Sırnaşık bir ter gibidir ışık

aşktan söz etmeyen için

bilirsin aşktan söz ederim karışık

bülbüle gül dolaşınca garip çıkar sesi

ayrık otu gibi biraz ya bu işler
içinde nefesi

çok çıkınca boğar gülleri

içe şifa verir kanı temizler şifası.

 

Büyümeyen bir yanım var da

çocuklukmuş içimde canlı kalan tek şey

büyümeye hiç hasretliğimde yok üstelik

dikkatle yaşıyorum sürekli yavaş yavaş

olanı olduğu gibi hatırlamak için

büyümek hissiz olmaksa istemem

ki

her güzelde sessizliği duyarken

vurgun yemeyi severim gördüğüm her derinlikte

süte yanık bir çocuk gibidir oburluğum

bir yetimin lokmaya el uzatması gibi ürkek

Karacaoğlan vari bir gönlün

gür sesidir çağırdığım her türkü

gül diye koklananın dikenliği

dikenler arasındaki gülü

ırgalamaz da tedirginliktir her busesi

 

Çocukluğuma  dokunamaz hiçbir el

yavaşlığı, hayal kurmayı, sevmeyi ,

ağlamayı da şeref bilecek kadar bir yufka yürekle

meydan okuyor işte hislerim taşın ruhsuzluğuna

kim öğrettiyse yalan öğretmiş

anneden söz edince babada durmayı

her kırıntısına bir oyuncak yakıştırıyorken zaman

şüphesiz beni etkilememiş

sokaklarda kan revan içinde dolaşanlar

 olduğum gerçeğin kaçta kaçını vurmuşsun da

bir süprüntünün kaldırdığı toz kadardı etkisi

taş kalbini bayraklaştıranlar

oyuncak arar da birkaç maşa kendini inkarla

satar pazarlarda etini

onurla duracak üretecek

ben buradayım diyecek  kaç çocuk var

bil ki ben sevmiyorum nefiste büyüklüğü

ben ağlamayı bilen çocuk

güzel bir göze bakarken

ötelere açılan gizemin

ağırlığı ile ağlayan çocuk

 

 

Unutmadım ki hiçbir dostumu

boşaltamadım sol yanımdaki postumu

postallardan bile ağır geliyor üstelik

tozutuyor kendine

aklımı sıvazlıyorum

okşuyorken saçlarımı, bana

gülmeyeceğini söylüyorlar zamanın

ne kadar yalın bir yalan

hiç çıkmadım ki içinden

 

yedi tepeli şehirlerin gergefleri gibi

aşkı işliyor zaman her an bende

gözlerim iki kaş arasındaki bende ve eşsiz gamzede

ay batarken güneş doğar bende

 

bayram ol ki bayram olur düşüyle

büyümek istemiyorum 

heybemdeki bayramları soldurmamak için

yaşamayı hayal kurmayı öğrenen bir çocuk gözleriyle

üstelik zamana bakmak için

bayağılaştıramazsın kalbimi

elimin tersi ile itersem yüreğimi

haram olsun çekik bir gözden süzülen ışık

 

Aşk kalbindekini kucaklamak

öpüp başına koymaktır an gibi

hadi ellerini korkak alıştırma yüreğini koy ortaya

üstünlük savaşına göre hayli yaşlısın kalbim

bırak üç beş kemiği köpeklere

boğuşa dursun çomak derdiyle

 

bana zahterden söz et dağlarda yetişen aşk gibi

bal başı çiçeğinden kekik kokulu vadilerden

her çiçekten bal alan arıdan

koşmaya başlamış da emekleyen

inanma, üçünde neyse yediği vurgunda

kırkına da aynı yaşla girecek bir mızıkçı edayla

fırtınalarından her sığınışında limanıma

durulmayan bir eda var sola yazlı

asıl koşmaya başlayınca unutacak emeklediğini

onlar çekingen kıvırtıp, hava ile sergilerken yanlarını

kellesi kesik bir cücük gibi arşınlarken betonu

kartal kanadı gibi açık kollara diz vuran toprağa

kör bakıyorlardı

ki pozlar ağır abiden çok uzak yaman her ifade

 

Bırak dünyayı

şizofren parçalanmışlıklar

paranoyak kırıklıklar

havadan nem kapmalar

uçuşan harflerimden aşırarak ad kazıyanları suretleri bile yok

poz kesiyor pekte aşina olmadığım bir eda ile şimdi

buzlu suyun kandırmadığı gibi iftar sofrasını

keskin bıçak hükmünde

çantamın astarında kaybettiğim her hayalet

bütün karlarını har vurup harman savurdular da...
Bizim düşümüz değildi çocukların oyunu
hayal oyununa paye vererek

hangi yolu açabiliriz kendimizce

ortak kelimeler olmasa da aynı endişeyle

itlere kuyruk olanları iterek elimizin tersi ile

destanlar yazacağız baştan

 

 

 

08.08.12

Mustafa KILINÇ

GAZİANTEP

 

( Defterimdeki Suretler 1 başlıklı yazı MustafaKILIÇ tarafından 9.08.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.