Aslı serin bahar gecesinde yatağına uzanmış geçirdiği günü düşünüyordu.. Sekreterliğini yaptığı şirketin ortaklaşa iş yaptığı firmaya gitmişdi o gün. Yönetim asistanı ile birlikde listeleri hazırlarken , kapısı açık olan yan odaya doğru gözü kaymışdı. Hoş bir muhabbet vardı içeride. “İçerideki kim” diye sordu . Bursa’dan gelen plasiyer Onur’du. Çıkışda tekrar gördü genç adamı gülümseyerek kolaylıklar dilemişdi.. İyi giyimli son derece kibar ve yakışıklıydı. İç geçirdi “Niye böyle etkileyeci bir erkek arkadaşım olmadı ki”..
Aynı saatte Onur da genç kızı düşünüyordu, O şirkete her hafta gittiği halde o zarif ve güzel kızı hiç görmemişdi o genç kız kimdi? Mutlaka yakından tanıması gerektiğini hissetti..

Ertesi hafta yine karşılaşdılar, bu kez tanışdırıldılar. Aslı kapıdan çıkmak üzereyken Onur gideceği yere kadar bırakmayı teklif etti.. Aslı’nın çalışdığı şirketin kapısına kadar bırakdı. Yol boyunca hoş sohbet etme imkanı buldular. Onur Bursa da büyük bir şirketin plasiyeriydi ve her hafta iş bağlantıları için Çanakkale’ye geliyordu.

Akşamüstü iş çıkışı Aslı masasını toplarken yabancı bir evrakla karşılaşdı. Biraz göz atınca Onur’a ait bir evrak oldğunu anladı. Hemen Onur’un telefonun bulabileceği o karşılaşdıkları firmayı aradı. Sonrasında Onur’u arayarak ona ait bir evrağın kendisinde olduğunu istediği zaman alabileceğini anlattı.
Onur’un gözleri parlıyordu Aslı’yı bir daha görme imkanı bulmuşdu. bu bulunmaz fırsatı iyi değerlendirmeliydi,
Hemen ertesi gün düşdü Çanakkale yoluna . öğlene doğru Aslı!nın şirketindeydi güya evrağı almaya gelmişdi ama içi içine sığmıyordu , eli ayağı titriyordu…
Az sonra Aslı’nın masasındaydı. Genç kız ise sabaha kadar uyuyamamışdı öğleni zor etmişdi. Onur’a hoş geldin diye elini uzattığında gözleri ışık saçıyordu farkında değildi. Aslı çay ikram etti, Onur ise öğle yemeğini birlikde yemeyi teklif etti.

Çok hoş bir lokantada yemek yiyorlardı sanki yıllardır birbirlerini tanırmışcasına samimiydiler. Şen şakrak muhabbet ediyorlardı. Onur açıkca aslıyı tekrar görmek istediğini söyledi, birbirlerine telefonlarını , meil adreslerini verdiler.

Aslı Onur’un yanından ayrıldığında ne yerde ne gökteydi uçarcasına bir haldeydi.
Onur ise kızdan farklı değildi. İlk kez böylesine coşku dolu olduğunu hissediyordu.
İkisininde dilinde aynı şarkının melodisi vardı “aşık oluyorum aşık”

Artık sık sık görüşen sevgiliydiler. Gün boyunca telefonda tatlı tatlı konuşuyor saatlerce msnde görüşüyorlardı. Onur Aslı’yla tanışdığından beri neşe doluydu “neşe perim” diye mesajlar atıyordu. Aslı ise hayatında ilk defa bu kadar mutlu olduğunu hissederek “mutluluk perim” diyordu Onur’a..
Aylarca peri hikayesinin kahramanıydılar, Onur sık sık Bursa’dan Çanakkale’ye geliyordu sevdiği kızı görmeye. Çok iyi anlaşıyordular, son derece mutluydu iki tutkun yürek..

Birlikde olmaya başlayalı üç ay olmuşdu fakat son günlerde Onur aslıya daha az vakit ayırıyordu. Aslı telefonlarına, meillerine yanıt alamıyordu. Gün geçtikçe yüzündeki gülücükler solmaya başladı.
Neler oluyordu, Onur’un işleri yoğundu ama hiç mi vakit bulamıyordu.
Cevabını sevdiğine açıkca sormalıydı. Telefonda olmazdı Onur telefonda konuşmaya bile vakit bulamıyordu. En iyisi meil atmakdı.
“Onur’um , mutluluk perim allah aşkına söylermisin neden benden son günlerde bu kadar uzaklaşdın anlayamıyorum. Bugün bunun cevabını ver bana yoksa çıldıracağım. Eğer hayatında başka biri varsa açıkca söyle”

Onur’un cevap olarak yazdığı meil ancak ertesi sabah geldi.
“Aşkların en güzeli, neşe perim senle ilgili bir şey yok inan buna. Terfi ettim ve işler çok yoğun.
Koca koca duvarlar ardında
Koca koca masalarda
Koca koca adamlarla
Koca koca paraların hesabını yapıyoruz fakat aklım hep sende . Perime vakit ayıramadığım için bende çok üzgünüm. Yapabilecek bir şeyim yok.
Sanırım uzun süre şehrine gelemeyeceğim. Eskisi gibi görüşebileceğimizi sanmıyorum

Seni çok seviyorum ve bil ki nefes aldığım sürece hep seni seveceğim”

Aslı yıkılmışdı… sanki dünya başına yıkılmışcasına üzüntülüydü. Meilde yazılanlara inanmıyordu. Onur’u iyi tanımışdı; iki eli kanda olsa arayan adam iş sebebiyle kanara koymazdı onu. Ya benden sıkıldı ya da başka biri var diye düşündü. Öylesine gururluydu ki Onur onu aramadıkça asla aramayacakdı….

Aradan sekiz ay geçti hala Onur’dan ses seda yokdu. Aslı hala delice seviyordu ve bir o kadar da kızgındı. Şehire hiç gelmediğini de öğrenmişdi. Neredeydi onca vakit ne yapıyordu merakdan çılgına dönse de gururundan arayıp soramıyordu.
Aslı kendi kendine Onur’u unutacağına söz verdi.

Ayaz kış gecelerden birinde Aslı internette geziniyor, msnde arkadaşlarıyla sohbet ediyordu. birden gözlerine inanamadı onur msni açtı. Hayal mi görüyorum derken. “Merhaba” diye ileti geldi onurdan
“Merhaba” diye cevap verebildi sadece. Olduğu yerde kalakalmışdı. Tam o sıra fırtınadan dolayı elektrikler kesildi. Haliyle net bağlantısıda kopmuşdu.

Ertesi sabah aslı işyerine geldiğinde hemen bilgisayarını açtı ardından meil kutusunda posta olduğunu farketti. Meilin sahibi Onur’du.

“Aylardır hayaline sarıldığım neşe perim. Tahminimce kızgınlığından dolayı akşam neti kapattın. Haklısın bir şey diyemem fakat anlatacaklarımı önce bir dinle.
Biliyorsun babam karaciğerinden rahatsızdı, gün geçtikçe acıları arttı. Tek çare benim babama karaciğerimden bir parça vermemdi. Verdim .. bu operesayon ancak istanbul’da yapılabiliyor. Ameliyat gerçekleşdi babama ciğerimi verdim fakat ardından çeşitli komplikasyonlar meydana geldi. Hala yaralarım iyileşmedi. Zayıfladım , eski gücümü kaybettim. Zamanla toparlanmayı umuyorum.
Şimdi diyeceksin ki : o zaman niye söylemedin
Senden saklamak zorundaydım sevgilim, bu meşakatli ve uzun yola seni nasıl sürükleyebilirdim. Sana tutkundum ve önümde zorlu günler vardı. Vefalı yüreğini iyi biliyordum benimle beraber her acıyı da çekeceği . Sana kıyamazdım neşe perim ne olacağım belirsizdi. Belirsizlik içinde üzülmene dayanamazdım.
Bil ki seni hala delice seviyorum . bir an dahi aklımdan çıkmadın.”

Aslı ağlıyordu.. demek gerçek buydu. Sevdiği adam acılarına ortak etmemek için uzak kalmışdı. Aradan birkaç saat geçti Onur msni açtı, yazışırken webcamı açtılar.
İki sevgili net vasıtasıyla aylar sonra birbirlerini görüyorlardı.
Aslı gördüklerine inanamıyordu Onur son derece zayıflamış, saçları dökülmüş , bitap haldeydi. İkisi de konuşamadılar . Dakikalarca birbirlerini seyrettiler. Şimdi sadece gözler konuşuyordu…

( devam edecek )

Nazlı TOLUN




( Onurlu Periler / 1 başlıklı yazı NazlıKaragöz tarafından 27.08.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.