardanım. Eğer yüreklerinde okuma aşkı varsa, eğer gerçekten okumak istiyorlarsa, karamsarlığa kapılmasınlar. Mutlaka hayata dört elle sarılsınlar. Bu köhne düşüncelerin zincirlerini kırsınlar. Engelleri aşsınlar. Mutlaka okusunlar. Özellikle kız çocuklarının okumasını çok istiyorum.

Bu güzel röportaj için teşekkürler...

Feride Bektaş: Bana bu fırsatı verdiğiniz için asıl ben sizlere teşekkür ediyorum.

 

İletişim: mehmet_sahin1987@hotmail.com

mehmetsahincileroglu@hotmail.com

sahin33mehmet@gmail.com

mehmetsahincileroglu@gmail.com

GSM: 0(506) 935 73 17

Facebook/mehmetsahincileroglu

Twitter/msahincileroglu

 

( Güneydoğuda Zincirlerini Kıran Bir Kadın Yazar Feride Bektaş başlıklı yazı Şahincileroğlu tarafından 14.12.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.