Sözlerini verdiğinde,

Gözlerimi aldın gün batımında.

Elimi tutuğunda ise günlük tuttum sana.

 

İlk güneşimizdi.

 

Sabah bahçe kapısının üzerinden atladım;

Özlemişim doğrusu.

 

Ayaklarım,

Acısın istemiştim yürümeye başladığımda.

 

Suda yürümek bu olsa gerek;

Bastığım kaldırımlar kayıyordu ayaklarımın altından.

 

Uzun zaman olmuş Rumeli hisarına çıkmayalı.

 

İnsanın,

Kağıttan uçak sırtında cam kenarı düşleri olması ne güzel,

Martıların üstünde kartallar, onların üstünde bulutlar ve bulutların üstünde sen.

 

Bitmesi istenmeyen İstanbul senfonisi,

Haydarpaşa gar ışıklarının sönmesiyle sona ermişti.

 

Vapurlar limana demirlediğinde,

O gece tüm yıldızlara yolculuk yaptım sen yanımla.

 

Ertesi gün ;

 

Ertesi hiç olmadı, kelebek ömrüydü yaşananlar.

 

Günlüğümün ikinci sayfası,

Ayaz zamanlardı tamda satırbaşında ölmüştüm.

 

Sonrası zamandı, o da ilaç olamadı.

 

Hiçbir sayfam toparlayamadı kendini,

Hiçbir kelimesi kalemin, çizemedi ikimizin resmini.

 

Yıllar sonra;

Posta kutuma üzüntüler düşürmüşsün,

 

Ben de üzgünüm,

Bıraktığın günlüğü sıkı sıkı tutuyorum hala ve istesem de dirilemiyorum.

 

Yeni bir aşk yürüyüşümü ?

 

Senin,

Çöldeki her kum tanesine özür yolculukların var.

 

Benimse beklemeye “heyecanım”  yok.

 

Bülent KAYA

İstanbul/06/03/2013

( R Ö V A N Ş başlıklı yazı YuReKiKLiMi tarafından 6.03.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.