1
Sayı her zaman önemlidir de ben kafesin içindeyken daha
bir yaşamsal değer taşımaya başlar. Hepimiz için. Yani biz aşağıda çalışanlar
olarak. Bunu yalnızca benim dillendirmem…Neyse. Okulda öğretilen şekliyle
söylemem gerekse, “ rakam” demeliydim bu değerlere. İşte yine saniyeler
içinde değişmeye başlayacaklar. Yüz çeviremem ki, korkarım. Kaç kat aşağı
indiğimizi bilmeliydik. Duvara, hep
panele bakarım bu yüzden. Kafes az sonra hareketlenecek ve iki basamaklı
büyükçe bir sayıya ulaştığımızda – bu kez doğru kullandım – kapı açılacak ve
biz işe başlayacağız.
Elektrot çubuklarını sık sık uzunuyla
değiştiririm. Molaya kadar üç paket dolusu biter. Aziz Amca’ya, yapılan işleri
anlatmanın güçlüğü sayılmazsa mesaideki diğer arkadaşlarla konuşabileceğimiz
ilk fırsattır bu yemek arası. Bazen aramıza o da katılır. Bir keresinde gaz
maskemi çıkarmayı unutmuştum. Yorgunluk işte, daha ilk günlerimdi. O, kocaman
elleri uzanıp başımdan alıvermişti maskeyi.
Kapıyı göstermiş, yaptığını tekrarlayacak
olursan durma çek git buralardan , demişti. O gün karşılık vermedim. Sahi,
neden böyle yapmıştım. İskemleyi tuttuğum gibi başına geçirmek varken.
Bilmiyorum. Evet, biri kızdırırsa tam olarak böyle yapardım ben. Kazaya kadar…Bazı
şeyler bundan sonra eskisi gibi olamayacaktı.
Kontrol odasına girip şalteri
indirrmeseler işimiz bitikmiş çocuklar. Kaza günü daha yemek salonunun kapısındayken
böyle haykırmıştı Aziz Amca. Yanına koştu kimimiz.. Ortada bir yıkım ya da can
kaybı görmediğimiz için boş boş yüzüne bakmıştık.
Hepimiz aşağıdaydı. Bir olay olsa bunu
önce biz bilecekken teknik adamın haber vermesiyle öğreniyorduk. Tuhaf bulmuştum. Şalteri niçin indirdiler,
dedim Aziz Amca’ya.Yakında anlaşılır dedi. Sonra biraz düşündü. Tankta sızıntı
bulunmuş. Ama bunu söylerken sesi çatallanıyordu.