kaç vakit geçer bilmediğim
sonrasında ne adım kalacak
ne/de hoş seda
dilime perçinlediğim şiir süresi bitecek
vede unutulacak simam
el ayak çekeceğim mecbur
kapananacak
ışıklar karartılacak loşlukta
iki büklüm eğileceğim selam edeceğim vefaya
çok değil kısa zaman sonra
yeni oyularda yeni yüzler doğacak
bir sıkımlık bir bilet zamanlı
çırpınacak anlaşılsın diye
toy fidan canlı şiirler
dizeler kılıç yarası aldıkça seyirciden
kan damlatacak göziçlerine betimlemeler
titrek ürkek her hece
küfürü öğrenecek
pişerken ellerinizde
sahne tozunu yuttukça kıvıracak
şehvetli rakkasenin dudaklarında mısralar
sizler
en ön sıraları kapmış
sulanan ağzınızdaki hırslarla
hasat zamanı gongkunu çalacak elleriniz
süründüren oraklarınızla biçeceksiniz
çoğu açmamış gül kalemleri
siz biçtikçe çoğalacak çığırtkan harfleri
avaz avaz bitecek geceler gözler şiş/ yürekler kirli
hırs tutku saracak başa dert şiirleri
ne deliliktir bu ne çapkın bir dilber
kalemin kağıda sevdası
ne mecnunun
ne leylanın hasret türkülerine benzer
işlendi mi bir kere ibrişimlerle zerrelerine
akıl oynar göz görmez başka ne cenneti ne cehennemi
ballı şarap gibi heceler sarhoş eder
o yüzden ne bu sahne çöker
ne sahnedeki roller biter
yazıldıkça kelam yürek bağrındıkça
hep bir bilet
hep bir sıra
hep bu tutkulu kare camda
perde açacak ebediyen
tükenmez şiirler ...
yeşim demirelli