Hangi düş’ ün sandukası saklı gizinde?
Sevdalı bir bonservis ısmarladığı
kadar göğün, kundaklanmış sevdanın tininde bir rahmet bir emanet misali göçen
zamana konuşlu bir merhale.
Kaypak gece bir aldatı
Acının hafızası
Ah, keşke unutkan olsa
O çocuğun anne şefkatine duyduğu
ihtiyaçtan öte
Kabaran bir hissiyat
Hüznün bekası
Bazen esen rüzgâr
Bazen delişmen yasaklar
Göğün havsalasından taşan gözyaşı
Şairse kıdemli ne zamanki hüzzam
makamı çalsa
Şairin kayıp mecali
O gök gürültüsü
Yağmurun eşlik ettiği
Tüten duman tüten şehir
Tutuşan kubbe
Bazen bağnaz
Bazen solgun
Bazen yitik
Karınca misali
Kanaat ettiği kadar hayata
Kanayan göğün meramı
Sözcüklerin feryadı
Ve işte yitip gitti
Güncesi dünün
Güngörmüş bir elem bir hüzün
Bir dürtünün
Güftesi
Hasat zamanı yakın
Ölüm zamanı kaderin titrinde saklı
Bir endamdır ki rütbesi hayatın
Bir evhamdır ki
Şairin kesik kulağı
Ne ezik ne esrikli
Ne azık ne yanık
Ne ergen ne yetişkin
Çocuk kalabildiği kadar şair
Ve işte ettiği her yemin
Kabul görsün yeter ki Rabbin nezdinde
Tutuşan
Tutunan
Bir tutamağı varsın olmasın
Geçen zamanın hoyrat kancası
Dünün endamı
Duaların Elham’ı
Hazzında değil
Haiz olduğu hiç değil
Hemhal olduğu yasın
İştigal olduğu kadar yalnızlığın
Baş koyduğu
Vicdan denen yastığın
Yongası ve notası ve varsın
Olsun noksanı
İnsan olmanın varsıl kaidesi
Dibinde yeşeren ot gibi
Aşka umuda konuşlu
Bir feryat ki
Sessizliğin nüktesi
Bilindik tek izi
Bilinmezin gizi
Kaderin yeşeren sevinci
Asılı kaldığı kadar göğün unutkan
hafızası
Soldan başladı mı saymaya
Varsa yoksa şair emir eri
Kaderin gözünde hâsıl olduğu kadar o
tek zerreden ibaret
Bir yitimden ibaret olsa bile ne ki
Yeter ki kabul görsün Rabbin nezdinde
Otağı kurduğu o Dergâh ki
Bilinmezin mealinde neyse hayatın
sunumu…