Ağlasam Mı Gülsem Mi Bilemedim Bunlar Hep Bu Muhteşem  Yüzyıl Yüzünden
AĞLASAM MI GÜLSEM Mİ BİLEMEDİM BUNLAR HEP BU MUHTEŞEM YÜZYIL YÜZÜNDEN
Efendim, ne kadar fıkralarla, esprilerle hatta bazen meddahlık yaparak anlatsam da fiilen öğretmenlik yaptığım yıllarda öğrencilerin en sevmedikleri dersler içinde ikinci sırayı hep Tarih Dersi alırdı. ( Birincisi milletçe özürlü olduğumuz Matematikti.) Ta ki televizyonlarımızda ‘’Muhteşem Yüzyıl’’ adlı dizi yayınlanmaya başlayıncaya kadar da bu böyle devam etti.
Muhteşem Yüzyıl dizisi ile birlikte bizim millette tarihe merak da başladı ve Kanuni Sultan Süleyman’ın haremden hiç çıkmadan(!) nasıl kendisini tüm dünyaya ‘’ Muhteşem Süleyman’’ olarak kabul ettirdiğini öğrenmiş olduk. Yani efendim, işin sırrı meğer haremden hiç çıkmamak, önüne gelen cariyeyle birdir bir oynarken aynı zamanda Hürrem Sultana son derece sadık kalabilmekmiş. Bunu öğrendik.
Sonra ‘’Diriliş Ertuğrul ‘’ ile dirildik, Kuruluş Osman'la yay gibi kurulduk , ‘’Uyanış Selçuklu’’ ile uyandık, balıkçı takaları ile Akdeniz’in tek hakimi olduk.
Sabahleyin Rey’den ( İran ) at sırtında koşarak Ukrayna sınırındaki kaleye ulaşıp altı alple kaleyi fethettikten sonra öğlen namazında Şelemzar kalesine gelip oradaki karışıklığa son verdik. İkindi namazına ise 1250 Km daha at koşturup Bilecik yakınlarındaki Kınık obasına gelip Turna Hatun’la gerdeğe girdik... ( Pardon gaza geldim. Turna Hatun’la gerdeğe giren ben değilim. Aslında o sıralarda en fazla altı yaşında olması gereken ama otuz yaşında gösteren, geleceğin sultanı Melik Sencer’di. )
Payitaht Abdülhamit ise tarihi bilgilerimizi doruk noktasına ulaştırdı. O dizi sayesinde Sultan II. Abdülhamit’in İngiliz elçisine tokat attığını (!) öğrendik. Yine Sultan II. Abdülhamit’in telefon denen ve bize dışarıdan gelen alet sayesinde tüm yabancı elçiliklerdeki gizli konuşmaları ve Osmanlı aleyhine düzenledikleri planları öğrendik (!)
Tarihe merak arttıkça arttı ve başımıza ne geldiyse işte bu meraktan geldi.
Tarihe merak arttıkça millet uyandı. Uyandı derken yanlış anlaşılmasın. Millet, tarih satmanın çok karlı bir iş olduğu konusunda uyandı ve parası olanlar dizilere devam ederken züğürt olanlar başladılar klavye başında uydurmaya. Hani kafalarından uydursalar neyse de yahu kıçlarından uyduruyorlar.
Evet.. Kıçlarından uyduruyorlar ve maalesef alıcıları da bir hayli fazla.
İşte şimdi sizlere onlardan biri.
Kemerlerinizi bağlayın ki okurken oturduğunuz koltuk, kanepe veya sandalyeden düşmeyin güleyim derken.
Efendim, bilindiği gibi Mustafa Kemal Amasya’da ‘’ Milletin İstiklalini yine Milletin azim ve kararı kurtaracaktır.’’ Kararını alınca İngilizler ‘’ Hooop! Ne oluyor lan? Biz bu adama Milleti kurtarsın diye mi Samsun’a gidiş vizesi verdik? Bunu hemen geri çağırın ve tutuklayın.’’ Diye Padişaha ve Osmanlı hükumetine baskı yaptılar. Osmanlı hükumeti de Erzurum’a Mustafa Kemal’e verilen tüm yetkilerin kaldırıldığını ve tutuklanarak geri gönderilmesini emretti.
Bundan sonrasını gelin usta bir tarihçiden(!) dinleyelim:
‘’ Erzurum Valisi Münir Bey kendisine gelen bu telgraf üzerine Sadaret Makamına bir telgraf çekti. Telgrafında ‘’ Emriniz müşarünileyhe ( adı geçene... Yani Mustafa Kemal’e iletildi ancak müşarünileyh HENÜZ İDAM EDİLMEYE HAZIR OLMADIĞINI Bildirdiğinden maalesef emrinizi yerine getiremeyeceğiz.’’
Vallahi de billahi de yanlış okumuyorsunuz. Vatandaş aynen böyle yazmış. Yani Padişahın emri Erzurum Valisine ulaşmış. Erzurum Valisi, Mustafa Kemal’e ‘’ Valla emir geldi. Sizi birazcık idam edeceğiz.’’😂😂😂 Demiş. Mustafa Kemal de ‘’ Ya kusura bakmayın. Şu an için idam edilmeye hazır değilim. Bir müsait zamanda olurum inşallah.’’ Demiş. 😂😂😂 Vali de ‘’ Ayıpsın.. Ne zaman müsait olursan o zaman idam ederiz.’’🤪🤣😂 Cevabını verdikten sonra saraya da ‘’ Valla Paşa şu an için idam olmaya müsait değil. Müsait olduğunda yaparız bir şeyler’’ Diye cevap yazmış.
Evet bunları yazmış... Hem de tarihi gerçekler olarak yazmış. ama Saray’ın ne cevap verdiğini yazmamış.
Yani insan ister istemez merak ediyor. Mustafa Kemal idam edilmediğine göre saray ‘’ Tamam Madem. Dikkatle takip edin. Ne zaman ‘’ Tamam ben idam edilmeye hazırım. ‘’ Derse o zaman idam edin.’’ Mi dedi?🤣😂🤣 Yoksa ‘’ Madem Mustafa Kemal Paşa idam edilmeye hazır değil o halde idam edilmeye hazır bir paşayı Mustafa Kemal Paşa’ya vekaleten idam edip cesedini tarafımıza gönderin’’ Mi dedi? 🤣😂🤣 Veyahut ‘’ Ay kıyamaam. Madem idam edilmeye hazır değil o halde vazgeçtim idam etmekten.’’ Mi dedi?😂😂😂 İşte o konuda bir bilgi vermemiş tarihçi(!) kardeş.
Peki bu hikaye bu kadar mı?
Değil elbette.
Devamında aynı tarihçi(!) kardeş biz Osmanlıcılara (!) güzel bir ders veriyor (!)
‘’ Nasıl bir ders ?’’ Dediğinizi duyar gibiyim. Hemen anlatayım:
Anlatmasına anlatayım da alakayı siz kurun Allah aşkına. Ben 69 Yaşındayım. Kafam basmıyor bu tür mantıksal çıkarımlara...
Evet... Erzurum Valisi Münir Bey’in Sadrazam’a gönderdiği ‘’Emriniz müşarünileyhe ( adı geçene... Yani Mustafa Kemal’e ) iletildi ancak müşarünileyh HENÜZ İDAM EDİLMEYE HAZIR OLMADIĞINI Beyan ettiğinden, maalesef emrinizi yerine getiremeyeceğiz.’’ Yazılı telgraftan Mustafa Kemal’in Anadolu’ya vatanı değil, devleti kurtarmak için gönderildiği sonucunu çıkarmalıymışız. Biz zavallı Osmanlıcılar bunu anlayamayacak kadar beyinsizmişiz.
Hâlâ sandalyeden düşmediyseniz, henüz beyniniz yanmadıysa ve yazıyı dikkatlice okuduysanız ‘’ Hocam ! Devleti kurtarmak ile vatanı kurtarmak arasında ne fark var?’’ Diye sorabilirsiniz.
Onu da anlatmış hazret.
Efendim, hani Padişah Vahdettin Mustafa Kemal’e ‘’ Paşa Paşa Devleti Kurtarabilirsin.’’ Demişti ya ( Tabii ki bu cümleyi hiç kullanmammış bizim tarihçi kardeş ) hah.. İşte orda geçen ‘’ ‘’Devlet’’ kelimesi ‘’ Vatan ‘’ anlamına gelmiyormuş. Ya ne anlama geliyormuş peki?
Yok yahu Devlet Bahçeli değil. Yani o kadar da değil hani...😂😂😂😂
O ‘’ Devlet ‘’ saltanat anlamına geliyormuş.
Neyse efendim. Devlet ve vatan aynı şey mi değil mi tartışması değil konumuz. Asıl konu ‘’ Paşa İdam edilmeye hazır değil.’’ yazılı bir telgrafın bize, Mustafa Kemal’in Samsun’a vatanı kurtarmak için gönderilmediğinin ispatı olarak sunulması.
Şimdi anladınız sanırım niçin ‘’ Ağlasam mı gülsem mi?---Bunlar hep bu Muhteşem Yüzyıl yüzünden.’’ Diye başlık attığımı?
Her şey o dizi ile başladı. Sonrasında millet saçmalamakta sınır tanımamak için birbiriyle yarışır oldu. İşin en acı tarafı ise bu saçmalıkların alıcısının bol olmasıdır.
Bu dizilerden önce ne güzel millet tarihi sevmiyordu. Seven bir avuç da kütüphane kütüphane dolaşıp araştırma yapıyordu. Bu diziler tarihe ilgi ve merakı artırdı lakin o gün bugündür pirincin içinden taş ayıklamaktan şöyle nefis bir pilav yiyemez olduk.
Not: İnşallah birileri çıkıp da ‘’ Yahu hocam nefis bir pilav yiyemediğini anlatmak için bunca uzun yazı yazman gerekir miydi? Alt tarafı bir tabak pilav yahu. ‘’ Demez.
( Ağlasam Mı Gülsem Mi Bilemedim Bunlar Hep Bu Muhteşem Yüzyıl Yüzünden başlıklı yazı Sami Biber tarafından 27.07.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.