6 Şubat 2023’de ülkemizin on ilinde etkili olan deprem sonrasında dünyanın pek çok ülkesinden yardımlar yağdı adeta. Gerek nakdi yardımları gerekse arama- kurtarma faaliyetlerindeki yardımları sebebiyle her bir ülkeye ayrı ayrı teşekkür ediyoruz. İnsan olmanın gereğini yerine getirenlere şükranlarımızı arz ediyoruz.
Aynı şekilde ülkemiz içinde faaliyet gösteren tüm resmi ya da gayrıresmi kurum ve kuruluşa da yaraları birlikte sarmak ve enkazlardan bir tek canı daha sağ salim çıkartabilmek için verdikleri canla başla mücadele için teşekkür ediyoruz.
Evet , çok acı bir olay olan deprem felaketi - arada çatlak sesler çıksa da – bu milleti kenetledi. Tüm Türkiye tek yürek oldu.
Buraya kadar yazdıklarım tabii ki güzel şeyler. Türkiye’mizin geleceği için umut vesilesi her birimiz için. Ama bundan sonrasında çok dikkatli olmamız lazım. Çünkü iç ve dış güçler hiç bir şekilde boş durmuyorlar. Sü uyuyor düşman uyumuyor.
Mesela içimizdeki bazı gafiller ‘’ Diyanetin deprem bölgesinde ne işi var?’’ Derken deprem bölgesinde cirit atan Hıristiyan misyonerler için tek kelam etmiyorlar. ‘’ Bu misyonerlerin deprem bölgesinde ne işi var?’’ Demiyorlar.
Şimdi bazı arkadaşlar ‘’ Hocam ! Deprem bölgesinde misyonerlik faaliyetleri mi var? Hem de böyle acıların yaşandığı günlerde?’’ Diye sorabilir.
Evet var. Maalesef Hıristiyan misyonerler boş durmuyorlar. Ellerinde daha doğrusu yardım diye getirdikleri eşyaların poşetleri üzerinde kartlar var. Kartların üzerinde ‘’ İsa Sizi Seviyor. Bu süreçte onun yardımı için dua edin.’’ Yazıyor.
Yahu bu bizim imanımızın şartlarından biri zaten. Ama bizi sadece İsa değil Hz. Adem’den Hz. Muhammed (S.A.S) dahil gelmiş geçmiş bütün peygamberler seviyor. Biz de Müslümanlar olarak tüm peygamberleri seviyor ve hepsine inanıyor iman ediyoruz. Yani Hz. İsa’nın bizi sevdiğini bildiğimiz gibi biz de onu seviyoruz.
Ama biz eğer akıllı ve gerçek manada dinini bilen Müslümanlar isek şunu da biliyoruz: Yardım sadece ve sadece Allah’tandır.
Evet... Yardım sadece ve sadece Allah’tandır. Öyle ki Yüce Rabbimizin ‘’ Habibim ‘’ dediği Muhammed Mustafa(S.A.S) bile kızı Fatıma’ya ‘’ “Ey kızım Fatıma! Babam peygamber diye güvenme. Rabbine karşı kulluk vazifeni yap. Eğer Allah’tan nefsini satın alamazsan vallahi ben bile senin namına hiç bir şey yapamam.” Dediğini biliyoruz.
Biz, dinini bilen ve anlamış Müslümanlar isek bize yardım edecek tek kudret ve kuvvetin sadece ve sadece Allah olduğunu biliyoruz demektir. O yüzden de yardım için sadece Allah’a el açar ondan yardım dileriz. Kıldığımız namazların her rekatında ‘’ Yalnız senden yardım dileriz.’’ deriz. Bunu bir günde, sadece namazlarda kırk kez tekrar ederiz: ‘’ Allah’ım ! Yalnız senden yardım dileriz.’’
Peki bir Hıristiyan misyoner, günde kırk kez ‘’ Allah’ım yalnız senden yardım dileriz.’’ Diyen bir Müslümanı ‘’ İsa’nın size yardım etmesi için ona bol bol dua edin.’’ Diyerek kandırabilir mi?
Okuduğunun manasını bilen bir Müslümanı kandıramaz.
Ancak günde en az kırk kez ‘’ Allah’ım yalnız senden yardım dileriz. ‘’ dediği halde bu dediğini içselleştiremiş, o sebeple de sıkıştıkça ‘’ Yetiş ya şeyhim! Yetiş ya Gavsım! Medet senden ya Hızır! Yetiş ey pîrim! İmdadımıza koş ya Mehdi Resul ! ‘’ Diye dua edenleri veya ‘’ Lan gerzeklik yapmayın. Dua ederek hiç bir haltı değiştiremezsiniz oolum. Akıllı olun. Akıl var, bilim var, mantık var.’’ Diyen sözde bilimsel ve mantıksal düşünceye sahip ilerici(!) salakları rahatlıkla kandırabilirler.
Vallahi de billahi de bir Müslüman olarak ben de bizleri çok seven Hz. İsa’yı can-ı gönülden seviyorum ama günde kırk defa söylediğim gibi yani ‘’ İyya Kenestain’’ ( Yalnız senden yardım dileriz. ) diyor ve yardımı sadece Rabbimden diliyorum.
Bir Müslüman, İslamiyeti anlamışsa, her gün en az kırk kez okuduğu Fatihanın manasını kavramışsa bu misyonerlerin oyununa gelmez.
Ama Fatihanın manasına erememiş ve hâlâ yadımı Allah dışında bir kaynaktan bekliyorsa, koyverin gitsin. Öylesinin Müslümanlığı, inanın Hırıstiyan olmasından daha tehlikelidir.
Ama bu arada çocuklar var. Henüz daha neyin ne olduğunu bilmeyen ergenler var. Onları kandıramaz mı bu Hıristiyan Misyonerler?
Elbette kandırabilirler. Yaptıkları da genellikle bu zaten. İşte bu noktada da görev devlete düşer. Bu ülke öyle her kafasına esenin rahatça at koşturduğu Dingonun Ahırı değildir. Gereği neyse yapılmalıdır ve ben yapıldığına inanıyorum.
Bu arada antiparantez belirteyim: Bu misyonerler ta Osmanlı’dan beri ( hatta öncesi bile var ) çok uğraştılar Türkleri Hıristiyan yapmak için ama hep tam tersi oldu. Müslümanlardan bir kişinin Hıristiyan olmasına karşılık Hırıstiyanlardan yüzlerce kişi Müslüman oldu hep. Hem de Müslümanların herhangi bir misyonerlik faaliyeti olmamasına rağmen.
Uzun lafın kıssası: Biz Müslümanlar, Hz. İsa’yı da diğer tüm Peygamberleri de severiz. Hz. İsa ve diğer tüm Peygamberler de bizleri sever. Ama biz en çok Yüce Rabbimizin ‘’ Habibim ‘’Dediği Hz. Muhammed Mustafa’yı (S.A.S) severiz. Onu bir başka severiz.
Bugün de hem tüm Müslümanların bayram günü olan Cuma gününü hem de Peygamberimizin Miraca yükseldiği mübarek bir günü kutluyoruz.
Mübarek Cumamız ve mübarek Miraç Kandilimiz tüm Müslümanlara kutlu olsun. Bu mübarek gün, ülkemizde yaşanan acıların dindirilmesine vesile olsun inşallah. Rabbim bu mübarek günün yüzü suyu hürmetine bizleri affeylesin. Tüm günahlarımızı bağışlayarak bizleri tekrar esenliğe çıkartsın inşallah.
(
Biz Hz. İsa’yı Da Çok Seviyoruz. Ama Hz. Muhammed’i Bir Başka Seviyoruz başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
18.02.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
