Ne çok kip var
hayatımızda…
Yapmalıyım, gitsem, ne
yapmalı, bir gülebilseydim?
İnsanlar da kipler
gibi: Bir var bir yok, bir öyle bir böyle. Ya şahsımız?
Engin bir deryanın
öngördüğü ne varsa bizim dilediğimiz ya da bencilce isteklerimiz ve haricinde
olanlar, olması gereken ve olmayan. Her birimiz birer özne değil miyiz ki zaman
zaman satır aralarına gizlediğimiz kayıp dünyalarımız keza biz bile bilemezken kayıplarımızı
hatta ve hatta kaybolup kaybolduğumuzu bilmeden. Eşlik eden onca düşünce ve
duygu durumu. Sayısız devinim ve kazançlarımız diğer yanda kayıplarımız. Ve
seçeneklerimiz hem de her türlüsü. Ya da mecbur bırakıldıklarımız, asla seçme
şansımızın olmadığı. Kısaca kader denen kompartımanda süre gelen o uzun
yolculuk: Bazen yalnız bazen tıkış tıkış. Görünen tabloya da asla kanmayın
diğer yandan. Kimler kimler var iken bizimle yolculuk eden bir de sorun bakalım
usulca; memnun musun yol arkadaşından, diye.
Onlarca sanrı belki de
binlerce: Görmek istediğimiz gerçek suretler ve yanılgıya düştüğümüz o esir
görüntüler. Biz miyiz esir olan yoksa esaretimizde mi sonsuz düşünce ve mefhum.
Silkelenmek aslında tek
önem arz eden. Dökmeli solmuş ne kadar yaprak varsa ki yeşillensin içimizde
açmayı bekleyen tomurcuklar. Kimi zaman nasıl da yok etmek isterler değil yeni
açmış çiçekleri ve filizlenmiş dalları, kırık dökük ne varsa daha da parçalayıp
yıkma arzusu ile yanan.
Zaman kavramı öylesine
göreceli bir seyir izlemekte ki. Ve eylemin yapıldığını, yapılmakta olduğunu
veya yapılacağını haber veren haber kipleri ile yoğrulmuş bir hayat.
Görülen geçmiş zaman…
Sevdim.
Öğrenilen geçmiş zaman.
Gelmişim.
Şimdiki zaman.
Bilmiyorum.
Geniş zaman. Görürsün
sen.
Gelecek zaman. Anlayacaksın.
Anımız kuşatılmış
eylemlerle. Sayısız eylem, bilmediğimiz bir gidişat ve umutlar hatta
pişmanlıklar.
İstenilen ya da
tasarlanan ne ise hareketi dile getiren kipler. Ve açıkça bir zaman ifadesi de
taşımayan eylemler.
Zorunluluk ya da
gereksinim babında; gitmeliyim ve beklemeliyim.
Diler- şart kipi: Ah,
bir bilebilsem.
İstek kipi, ne varsa
içimizden geçen. Ve elimizde olmadan emrettiğimiz her ne ya da her kim ise.
Git.
Şahıslar, eylemler,
zaman ve ne varsa etki eden: Dolaylı ve dolaysız ne varsa. Bizi biz yapan ve
bizden alan.
Bir dakika, bir saat
derken bir gün daha geçmekte esaretindeyken tüm fiiliyatların. Ve yanık
kokusuyla ortalığı yangın yerine çeviren onca hatıra; iyi ya da kötü.
Kimde ki keramet ya
sesi duyulmayan o sessiz yakarışlara ne demeli. Kim bilir, belki de sesini
duyduğumuzu sandığımız o sessizlik. Varlığın ve mukadderatın bir uzantısı
aslında tüm yaşanan her ne kadar inkâr etsek de.