"Fitne" kelimesi sözlükte farklı anlamlar barındırdığı gibi Kur'an'da da çeşitli manalara tekamül etmektedir. Ben bu yazımda fitnenin; bozgunculuk, anarşi, bölücülük, karmaşa çıkarma gibi manalarına değineceğim.

Konuya girmeden önce, İslam alimlerinden Abdülgani Nablusi'nin fitne tarifini paylaşmak istiyorum: "Fitne, Müslümanlar arasında bölücülük yapmak, onları sıkıntıya, zarara, günaha sokmak, insanları isyana kışkırtmak demektir." Buyurmuştur, Abdülgani Nablusi.
Bu açıklamayı da dikkate alarak ilerleyecek olursak, hepimiz fark edeceğizdir ki içinde yaşadığımız bu yüzyılda da fitne başını alıp ilerlemektedir. Hatta geçmiş çağlara göre içinde yaşadığımız çağda fitne iyice alevlenmiştir. Bu durum da kıyametin yaklaştığına bir işarettir. Çünkü peygamberimiz, kıyamet yaklaştıkça fitneler artacaktır buyurmuşlardır.

Öyle düşünüyorum ki, güzellikle ve sevgiyle isteklerini başkalarına kabullendiremeyenler fitneye başvururlar. Günümüzde ki fitneler de çıkarlarını bazı kimselere empoze etmeye çalışan karanlık güçlerin şeytansı dürtüleri sonucunda çıkmaktadır. Yüce Allah, Bakara Suresi, 191.Ayette: "Fitne çıkarmak, adam öldürmekten daha kötüdür." Buyurmaktadır. Bir insanı öldürmenin bütün insanlığı öldürmek kadar ağır bir suç olduğunu hatırlarsak, fitne çıkarmanın ölçüsünü de siz düşünün!

Fitne, şeytanın kullandığı en büyük silahtır. Tıpkı atom bombası gibi etkisi geniş bir çevreye yayılır ve kalıcı hasarlar bırakır. Bir ülkede ki düşmanlarınızı sıradan silahlar ile öldürürseniz, ilerleyen zamanlarda o ülke taraftarları güç kazanıp sizden öc almak için karşınıza çıkar. Veya savaş sırasında siz de ağır hasarlar alırsınız. Ama o ülkeye fitne tohumları ekerseniz, siz koltuğunuzda oturup çayınızı yudumlarken o ülkenin halkı kendi kendiliğine sizin egemenliğiniz altına girer.

Günümüzde kendi ülkemiz de başta olmak üzere, bütün Müslüman ülkeleri Avrupa'nın ve bazı İslam düşmanlarının fitnesine maruz kalmaktadırlar. Üstelik bu fitneci toplumlar tıpkı Bakara Suresi, 11.Ayette bahsedildiği gibi: " Onlara; "Yeryüzünde fitne fesat çıkarmayın" dendiği zaman, " Biz ancak ıslah edicileriz" derler." demektedirler. Televizyon dizileri, internet programları, gazete-dergi ve kahramanlaştırdıkları liderleri kullanarak gerçekten de kendilerini ıslah ediciler olarak göstererek, cahil toplumları kolayca aldatıp, onları rahatlıkla egemenlikleri altına almaktadırlar. Fitnecilerin empoze ettiği kirli fikirleri benimseyen cahil toplumlara hakikat anlatıldığı zaman ise, fitnecilerin fikirlerinden asla taviz vermeyerek, kendilerine zulmedenleri kendi elleriyle beslemeye devam etmektedirler. Türkiye'nin %95'i bu tür insanlarla doludur. Zaten onlara, sizin görüşünüz yanlış gelin fitnecilerin tuzaklarından kurtulup, tekrar yükselme dönemimize geçelim dediğimiz de ise bizi geri kafacılıkla ve yobazlıkla suçlamaktadırlar. Koşar adımlarla ve büyük bir zevkle kendi bacaklarıyla uçuruma atlamak, akla ne kadar uygundur? Tabi, o gariplere uçurum çok güzel bir şekilde gösterilmektedir de haberleri yoktur!

Silahla ve zorbalıkla insanlara kendi fikirlerini empoze edemeyeceklerini anlayan zalimler, insanlara fikirsel yönden fitneleri empoze etme yolunu seçmişlerdir demiştim. Bu fitnelerden en büyüğü ve asıl kaynak olanı da insanlara Allah'ı unutturarak, onlara sadece dünyalık varlıklarmış fikrini empoze ederek buna uygun yaşamalarını sağlamaya çalışmalarıdır. Bu fitneyi başarıyla insanlara ulaştırdıkları zaman da, tıpkı günümüzde ki gibi amaçlarına ulaşmaktadırlar. Peki bu büyük fitneyi insanlara aşıladıktan sonra, bu büyük fitnenin etkisiyle ortaya çıkan diğer fitnelere ve bunların yol açtıkları zararlara kısaca değinmeye çalışalım.

1) Hayvansı duyguları ön plana çıkan insanlar, bu gereksinimlerini karşılamak için yeni yollara başvuracaklardır. Böylece, amaçlarına ulaşmalarına engel olacak bütün kuralları kabullenmek istemeyeceklerdir. Tıpkı günümüzde ki devletlerde olduğu gibi! Ve tıpkı cahiliye döneminde yaşayan putperestlerde olduğu gibi! Allah'ın uygun gördüğü şeriat onlara ağır gelecek, onun yerine kendi uydurdukları ve hayvansı yönlerine hitap eden çeşitli kanunlar oluşturacaklardır. Böylece dünyalık zevk ve arzularını tatmin edebilecekleri nefislerine dair özgür bir ortam elde edeceklerdir. Bu hareketleri yüzünden, tıpkı İblis gibi nefislerine kanarak, Allah'a ve onun şeriatına karşı gelecek ve şirke düşeceklerdir. Böylece ölüm sonrası yaşamda sonsuz bir cehennem ateşiyle baş başa kalacaklardır. Zaten beşer şaşar sözünün de ifade ettiği gibi kendi uydurdukları kanunlara itaat ettikleri için doğal olarak; işsizlik, hırsızlık, gasp, adaletsizlik, taciz, tecavüz gibi sorunlar yüzünden dünyada da mutlu olamayacaklardır. Sabah içki ve kadınlarla eğlenen bir insan, akşam bir gaspçı tarafından dayak yemeden evine ulaşamayacaktır. Resmen göz göre Allah'ı bırakıp da, onlara bu fitneyi aşılayan zalimlerin kanunlarıyla yönetilen insanların vay haline!

2) Bu fitnelerin etkisinde kalan insanlar, yeni fitnelerin doğmasına ortam hazırlamaktadırlar. Mesela, Allah'ın şeriatı dururken insanların uydurduğu kanunlarla yönetilen ülkelerde çok partili sistem diye bir saçmalık oluşturmuşlardır. Böylece başa geçen liderler ülkeyi yönetmekle değil, onun her yaptığına muhalefet olan diğer partilerle uğraşmaktadırlar. Tamam, çok parti olunca iktidarı daha iyi kontrol ederler ve böylece iktidar yolsuzluk yapamaz diye düşünebilirsiniz. Hatta normalde öyle olur ama günümüzde uygulanamıyor diyebilirsiniz. Ama bu sistemle oluşan bütün partiler iktidar olabilmek için zaten kendileri türlü türlü oyunlar düzenlemektedirler. Kendilerinden zaman bulup da sırf millet için iktidarı sorgulayan parti bulamazsınız. Bu durum bir kere bu sistemin kuruluşuna terstir. İktidarı sorgulayan partiler ise sadece kendi çıkarlarını korumak için iktidara yüklendiklerinden, iktidarın yaptığı iyi, kötü her şeye karşı gelmektedirler. İktidarın milletin yararına yaptığı her davranışı kötüymüş gibi göstermektedirler. İktidar olan her parti ise kanunları tekrar değiştirerek yine kendi çıkarlarını ön plana almaktadır. Zaten seçim aşamalarında yaşanan kavgaları, hakaretleri, bazen yaşanan suikastleri hiç saymıyorum bile. Sonuç olarak da her defasında olduğu gibi yine kaybeden oyları veren halk oluyor. Vay anam bu iktidar başa geçmeden önce bana iş sözü vermişti, vay anam benim emekli maaşıma zam yapacaktı eyvahları yıllardır sürüp gidiyor. Şimdi bu olumsuzluklara neden baş eğelim ki? Hepimiz bu durumdan kurtulmanın bir çaresini arayıp duruyoruz. Oysa hiçbirimiz dolapların üstünde tozlanmış Kur'an'ı açıp da bir değerlendirme yapmıyoruz. Kainatın hükümdarı olan Allah; siyasetimizde de, devletimizde de, aile ortamımızda da hükümdar olsa,  bizler de iman kalkanımız ile bu fitnelerin elinden kurtulsak daha güzel olmaz mı? Zekat ile aç insan kalmasa, idam ile suç oranları çok aşağıya inse, yolsuzluğa yol açacak iktidar ve hükümetler olmasa, kadın ticaretleri, alkol belası, tecavüzler artık olmasa, mutluluk ve merhamet duygusu tıpkı Osmanlı'da ki gibi tekrar ülkemize uğrasa ne olur? İşte bu saydıklarım ancak şeriat ile olur. Lütfen şeriat deyince aklınıza İran gelmesin. Ben bozulmamış, Allah'ın Kur'an'da belirttiği şeriatten söz ediyorum. 

Bu sapık fitnecilerin toplumumuza oturttukları yanlış bir görüş ise dinin siyasete karışmamasının gerektiği görüşüdür. Bu nasıl olabilir! Bunların tek amacı Müslümanları Kur'an'dan uzaklaştırmaktır. Zaten İngiliz devlet adamlarından olan, William Ewart Gladstone: "Bu Kur’an Müslümanların elinde bulunduğu müddetçe, biz onlara hakiki hâkim olamayız. Ne yapıp yapıp, bu Kur’an’ı sükût ettirip ortadan kaldırmalıyız. Yahut da Müslümanları ondan soğutmalıyız." Dememiş miydi? Eğer fitnecilerin dediği gibi din ilerlemeye engelse, Avrupalılar neden hala Papalığı kaldırmadılar? Bizim dinimize darbe vurmak için yine bizim kendi liderlerimizi kullanarak, içten içe Müslümanların birlik ve beraberliğine ortam hazırlayan halifeliği kaldırdılar ki, bu fitneleri daha kolay enjekte edebilsinler. Din, ilerlemeye engelse neden Osmanlı şeriat ile yönetildiği halde dünya hakimi oldu? HAYIR! İslam en büyük ilerlemeyi sağladığı için İslam düşmanları olan şeytanın yandaşları bu durumu engellemek için İslam'ı insanlara kötü göstererek, içimize fitne tohumları ekerek bu ilerlemenin önüne geçtiler. Şuan da fark ettiğiniz gibi, boynumuzda bir zincir bizi istedikleri gibi oynatmaktadırlar. Ey Müslümanlar! Artık uyanmamız lazım...

3) Yine bu fitnelerin sonucunda ahireti unutan insanlar, dünyalık zevk ve arzularının peşine takılacaklardır dedik. Bu zevk ve arzuların içine şehvet ve sınırsız eğlence de girmektedir. Bir hadis-i şerifte peygamberimiz: " Fuhuş yayılınca fitne çoğalır." Buyurmuşlardır. Nefsi arzularına hitap eden kanunlarla oluşturdukları devletlerde; genel evler açarak, kadınların cinselliğini kullanıp da onları reklam ürünü yaparak, gazete ve dergi kapaklarına çıplak kadın resimleri koyarak, televizyon dizilerinde çıplak kadınlar ve sevişme görüntüleri oynatarak, halkın dolaştığı sokaklarda kadınları yarı çıplak bir şekilde moda adını verdikleri fitne ile dolaşmaya teşvik ederek fitnenin iyice alevlenmesine destek olmaktadırlar. Bunun sonucunda da fitneci zalimler kandırdıkları insanların parasını ceplerine indirirken, toplumsal yaşamda; tecavüzler, tacizler, kadın cinayetleri, fuhuş operasyonları, erken yaşta hamile kalan kızların oranı fitne yayıldıkça artmaktadır. Bu gibi durumlar eskiden ülkemizde genellikle batı bölgelerinde yaşanırken şimdi doğu bölgelerine de fitne hızlıca yayılmıştır. Bu fitneyi de yayan en büyük unsur iletişim araçlarının yanı sıra, üniversitelerdir.
Diskolar, barlar, kumarhaneler, meyhaneler ve sınırsız eğlencenin olduğu şeytan yuvaları açarak, insanları düşünmekten uzaklaştırıp dünyanın sadece eğlence yeri olduğu fikrini cahillere aşılamaktadırlar. Bu tür ortamlarda Allah'ın yasakladığı içki, kumar, fal okları, şans oyunları, zina ve uygunsuz olan her şeyi insanlara musallat etmektedirler. Devletin kendi eliyle desteklediği faiz bankaları ise insanları haram lokma yemeye alıştırarak, insanlar arasındaki kardeşlik ve merhamet duygusunu sömürüp, insanları daha az emekle daha çok para kazanmaya yönlendirmektedir. Böylece insanlar, Allah'ın koyduğu Kur'an kanunlarını da ister istemez inkar ederek, şirke düşmekte ve dünyalık zevkler uğruna yaratıcılarını satmaktadırlar. Peygamberimiz: " Ümmetim için en korktuğum şey, kadın ve içki fitnesidir." Buyurmuşlardır. Oysa kendi ülkemizde bile bu kadın ve içki fitnesi alabildiğince yayılmış, insanların imanlarını parçalamaktadır. Oysa İslam, insanlara zulmeden bu uygunsuz davranışların hepsini yasaklamıştır. İçkiyi, kumarı, zinayı, falcılığı vb haram kılmış, kadınlara da örtünme emri vermiştir. Tabi bu fitnenin etkisiyle insanlar, Allah'ın şeriatını yalanlayıp, şeriatın gelmemesi için çeşitli bahaneler uydurarak kendi kanunlarına itaat ettikleri için bu fitnenin sonuçlarına maruz kalacaklardır. Dünyada mutlu olamayacaklar ve ahirette de yüzü üste ateşe atılacaklardır. Hala bu söylenenler size bir hikaye gibi mi geliyor?


4) ) İnsanların damarlarında dolaşan fitneler, bir çok İslam alimini de etkilemiş, böylece kendini alim sanan çoğu sakallı, bu fitnelerin etkisiyle insanları dinden soğutmuşlardır. Buhari'de geçen bir hadis-i şerifte peygamberimiz Hz.Muhammed (Sallallahu aleyhi ve sellem): "Ahir zamanda, alim ve ilim azalır, cahillik artar. Cahil ve sapık din adamları, yanlış fetva vererek fitne çıkarır, doğru yoldan saptırırlar." Buyurmuşlardır. Zaten İslam düşmanlarının fitnelerinin etkisinde kalan Müslümanlar, bu sapık din adamlarının yanlış fetvalarını da dinlediklerinde, İslam'dan iyice kopmakta ve şirke düşmektedirler. Veya İslam adına konuşan kendini dinci gösteren çoğu insan, haramlara ve fitnelere meyledince, toplum: "Eğer dinciler böyleyse, onların bizden ne farkı var ki?" Demekte ve İslam'ı o din başlığının altına sığınan insanların yaşadıkları gibi zannetmektedirler. Çok defa duydum: "Çarşaf giyip de açıklardan daha fazla işler karıştıran kadınlar var. Kapanmamak en iyisi." Diyenleri. Oysa İslam, kapanın ve böylece çeşitli işler karıştırın demiyor. O dediğiniz kapanan kadınlar sadece İslam'ı kullanmaktadırlar. Her müessesenin başlığı altına sığınanlar muhakkak olacaktır. O tip insanlara bakarak İslam'ın da öyle olduğu kanısına varamayız. 

Fitne, atom bombası gibidir demiştim. Eğer ki bir toplumun imandan örülü kalkanları yoksa, o toplum bilimsel alanda ne kadar gelişmiş olursa olsun, o topluma serpilen küçük bir fitne tanesi dahi hızlıca yayılacak ve ardından yeni fitnelerin üremesine neden olacaktır. Bu yazımda fitnelerin en çok yayılmış olanlarından bazılarına değindim. Oysa bu fitneler; okullarda, sokaklarda, iş yerlerinde, devlet kurumlarında, pazarlarda hatta aile içine bile yerleşmiştir. Enfal Suresi, 25.Ayette yüce Allah: " Fitneden sakının." Buyurmaktadır. Çağımızda fitnelerden sakınmanın en uygun yolu ise, imkan bulduğumuz bütün zamanlarda evlerimize kapanıp, bol bol ibadet edip, Allah'a sığınarak, ilim alanında toplumumuzu geliştirebilecek yollar aramaktır. Yoksa çarşı ve pazarlarda ağzı açık, elini kolunu sallayarak dolaşırsak veya kahve köşelerinde hareketsiz bir şekilde oturursak, fitnelerin bizlere de bulaşma olasılığı çok yüksektir. Peygamberimiz: "İlerde bir fitne olacak. O fitne içinde kişi mümin olarak sabahlayacak, kafir olarak akşamlayabilecek. Ancak Allah’ın ilimle kalbini dirilttiği kimseler hariç.” Buyurmuştur. Gerçekten ahir zaman insanları olarak zor bir sınava tabii tutuluyoruz ama bir yönden de ibadetler bizim için daha çok kolaylaştırıldığından ( Bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi gibi) cenneti kazanma olasılığımız daha fazla. Yeter ki şeytan ve yandaşlarının çıkardığı fitnelere karşı iman kalkanımızı açmayı bilelim.
Allah'a emanet olun...

( Şeytanın En Büyük Silahı Olan Fitne başlıklı yazı Ümit Zafer tarafından 24.01.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.