Lara annesiyle kaldığı küçük karavan evden çıktığında güneş batmaya yaklaşmıştı. Gölgelerin arasından ilerledi. Karavanların arasında genç bir çocuk kendisini izliyordu. Baktığını görünce yaklaştı.

-Lara sen misin?

-Evet. Sen kimsin?

-Beni boş ver Lara. Simyacı sana rehberlik etmemi söyledi. Nereye gitmek istiyorsun?

-Beni hackleyen adamla tanışmak istiyorum genç adam. Yerini biliyor musun?

                        Genç adam güldü.

-Elbette biliyorum Lara. Beni takip et.

Araba hurdaları ve molozlardan oluşmuş duvar kenarında yürüdüler. 10 dakika sonra genç eliyle ilerdeki boyası tamamen aşınmış tır konteynerini işaret etti.

-Bilgisayarlarımız konteynerde. Seni orada hackledik.

Konteyneri saklayan araba hurdalarının arasından geçip yaklaştılar. Genç konteyner ile duvar arasındaki kapıya üç yumruk vurdu. Bir süre bekledi tekrar üç kere vurdu. Kapıyı dağınık saçlı yüzü kirli bir adam açtı. 40 yaşlarında gösteriyordu. Kirli sarı dişlerini göstererek güldü. Buyur etti.      

Lara konteynerin içine girdiğinde birden kirlendiğini hissetti. İçine bir ürperti geldi. Metal tavanında kirli lambanın yandığı konteyner bir çöp ev gibiydi. Yer, duvarlar, tavan soyulmuş kablolarla doluydu. Çok ağır kokuyordu. Duvar kenarında üç tane eski yırtık koltuk vardı. Görünüşe göre Sanal Gerçekliğe buradan giriş yapıyorlardı. Tam karşı duvara monte biri büyük 4 tane ekran vardı. Her yer yağ içindeydi. Lara’nın yüz ifadesini inceleyen adam güldü.

-İlk geldiğimde benim de hoşuma gitmemişti Lara. Bir süre sonra alıştım. Hakkında yazılanlar doğru mu?

-Hakkımda ne yazıldığını bilmiyorum.. Senin bir adın yok mu?

-Hı.Hı.Hı diye hırıldadı adam. Elini uzattı.

-Özür dilerim Lara. Bana Byte diyebilirsin.

İlgiyle kendilerini dinleyen çocuğu gözleriyle işaret etti.

-Bu da Bit. Çırağım asistanım ne dersen.  

Lara tam karşılarındaki eski bilgisayarı işaret etti.

-Beni bununla mı hacklediniz?

                        Byte güldü.

-Evet Lara. İlginç değil mi?

-Sebebini söyleyecek misin?

-Bilmiyorum. Simyacıya sor.

-Simyacı kim?

-Karavanında kaldığın kadın. Tanımıyor musun?

            Lara cevap vermedi. Soruya soruyla karşılık verdi.

-Simyacı lideriniz mi?

                        Byte itiraz etti.

-Hayır Lara hayır. Varoş bölgesinde lider yoktur. Burada iki sınıf insan vardır. Tiranlar ve yaşamaya çalışanlar. Tiranlar varoşun sahipleridir. Geri kalanlar yaşamaya çalışanlardır. Simyacı Prometheus’un karısı olduğu için bizim klanda biraz söz sahibidir. O kadar. Sebebini bilmiyorum ama seni hacklememi istedi. Ben de söz dinleyen biri olarak yaptım.

Lara’nın öğrenmek istediği çok şey vardı ama sormadı.

-Finans Merkezini nasıl hackledin? Üst seviyede korunduğu iddia edilir.

Byte cebinden küçük bir paket çıkardı. Lara’ya uzattı.

-İçer misin?

Lara hayır diyecekken vaz geçti. Tütün kokusu belki konteynerdeki kötü kokuyu bastırırdı. Paketten aldığı sigarayı Byte’ın uzattığı sigara ile yakıp bir nefes çekti.

-Bit bizi beş dakika yalnız bırakır mısın? Artık kader arkadaşı olduğumuz için bazı şeyleri anlatabilirim Lara. Sakin karşılayacağını umuyorum.

Sigarasından derin bir nefes çekip yere attı. Eski botuyla çiğnedi.

-Gold Horn’da çalışırken Sanal sunucu kontrol birimindeydim. Finans Merkezinin gizli sanal sunucusu. Finans Merkezindeki hesaplardan para tırtıklamak ve World İnternational’a aktarmak bizim işimizdi. Gold Horn’un bilgisayar sistemi hakkında bir şeyler biliyorum.

Lara kendisini soyan ve borçlu çıkaran adamla karşı karşıyaydı. Dişini sıktı.

-Çok mu hırslı burusun Byte?

-Beni batıran sınırsız hırsım ve aşırı özgüvenim oldu Lara. Wİ’ye aktarmam gereken ARM’leri kendi hesabıma aktardığım anlaşılınca ölmemek için kaçıp buraya geldim. Pişman olsam da son pişmanlık fayda etmiyor. Senin suçun ne?

Lara cevap vermedi. Byte kendisi hakkında bilgi sahibi değildi. Öyle kalması daha güvenli olurdu. Herkes için.  

-Haberlerde ne dediler?

Byte monitörlerin karşısındaki masaya oturdu. Bilgisayarı açtı.

-Hakkındaki haberlerin yalan olduğunu anlayacak kadar hayat deneyimim var. Seçim senin ama buraya farklı bir amaç için geldiysen dikkatli olmanı tavsiye ederim. Tek amaçları karınlarını doyurmak ve yaşamak olan insanların arasında olduğunu unutma. Ve kimseye güvenme.

-İhtiyaçlarınızı nasıl karşılıyorsunuz? 

-Gıdalar, Tiranların konteyner dükkânlarından, konserve ve günü geçmiş paket olarak alınır. Ekmek de aynı şekilde. Varoş halkının çok büyük bir bölümü, yaklaşık %95 i çöplük, geri dönüşüm, arıtma tesisleri, liman ve tren istasyonunda çalışır. Oralardan döküntü, defolu gelen meyveler, balıklar satılır. Varoşta şehir merkezine göre ¼ ücret alırız.

-Yani?

-12 yaşından büyük çocuklar 500, kadınlar 1000-1200, erkekler 1500-2000 ARM (Autonomous Region Money-Özerk Bölge Parası) alır. Bu parayla ancak minimum seviyede yemek, temizlik, tütün ve çay-kahve ihtiyacı karşılanır. Kanalizasyon arıtma tesisleri burada olduğu ve varoş halkı çalıştığı için su parası vermiyoruz. Bölge yönetimi elektriği kaçak olarak kullanmamıza göz yumuyor. Nihayetinde şehrin tüm pis işleri burada yapılıyor. Kanalizasyon temizliği, sıhhi tesisat, çöp ve hurda çalışanları buradadır. Benim gibi bazıları takas yoluyla geçimini sağlar.

-Takas nedir Byte?

-Takas şudur Lara: Ben Tiranların yani hurdacının, çöpçünün, arabacının, arıtmacı ve geri dönüşümcünün bilgisayarlarına bakım yaparım, hırsızlara yardım ederim. Onlarda ihtiyacım olan gıda ve malzemeyi parasız verirler.

                        Byte oturduğu tekerleksiz koltukta geriye döndü.

-Burada herkesin kabul ettiği ve uyduğu yazılı olmayan en önemli kural şudur Lara. Kimseden çalamaz, kimseyi öldüremez ve kimseye zarar veremezsin. Cezası ölümdür. Hırsızlar burada kimseden çalmaz, assasinler burada kimseyi öldürmez. Malzemeyi temin edebilirsen tamiratların ücretsiz yapılır.

-Assasinler derken?

-Assasinler Lara, bazen Meta programında bazen fiili olarak hedeflerini ortadan kaldıran katillerdir. Varoş halkından uzak dururlar. Gelirleri iyidir, teknolojik imkânları fazladır.

-Meta programında insan öldürülebilir mi? Bunu duymamıştım.

-Hedefle aynı anda programa bağlanabilirsen olur Lara. Aynı anda ve aynı mekânda bağlı olman gerekir. 

Lara Byte’ın ikram ettiği kirli krom kupadaki kahveyi yudumladı.

-Bütün bunları biliyorsun ve hala yaşıyorsun Byte. Bana ilginç geldi.

-Meslek sırrı demeyeceğim Lara. Prometheus’un öğrencilerindenim.

-Prometheus kim?

                        Byte cahil der gibi Lara’ya baktı.

-Prometheus bir efsanedir Lara. Gold Horn’un bilgisayar sistemi ve Meta programının tasarımında çalıştı. Bir dâhiydi ve tüm dâhiler gibi çılgındı. Bir anda her şeyden vaz geçti. Taraf değiştirdi. Gold Horn’a düşman oldu. Birleşik Dünya Hükümetine göre Batı Bölge Yönetimine göre 3. Doğu Asya Hükümetindeki yani karşı taraftaki yüksek güvenlikli bir cezaevinde üç yıl kaldı. Beş sene önce Simyacıyla birlikte varoş bölgesine geldiler. İki sene önce öldürülene kadar Gold Horn sistemini çökertmek için çalışıyordu ama ömrü yetmedi. Prometheus ölünce Simyacı uzaklaştı. Arada bir ufak tefek işler yapıyoruz. Seni hacklemek gibi. Ama şehirde idealist insan bulmak o kadar kolay değil. İdealizm bana göre saçmalık ama hala bazılarını etkilediği ve ölmek pahasına yönlendirdiği bir gerçek. Her zaman dediğim gibi: Söz konusu insan davranışları ise iki kere iki asla dört etmez.

-Beni nasıl hacklediğini tam olarak anlamadım Byte.

-Kafandaki micro çip çok eski artık üretilmeyen bir model. Sadece eşleştirilen bilgisayar bilgilerini görebilir. Tıp Merkezindeki doktorun kullandığı bilgisayar. Eski model olduğu için Yapay Zekâ’nın kontrolünden kaçan bir micro çip. Daha doğrusu programcıların. Tıp Merkezindeki bilgisayarı hackledim. Seni bizim bilgisayarla eşleştirdim. Ağustos başında gizlice evine girdik. Seni Prometheus’un tasarladığı ama yarım kalan Sanal Gerçeklik programına soktuk. Gerisini biliyorsun.

-Bunları yapabiliyorsan sistemi çökertebilirsin.

-O iş o kadar kolay değil Lara. Birincisi donanım yetersiz. Derme çatma bilgisayarda çalışıyorum. İkincisi bu tür hacklemeler için yeterli enerji ve zaman yok. Yapay Zekâ’ya yakalanmamak için en fazla 30 dakikamız var. Artı sağlam bir hackleme için birkaç sağlam hackerin aynı anda sisteme saldırması lazım. Anladın mı?

-Anladım Byte. Son bir soru soracağım. Tanıştığın herkese böyle bilgiler verir misin?

                        Byte yeni bir sigara yaktı.

-Kimseye bilgi vermem Lara. Eski tanıdıklarıma bile. Sen farklısın. Simyacı sana istediğin her konuda bilgi vermemi rica etti. Erkenden ölmek istemiyorsan sen de kimseye güvenme.

            Lara dudaklarında şirin bir gülümsemeyle kendilerini dinleyen Bit’e döndü.

-Bit senden bir ricada bulunabilir miyim? Kaldığım karavanda yatağımın altında valizin  yanında küçük bir çanta olacak bana getirebilir misin? Teşekkür ederim.

            Bit başını sallayıp kapıdan çıktı. Byte aklına gelen konuyla devam etti.

-Varoşun en büyük lüksü temizliktir Lara. Borulardaki basınç düşüklüğünden, su var ama yeterince tazyikli değil. Burada insanlar sık sık banyo yapmazlar.

            Lara güldü.

-Fark ettim Byte. Banyo yapmak senin için de lüks galiba.

            Bit nefes nefese elinde küçük bir çantayla içeri girdi. Çantanın fermuarını açan Lara içini Byte’a gösterdi.

-İşine yararsa kullan yaramazsa çöpe at. 

            Çantanın içini gören Byte’ın gözleri mutluluktan iri iri açıldı. Ağzı kulaklarına vardı neredeyse. Çantanın içinden çıkardığı hard diskleri, flash diskleri, harici bellek kartlarını sevgilisini okşar gibi okşadı.

-Bu hazine Lara. İnanmıyorum sana. Bunlar benim mi şimdi?

-Dediğim gibi Byte. İşine yararsa kullan, yaramazsa at gitsin. Benim ihtiyacım kalmadı.

            Byte birden ciddileşti.

-Bunlar için ne istiyorsun? Ücret?

-Ücrete gerek yok Byte. Oradan buradan aldığım ıvır zıvır. Ücret istemez. Senin işlerin vardır, aklıma gelmişken öğrenmem gereken bir şey daha var Byte. Kafamdaki micro çip yeniden formatlanabilir mi?

-Elbette diye cevap verdi Byte gözleri çantanın içinde. Ama burada yapamam. Gidebilsen şehirde bunu yapacak birkaç tanıdığım var. Gözlük sana lazım olur mu?

-Çalıştığını kontrol et. Lazım olursa senden isterim Byte.

-Tamam Lara senin için saklarım. İstediğin zaman buraya gelebilirsin. Ama her zaman açık değiliz.

Görüşmenin bittiğini anlayan Lara Bit’in açtığı kapıdan çıktı. Annesiyle kaldığı karavana doğru yürüdü. Bit takip ediyordu.  Karavanın yanına gelince Bit geri döndü. Yapacak bir işi konuşacak kimsesi yoktu. En iyisi uyumaktı. Yatağına uzandı. Annesi sabah çıkmadan kaban benzeri kalın bir giyecek ve iş eldivenleri bırakmıştı. Dün geceden sonra annesinin kendisiyle uzunca bir süre konuşacağını zannetmiyordu. Hatta karşılaşacaklarını bile sanmıyordu. Buradakilerin gerçek kimliğini bilmemeleri iyi bir şeydi.   

( Lara-distopik Roman 13 başlıklı yazı Mustafa ESER tarafından 7.03.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.