Ruhumun göklere yükseldiği gün bu sela,
Benim için mi?Okunuyor minarelerden.
İçimde bir ürperti,sanki ölümün eli,
Bir el ki soğuk,uzanmış siyah gecelerden.

Bu cami avlusunda bir yanda eşim dostum,
Bir köşede toplanmış en nadide çiçekler,
Hissettim ki gelmemiş nerde, kahve bakışlım?
Yığılıp yere düşmüş,haber verdi melekler.

Neden sessiz konuşur?Toplanmış bu insanlar.
Neden yüzlerde hüzün?Ne bu gözlerdeki nem?
Elbet göçüp gidecek, her canlı gibi beşer,
Ama olsun kabrimde, ufacık bir pencerem.

Bakıyorum, arkamdan ağlayan dost gözlere,
Yanarken hasretinden bir çöl gibi şu kalbim.
Hiç dönüşü olmayan sefere çıkacağım,
ER KİŞİ NİYETİNE cümlesini beklerim.

Geçsin! Son kez tabutum,yine o sokaklardan,
Ki oradan seninle, kaç kez geçtik elele.
Dokunsun bir kez daha, akasya erguvanlar,
Buz kesmiş cenazeme,en güzel çiçiklerle.

Ayrılmak kolay değil, kopup hatıralardan.
Bin hatıra saklıydı efsunlu bakışında,
Bir köşede, sessizce dursa bile tabutum,
Sanmayın bu aşk bitti bu musalla taşında





( Musalla Taşında başlıklı yazı İbrahim NEJAT tarafından 24.04.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.