İlan-ı Aşk...




Unutulmuşluğun s/üzülen endamında yenik düşmüşlüğüm kadar da gözden düşmüş çürük düşlerin duası mıydı kabul olacak olan?

Ve edimlerimde saklı hayaller matbaası aslında rücu eden sözcüklerden örülü bir yol halısı bir yol haritası.

Mahzun gülüşümdü mademki kundaklanan bense kundağında ağlayan bir bebeğin de rüştünü ispatlayacağına dair verdiğim garanti ile bastım mührü.

Mühür gözlerinde sevdanın karadan kara iken gecenin al yazması ve ak alnıma konan o masum sihirli buse sandım ki Zühre’siydim yalnızlığın yol aldığım semanın dip acısında saklı beyazdan bir bulut oysaki saçıma yağan kardı g/özlemlediğim.

Öncemi unutup da sonrama kaykıldığım…

İçliğimde saklı hicri hiçliğiminse kolluk kuvveti varsa yoksa bir var oluş telaşı.

Ve de içimdeki solgun silik ukdeler:

O meddücezrin ansızın da infilak ettiği ve yüreğimde saklı yıkılmayan kaleler ve surlarına şehrin, serdiğim sırlarım ve serlerim sanırım bir serap görmüştüm kara melek çalmışken kapımı kanatlanıp da uçan buğrasıydım sevdanın ötenazi yaptığım özlemin de gizli saklı öznesi yoksa aşk mıydı ruhuma derin bir çizik atan yoksa aşk mıydı özlemin volta attığı o dik yokuşları Üsküdar’ın…

İnleyen namelerin ise üstüne bir çentik attığım sanırım yabancısıydım ben karanlık duyguların:

Ne bir karartı içimden sökün eden.

Ne de bir kımıltı aşkın himayesinde belli belirsiz meşk eyleyen.

Haznesi geniş.

Hazinesi vakur.

Hazzı kadar da yokluğa haiz olan var olmanın bilinci ve kayıtlara geçen iç sesim, nemli göğün müdavimi nam salmış hüzünlü gözlerimde dolanan gölgeler ayağıma da dolanan çelmeler…

Bakara suresi yüreğin hicreti.

Muğlak sözcükler belki de meali ölüm olan son yolculuğun değişmişken rotası.

Bense münzevi bir sessizliği kuşanıp da…

Beylik cümlelerden feragat edip de yuhalanırken iç sesim.

Hem, hem, karakaşına kara gözüne âşık olmamışken uzaklardaki sevgilin ve işte hamarat olmayan elimden gelmez iken bir iş ve de dikiş tutturamadığım yol haritamda sağım soluma konuşlu binlerce kitabın tefrikası ve nefesi bilginin aşk nasıl ki şah damarımdan da yakın ve şahikası olduğum kadar sevginin şan şöhret sahibi değil olmak aklımdan dahi geçmezken uzakların çağrısı ve hüznün getirisi…

Solumdaki atlas yorgan.

Sağımdaki yastık başımı her koyduğumda huzura binaen vicdanımla özdeş bir iklimde sektiğim kadar kâh kaldırım serçesi kâh semanın Zühre’si kayıtsız şartsız teslim olduğum kaderim ve de ulaşmak iken hidayete içimdeki en derin en coşkulu duygu ve huzurun tahayyülü sırça köşkümde tek kişilik yürek hanemde varsın olsun tek kozum yaşadığım kadar yaşatacakken de sevgiyi terk etmediğim kozamda.

Bir ilan-ı aşk iken şiir…

Büyüklerimden tembihli.

İade edeceğim bir ürün bir mal değilken hem de yüreğin mührü ve coşkuma yenik düştüğüm kadar derinliklerde gezindiğim rüştünü varsın olsun ispatlamamış olsun yüreğin ç/ağrısı hem dününe yenik hem yarınlara emanet hem de andaki mevcudiyetim ile kordan kalbimse közden bir düşü de armağan ederken Tanrı özümle sözümle birlik olmaya delalet elbet tek sığınağım iken terk edemediğim bu imkânsız sevgi.

Hayatımın baharında kendimi ve çocukluğumu çoktan unuttuğum.

Hayatımın ikinci ve nice baharında bir kış bellerken yüreğimdeki yalnızlığı ve hasreti ve işte çelimsiz kalemimle şerh düştüğüm önce kaybettiğim gölgem sonra yarı yolda bırakılmışlığımla terk edilmişliğim yarama yamalı bir mintanı da geçirirken üstüme en çok da eteklerimden dökülen taşlar ve taçlandığım kadar hüzünle ve yalnızlıkla…

 


( İlan-ı Aşk... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 2/22/2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.