“Güzelliği ve malı için bir kadınla evlenen, ikisinden de mahrum kalır. Dini için, saliha olduğu için evlenene mal ve güzellik de nasip olur”/ Taberani

Yukarıda ki hadis-i şerifte de anlatılmak istendiği gibi; bir kimse evliliğe adım atacaksa, karşı cinsin dış güzelliği ve malı için değil, onun Allah yolundaki takvası ve ruhaniyetinde bulundurduğu güzellikleri dolayısıyla evliliğe adım atmalıdır. Çünkü unutmamak gerekir ki; en güzel varlıklardan biri de gül olduğu halde, sonbaharda hazanın soldurucu büyüsüne karşı koyamamaktadır. Dünyanın ekseni etrafında dönen hiçbir güzellik baki kalamayacağı için, insanoğlu sahte dünyanın sahte güzelliklerine aldanmamalıdır.


Allah, dünyada ki varlıklara geçici bir güzellik bahşetmiştir ki insanoğlu örnek alıp, hakiki güzelliğe ulaşabilmek için yola koyulsun. Mesela; çiçeklere renk ve koku yönünden güzellik vermiştir. Ama bütün çiçekler solmaya mahkûmdur. Veya hayvanlara çeşitli desenler, renkler, diğer varlıklardan farklı olan özellikler vermiştir. Ama bütün hayvanlar ölümü tadarlar. Gündüzün güzelliğini bile örtecek bir gece vardır. İşte kâinata geçici güzellikleri ihsan eden Allah, insana da bazı güzellikler vermiştir. Ama insanın sahip olduğu güzellikler diğer varlıklardan farklı olarak hem geçici hem de baki güzellikler olmak üzere ikiye ayrılır. Çünkü insan, diğer canlılardan farklı olarak hem maddi hem de manevi özelliklere sahiptir. İşte bu noktada yazımın asıl konusuna giriş yapmış oluyoruz. İnsan, hem maddi hem de manevi güzelliklere sahiptir dedik. Ama maalesef günümüzde insanlar manevi yönü hiçe sayıp, maddi güzelliğe önem veriyorlar. Oysa maddi güzelliğin geçici olduğunu, aldatıcı olduğunu idrak edemiyorlar.  Bu yazımda insanın gereğinden fazla önem verdiği maddi konulardan biri olan dış güzelliği ele alacağım. Allah, dünyada ki bütün varlıklara bazı özellikler vererek onlara geçici bir güzellik vermiştir demiştim. İşte insanoğlunun da diğer varlıklar gibi geçici güzelliğe sahip olmasını sağlayan özelliği bir deriye sahip olmasıdır. İnsanlar, karşı cinsinin dış görünüşünden (derisinden) etkilenerek, asıl olan güzelliği es geçmektedirler. Bir genç evleneceği zaman, karşıdaki kişinin manevi güzelliğine değil, dış görünüşüne öncelik veriyor.


Peki, geçici güzelliği bırakıp da hakiki güzelliğe daha fazla önemi nasıl verebiliriz? Öncelikle geçici güzelliğin gerçekten de sahte ve geçici olduğunu idrak etmeliyiz. Bu anlatmak istediğimi daha iyi açıklayabilmek için küçük bir örnek vereyim. Bir koyun dışarıdan ne kadar şirin görünür değil mi? Sanki o şirinlik koyunun derisinin bir aldatmacası değil de, koyunun her yönden kendisine has bir özelliğiymiş gibi algılarız. Ama koyunu kesip, derisini yüzdüğümüz zaman; iç organları, damarları, kemikleri, kanlı etleri ortaya çıkar. Düşünüp dururuz, ya bizim bu şirin koyun nereye gitti diye! Sonra anlarız ki meğer koyunu o kadar şirin gösteren derisiymiş. Yani o şirinlik koyunda baki kalacak bir şirinlik değilmiş. İşte bize emanet verilen bu bedenin de o şirin koyundan hiçbir farkı yoktur. Dünyada uyumu sağlamak için tasarlanmıştır ve yine sadece dünyada kalacaktır. Çok güzel olan bir kız, yüzünün çizilmesiyle bile güzelliğini yitirebiliyor. Veya yaşlanınca gençliğindeki güzellikten eser kalmıyor.   Biz insanlar sadece dünyalık varlıklar olmadığımız için, sadece dünyalık güzelliklere takılmamalıyız. Çünkü bizim hakiki güzelliğimizi yansıtan dış görünüşümüz değil, bizi biz yapan ebedi özümüz olan ruhumuzdur.


Biz insanlar maddi bir gözle baktığımız için fark edemiyoruz, aslında beden yönünden bakacak olursak bütün insanlar aynı güzelliğe sahiptir. Sadece derimiz bize bir sima kazandırıyor. Bütün insanların aynı simaya sahip olduğunu düşünsenize, insanları ayırt edemezdik. Simalarımız itibariyle farklı olsak da hepimizin sahip olduğu güzellik yukarıda bahsettiğim şirin koyundan farksızdır. Oysa ruhumuz, yani manevi bedenimiz bizim asıl kimliğimizi ve asıl güzelliğimizi barındırır. Bütün karakteristik özelliklerimizden tutun, düşünce yapımız, iman derecemiz yani bir bedenin geçici güzelliğinden daha çok bize lazım olan özelliklerimiz ruhumuzdadır. Tekrar konuyu bağlayacak olursak; eş adayı arayan bir insan, geçici deri güzelliğinden vazgeçip ruhun barındırdığı güzelliklere değer verse, sizce de daha karlı olmaz mı?


Aslında çok geniş alanlara çekilebilecek bir konu üzerinde bulunuyoruz. Ama ben kısaca bedenin geçiciliğini ve ruhun güzelliğine daha fazla değer vermemiz gerektiğini hatırlatmaya çalıştım. Toparlayacak olursak; insanlar birbirlerinin dış görünüşlerine aldanmamalıdırlar. Bedenimizin bir balçıktan ibaret olduğunu unutmamalıyız. Bir insanla toprak arasındaki fark, o insanın ruhudur. Ebedi bir güzellik ve mutluluk için geçici beden güzelliğine değil, manevi güzelliğe önem vermeliyiz.

( Deriye Aldanmak başlıklı yazı Ümit Zafer tarafından 25.05.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.