Sihirli bir efkâr saklı içre dönük yüzünde hayatın bazense dış sesin verdiği sıkıntı ve bir içimlik bir şiirden fazlasıdır saklı tuttuklarım belki de metruk düşlerden ördüğüm bir hırkadır hüznün peşrevi…

Sabit bir katsayı olduğum doğrudur ve değişken mizacımla yoğurduğum bir hayatın da mealinde anlatmak istediklerim bu güne kadar yazdıklarımın yanında ne ki?

Ve işte kıran kırana sözcükler aklımın koridorlarında yuvarlanan bazen düşen bazen zihnimin duvarlarına çarpan bazense…

Kilit noktam.

Eşref saatim.

Ve bitimsiz hüzünlü yanım bir de yansızlığım bir de ansızın infilak eden bir duygunun reşit olduğu bir yazı yazıp da görevimi ifa etmekten dolayı bu sefer de vicdanımın rahatladığı.

Düş kürem hep yanımda.

Bense camdan bir fanusun içinde saklıyım ezelden.

Zincirlerim bir de aralıksız çevirdiğim pedalları hayatın ve duygularıma söz geçirme hakkım elimden alınmışken.

Öncesi de var elbet ne de olsa kurmalı bebek gibi mantığımı ziyadesiyle kullandım üstüne duygularım devreye girdi ve ben başarısız bir anıt olarak tarihte yerimi aldım.

Hükmeden Rabbim ve kader ve sökün eden hayallerim iyi de ben ne bir düş perisiydim ne de azize.

Sözün kısası insanlığımla çıktım yola sonra da yolda kaldım.

Yoldan çıkanlar ve arkamdan dürtenler oysaki içimdeki ses bana geçiş hakkı tanımıyordu bu yüzden geri geri gitti ayaklarım öylesine geriye gittim ki psikanalizin girift varlığında tabiri caizse gelişme dönemlerinden birinde takılı kaldım.

Bir yetişkin olsam bile.

Ruhumda saklı çocuğun her mızmızlandığında…

Ve işte müdahil olduğum onlarca sosyal grup ve arkadaş çevresi hala büyümediğimden de değildi başarısızlığım sadece coşkuma yenik düştüğüm sadece bir alt versiyonu bellediğim cennetin elbet dünyada saklı cennetin peşine bir düştüm ki ve denk düştüğüm sayısız ateşte benliğimi ateşe verdiler ve kaçtım mütemadiyen kaçtım insanlardan ve kendimden.

Elde var sıfır.

Hala başladığım yerdeyim işte.

İlk farkındalık kazandığım çocuk yaşımda saklıyım hala.

Masum kaldım mı sahiden bunu sadece O bilmekte ama elimi her yıkadığımda yüzümü yıkama gereği duymuyorum işte.

Olmaz mı günahım ve ayıbım?

En çok içtenliğimin tokuştuğu bir sevgi deryası ve insanlara uzaktan dokunmam bile benim için bir ayrıcalık iken.

Beni bana uzak tutan içimde saklı o büyümeme arzusu gel gör ki kemale ersem bile hala çocuk gibi söylendiğim ve sızlandığım fazlasıyla aşikâr.

Sevgiden yana.

Aşkın ise farklı versiyonları ve hayata âşık iken illa ki yok sayıldığım ve yaşadığım yerde ya da bulunduğum ortamda sıklıkla göze battığım.

İlahi bir dokunuş aslında içimde nükseden ve vardığım nokta illa ki her yerde ve her zerremde Rabbimi hissettiğim.

Bazen gördüğümü sandığımı ve O’nda kaybolduğum aslında kendimi ve tüm sevdiklerimi O’na emanet edip uzun bir süre huzuru duyumsayabildiğim.

Bir kilit noktası da saklı hani içimde ve on yaşımdan beri bana esir düştüğüm ve çocuk varlığımla canımı yakan insanlardan fırsat bulup da kendimi olduğum gibi kabullenmeme izin vermeyen dünya dolusu insan.

Doğallığın iz düşümü ile kayıt açtığım her yenilgi elbet yanıldığım ve beni yanıltan kimse ben suçu sadece kendimde ararken kendimi olduğum gibi kabullenmeyi reddedip üstüne üstük kendimden nefret etmeme sebebiyet veren insanlar üstelik en yakınlarım ve inanılmaz sevdiğim arkadaşlarım ve ne yazık ki hepsi dünde kaldı ve işte ben benle baş başayım sonunda bulduğum Rabbim ki arayan kolaylıkla bulabilmekte de: hem belasını hem Rabbini.

İsyankâr dönemlerimde neyin ne olduğunu öylesine net gördüm ki ve en çaresiz anlarımda bana yardım eden yine O idi hatta sadece O.

Ket vuran mutluluğa elbet dış sesin de bitmez iken maruzatı bu anlamda hayattan ve insanlardan deli gibi kaçtığım ama buna rağmen insan sevgimden yana taviz vermediğim ve yaptığım o büyük yanlış elbet kendime yaptığım en büyük kötülük ve işte tamir etmek adına içimdeki devreleri ve geride kalan enkazı biteviye çabalıyorum en azından İlahi yolda olduğuma kani olsam bile yetemediğim de bir gerçek elbet halen çevremdekilere ve de kendime.

Yetindiğim illa ki başarmak adına uğraştığım elbet kendime yetmekle iştigal bu yüzden vaktim olduğu müddetçe yolumdan geri dönmeyeceğim hele ki…

Bir ömür her şeyi yarım bırakan bir enayi olarak ilk kez bu kadar azimli ve sebatkârım gerçi…

Kolum kanadım zaman zaman kırılıyor ama gücümü aldığım üç mefhum sayesinde hala ayaktayım ve nasıl inkâr ederim o üç güçlü duyguyu?

Sevgi ve inanç ve umut.

İç içe geçen müthiş üçlü ve ikilem yüklü benliğimle kim bilir bir günde kaç iklime denk düşüyorum…

Beni böyle kabullendiğiniz için sizlere çok çok teşekkür ederim hele ki bir ben varken benden içeri.

 


( Mademki Bir Ben Var Benden İçeri... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 11.02.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu