Ağlamak Mı Gülmek Mi

            Sahi ben neyi istiyorum!

          Yaşamımın bana verdiği tüm acıları bir çırpıda silip atmak ve bir daha asla gelmemelerini sağlamak. Maun masamın başında oturmuş, iki avucumu yüzüme dayamış gelmiş, geçmiş tüm acılarımı düşünüyorum. O acılar kendi kendine mi geldiler veyahut zaten orada geçmiş atalarımdan bana yadigâr mı kalmışlardı, ya da ben mi yaratıyordum tüm içtenliğimle.

            Maun masamın üzerinde şamdanlık, şamdanlıkta yanan bir çift mum ışığı gözüme çarpıyor, alaca karanlıkta. Yüzüm bir aynaya yansıyor. Yorgun, tükenmiş, acılarla kahrolmuş, eskimiş, yıpranmış. Gözümde o canlı, neşeli, heyecan dolu halimi canlandırmaya çalışıyorum fakat olmuyor. Acılara o kadar çok tutunmuşum ki eski neşeli halimi canlandıramıyorum. Korkuyorum aynalardan, bana tiksintiyle bakmalarından, benimle yaptıklarımı konuşacak olmalarından irkiliyorum. Tüylerim diken diken, titriyor bedenim. Aşağılamalarına katlanabilecek miyim? Ne dersiniz.

            Yorgun, argın yatağım hala dağınık. Toplamaya takatim yok. Gecenin esintisi beyaz tül perdemi havalandırırken içeri süzülen ay ışığında bir farklılık var. Esinti yüzümü okşuyor adeta. Yüreğim ince ince sızıyla çarpıyor. Titriyor ellerim, ayaklarım terliyor.

            Kalemi alıyorum elime, önümdeki defalarca yazılmış, silinmiş kâğıda bakıyorum rengi grileşmiş. Bilmem kaç kez yazıp yazıp sildiğim notlarım zihnimden kâğıda dökülemiyor, satır, satır. Zorluyorum dâhiyane fikirlerle dolu zihnimi fakat ne yapıyorsam olmuyor. Zangır zangır titriyor beynimdeki her bir nöron. Nerden geliyor, nereye gidiyorum düşünüyorum. Nöronlar birbiriyle çarpışıyor ve alev alıyorlar burnuma geliyor yanık kokusu. Masamda her ne varsa fırlatıp atıyorum. Korku, panik, endişe hepsi bende mevcut. Eskiden de mi öyleydim, yoksa yeni edindiğim bir meziyet miydi bu bilemiyorum.

            Hırçınlaşıyorum. Ortalık darma dağın oluyor bir anda. Hala ağlayamıyorum. Nedir gözlerimin içimdeki fırtınadan çektiği. İçlerindeki kum taneleri acıtıyor fakat dışarıya salınamıyor. Usulca çöküyorum, sırtımı duvara yaslıyor, ellerimi iki yana salıyorum, ayaklarım boşlukta salınıyor.

            Kulağıma usulce uzaklardan bir kuş sesi çarpıyor ve yeniden gecenin karanlığına gömülüyor. Yutkunuyorum. Hala gecenin ılık esintisi yüzüme çarpıyor usul usul, balkon kapısını kapayamıyorum, gözüme gökyüzü ilişiyor ve bir yıldız parıldıyor.

            Sesler duyuyorum sanki birileri benimle konuşuyor. Oysa etrafım bomboş kimseler yok. Birinin gelip beni düştüğüm yerden kaldırmasını bekliyorum fakat kimse gelmiyor. Kalabalıklar içerisinde yapayalnız hissediyorum. Tüm sevenlerim etrafımı çevrelemişken ben bir başınayım. Bir yardım bekliyorum zihnimdekileri döküp saçacak, sonra da elimden tutup en yukarılara taşıyacak, tüm yüklerimden arındıracak.

            Göz kapaklarım karanlığın hezimetini daha fazla kaldıramıyor, acılar içerisinde kıvranarak kapanıyor. Olduğum yerde uyuya kalıyorum, yorgun, bitkin, küskün.

*

       Seher vakti gelip çattığında açıyorum gözlerimi usul usul. Olağanca ağırlığıyla kaldırıyorum bedenimi uyuya kaldığım yerden. Kuşlar cıvıldaşıyor, ezan sesi çalıyor kulağıma bir yerlerden, gökyüzündeki son yıldız da kayboluyor ortalardan ve ben dağınık odamla baş başa kalıyorum. Odam da tıpkı yüreğimdeki, zihnimdekiler gibi darma dağın. Yorgun, bitkin bir halde toparlamaya çalışıyorum geceden kalma ürkekliğimle. Bir kuşun yorgun kanadı gibi hissediyorum, uçamıyorum, özgürleşemiyorum.

            Geçmiş tüm çıplağıyla şimdiki anda birikiyor gözümün önünde. Aynalar hala bana küskün. “Tüm yüklerini atmazsan seninle barışamam” diyorlar. Yükler, ah o yükler nasıl atılırlar ki bu bedenden.

            Kalemim ilişiyor gözüme bir de geceden karalayıp defalarca sildiğim kâğıdım. Oturuyorum maun masamın başına ve bu defa şaşılacak berraklığıyla dökülüyor kelimeler zihnimden kalemime.

( Ağlamak Mı Gülmek Mi başlıklı yazı nurcan-aslansoy tarafından 21.03.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.