Her düş her hayal birer sağaltım:
Sancağı kayıp bir minvalde seken
hücrelerim ve bir hücre hapsinden firar eden duyulmaz iniltilerim.
Göğün kırık tamburu ve elimde
avucumda dev/asa bir sol anahtarı muteber bir sessizliği sırtıma geçirdiğim
kadar ismimle müsemma bir ömrün peşinde bilfiil adıma ihanet ettiğim metruk bir
hece bir fısıltı aşk iken kayda değer tek öğe.
İbrazı günün isyanı sürgit mahşeri
sessizliğinde ruhun dilemması varsıl bir mezar taşı adeta kalemin teninde seken
sözcüklerim kalemin izinde kayıt açtığım bir döngü bir rahmet bir de rehavet
yüklü tekil hanemden göğe kucak açan bir melek misali kırık kanatlarımın rüzgârında
sönen feri yalnızlığımın.
Musalla taşı adımı çağırırken.
Bense umutla özlemle Rabbimden
isterken.
Muteber bir ölümlüyüm belki de
ölümüne sevdiğim.
Müstesna bir kale içinde saklandığım
korunaklı dünyamdan kaçışım kayboluşum firarım firakım ve idam sehpam.
Kamaşan gözlerim.
Kanayan dizelerim.
Verdiğim kayıplar adeta ayırdına
varmakla iştigal her gidenin ardından nal topladığım kimi insan nalına mıhına
toz kondurmadığı kadar varlığına ve işte kök hücrem kökünden sökülen közünden
ördüğüm bir yelek gibi koru sırtıma geçirdiğim körü körüne yaşamamak adına
benimki o kör noktadan seken kurşuni bir acı ile kasvetin otağı kurduğu göğün sarmalında
uçuşan saçlarıma konduğu kadar imgeler korumakla mükellef en değerli varlığımı:
elbet annem…
Her ses.
Her söz.
İçtimada bir ateş.
Her yemin.
Bozdukları kadar bozuntuya vermeyen
insanların hazin hatırası ve yalan dünyalarının aslında bir martavala dönüştüğü
elbet kayıt altında Allah katında.
Doğrudan taviz vermediğim kadar.
Doğrudan yana sığınağım sarnıcım
İlahi Aşkın kucağında.
Bir meşale iken yanan içimde.
O hengâmenin ertesinde.
Hörgücümden sızan bir düş gibi ruhum
gibi artık olmadığım kadar inzivada itibar görmektense ihtimam ettiğim yegâne
varlık…
Anne dualarından başka koruyucum yok
iken Allah katında kutsanası bir hüzünle iştigal beklemeye aldığım kadar
yalnızlığımı…
Münferit bir renktir içimde saklı
olan: közünde yalnızlığın tek kozum kozam.
Sessizlikse rimeli akan bir şarkı
gibi inzivada geçe ömrün ukdesi deminde şiirin hicreti gecenin hicvettiğim bir
hayal gibi uzağımda kalan mutluluk uzvunda bedenin kalemin sihirli d/okunuşu
iki el mademki bir baş için ve işte baş veren bir umudun tahayyülünde saklı
yarın ve mutluluk.
Göğün fermanıdır adeta kayan
yıldızlar.
Yerkürenin ihbarı üşüdüğüm kadar
üşenmeden sevdiğim.
Uyaksız bir şiir.
Uleması göğün yerdeki karartı.
Yârim Rabbim ve mekânım ve meramım.
Tünediğim mevsimin ihbarı bir gün
ışığı misali içime doğdu mu yarınların muradı bir dilek ağacına büründüğü
ruhumdaki çaputların isyanı Rabbe dönük yüzüm içimde saklı solgun mevsim
kalemin diktesi acının dilemması türeyen sessizlik tünediğim dalın köküne
uzanan yolda açan bir çiçek gibi.
Bir mim ise saklı tutulası.
Bir mihenk taşı iken aşkın skalası.
Adı aşk adı umut adı iman gücünde
saklı sonsuzluğun ricası.
Eş düştüğüm.
İz düştüğüm.
Bilediğim ruhum bilemediğim
yarınların dünde saklı mıydı yoksa vedası?
Bir hışımla üstüme yürüyen iblis.
Şerrinden Rabbime sığındığım tüm
canlılar.
Can vermeden el verdiğim.
El vermeden kimse sırtını dönen.
El misali yakınlarım.
El nasıl ki elin üstünde yâdım ve
dünün ve mizacım ve duyulası yankılarım.
Yandığım kadar bu acı ile.
Yakardığım Rabbimin nezdinde.
Solan bir ışık uçuşan tül belki de
bir kül tablası sönmüş izmaritlerin ferine dokunan ay ışığı gibi aslında
gaipten gelen huzur gibi peşine düştüğüm yarınların semadaki raksı görünen
sadece bana göründüğünden de farklı iken yaşadığım her vaka.
Bir diyetse ödenen.
Diyezi dünün günü ile övünen.
Bir övünçten öte bir yakarış.
Yaşamaktan çok öte çekilesi acıların
yaşında yasında bir yasa mahiyetinde yaşamın sunumundaki o marka.
Her renk kendine özgü ve her insan.
Günse ölgün yüzü ile geceye rest
çeken.
Tuttuğum çetele.
Ardıç kuşlarından arakladığım bir
kanat gibi tüy diken bu ömre.
Tünek kırık.
Dal kırık.
Yürek kırık.
Çıtası kırık iken sevginin.
İmha edilesi bir hüzünse mevsimin
meali.
Rabbime dönük yüzüm ve telaşım.
Yâdım ve yarınlarım.
Acının da uleması her şiir bir
kımıltı ve her öykü bir reverans referansı hayatın recim edildiği kadar da
varlığın kıyama durduğu her beş vakitten de öte aralıksız andığım zikrettiğim
Rabbin izinde yağan sulusepken misali yağmalanmış benliğimin kat izi ve acının
kat sayısı nasıl ki sonsuzluğun tekelinde…