Şiirlerin tarhında saklı gölgeler,
dipsiz deniz misali tefe konmuş olsa bile sevgi değil mi ki yüreği ihya edendir
ve işte yalnızlığın rotasında eksik bir nota babında küskün zamanın unutulmuş
iken serzenişi.
‘’Kaç yalnızlık giyebilirdi ki insan
üzerine…’’(Demir Mutlugil)
SAYIN DEMİR ÜSTADIMIN, ‘’SOLO BİR
KONÇERTO’’ İSİMLİ ŞİİRİNE YAZDIĞIM NAZİRE…
SAYGILARIMLA, EFENDİM…
Kırık ve sıradan bir günün hikâyesiydi
yalnızlık
Aşkın karekökünde saklı beyhude
düşler ülkesi
Şairin öykündüğü hem dünü hem ölüm
öncesi
Aşkın firakı
Acının hasadı
Dem ve nem tutmuş bir isyan sökün
eden
O lahitte saklı bilmezler oysa:
Varsa yoksa hüzün tezgâhı
İnce uçlu bir acıyla hemhal
Açamadığım değil
Açmayı reddettiğim bir kapı misal:
Acımadığı kadar insan, nefretine
sokulup da
Yeri göğü yağmalarken
Ve işte kazanılan o farkındalık
Aşkın tohumu ise çoktan düştü toprağa
Ne bir hiciv ne hicret
Kader kısmet
Demekten de yok iken ötesi
Fiyakalı bir hüzün
Baldırı çıplak imgelerden de alırken
öfkesini şair
Ve işte bir tutam sevgiyi dahi çok
görebilirken insan
Kaynakçası sadece aşk
Sadece özlem
Çaresizliğin gölgesinde hali hazırda
Yeşerebilirken umut
Sanısı yok dünün
Sanrısı yok gönlün
Kalp gözüne eşlik eden
Kalemin, hüznün duayeni.
Kaskatı kesilmişken de cihan
Hala pembe düşler ülkesini mi saf
tutar şiir?
Tarhında karanlığın
Aşka namzet engin semanın
Hatırına yağan
Yağmurun her damlasına muhtaç
Şükretti mi de insan
Kıraç
Toprakların minvalinde
Bazen bir gonca bazen çöl çiçeği
nispetinde
Azadesi sözcüklerin
Karanlığın dahi varken umudu
Bir imlece değil
Bir ihtiras hiç değil
Bir izdiham ki duygu seli
Aşkla hemhal
Şiirle iştigal
Misal:
Ölümün dikenli teline konuşlu yaprak
Kökünden aldığı gücü
Püskürttüğü imgelerin eksilmeyen
hüznü…