Günün sabahında, güneş doğmadan sen doğsan içime dediğimiz
anlarda, içimizi ısıtan demli bir çay gibi içimizi bakışları sevgisi ile ısıtan
sevdiğimiz, âşık olduğumuz yüreğimizi ona teslim ettiğimiz yanımızda olmayınca günün
sabahı da o sımsıcak demli çayında tadı da olmuyor.
Günümüze işkence dolu bakışlar hâkim olmuş gibi, kayıp
zamanın işkence dolu hapishanenin penceresinde kalmış gibi yüreğimiz yalnızlığa
mahkûm gibi yaşamaya başlıyor.
Ona söz geçirmek ne mümkün, gönül bu illa sevdiği yanında
olacak. Ona tatlı bir buse konduracak gülen sımsıcak gülüşleri ile ve kolları
ile sarılacak, sevgilinin yokluğunu anlatmak pek mümkün olmuyor. İlla sevdiği
yanında olacak ona eşlik edecek.
Can aşktan vaz geçmez binlerce kez onu görse de bir an
görmeyince yanında olmayınca edep öğrenmesi de masumluğu da bir anda yok
oluyor.
Aşk ki öylesine edepler öğretir ki mekteplerde okunup öğrenilmesine
imkân yok boşuna dememiş Mevlana gönül dostu, Allah’ın has kulu …Mevlana gönül
dostu yine ne güzel demiş ,gökyüzünde, yıldızlar arasında parlak ay nasıl
görünürse âşık da yüzlerce kişi arasında öyle görünür, o göründü mü herkesin
parlaklığı söner..
İşte aşk ve gönül, bir an yalnız kalınca basar çığlığı,
ağlamanın en dertlisini ile ağlar akar gözlerinde ırmaklar gibi gözyaşları.. Selam
ve dua ile
Mehmet Aluç