Ulusal Birliğin Önemi Ve Gereği

          Atatürk diyor ki:  “Bilirsiniz ki, savaş ve çarpışma demek yalnız iki ordunun değiliki ulusun bütün varlıklarıyla, bütün mallarıyla, bütün maddi ve manevi güçleriyle karşılaşması demektir. Hangi ulus güçlerini iyi seferber ederse savaşı o ulus kazanır…” Evet, Atatürk’ün belirttiği gibi savaşı kazanmanın yolu ulusun yediden yetmişe birlik beraberlik içinde aynı hedefe yönlenmesiyle olasıdır.

 

        Biz Türk Ulusu olarak destansı bir zaferle Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı kazanarak yeni ve bağımsız devlet kurma başarısını gösterdik. Yüzyıllarca süren savaşlar sonucu ülke bakımsız, halkımız yoksulluk içindeydi. Devleti kuran kadro hızla kalkınma savaşına girişti. Bu savaş uygarlık yolunda yürüme savaşıydı. Çağdaş uygarlık düzeyini yakalama ve üzerine çıkma savaşıydı. Atatürk’ün yaşadığı yıllarda tüm yokluklara karşın uygarlık savaşında örnek başarılar sağlandı.

 

        Peki, neydi Atatürk dönemindeki hızlı kalkınmanın sırrı? Bu sorunun cevabı yine Atatürk’ün ordular arasında yapılan savaşı kazanmanın formülünde saklı, birlik, beraberlik. Kalkınma için ulusu yediden yetmişe seferber edilmesi için hızlı bir kalkınma yoluna girildi. Yapılan çalışmalarda biricik kılavuz akıl ve bilimin şaşmaz yolu izlendi. Kalkınmada elit kadrolar için yurt dışına öğrenci gönderildi.

 

         Hitler faşizminden kaçan Yahudi asıllı bilim insanlarına kucak açılarak onların bilgi ve deneyimlerinden yararlanıldı. Bu insanların üniversiteler ve fabrikalar kurulmasında yadsınamaz büyük katkıları oldu. Ülkemiz hızlı bir kalkınma seferberliği yaşarken maalesef Atatürk’ümüzü çok erken bir yaşta kaybettik. Derken II. Dünya Savaşı yaşandı. Gerçi savaşa katılmadık fakat savaşın olumsuz etkileri kalkınma çabalarını yavaşlattı.

 

        Bu savaş nedeniyle eli iş tutan erkekler askere alındı. Babam anlatırdı. “Tamı tamına otuz altı ay askerlik yaptım. Memleketi unutmuştuk.” Tarım ülkesi olan ülkemizde toprağı işlemek cefakâr kadınlarımıza kaldı. Ekmek karneye bağlandı. Yine de çocuklar aç kaldı lakin babasız kalmadı. İkinci adam İsmet İnönü’nün üstün politikası bizi ateş çemberinin dışında tuttu.

 

        Ne yazık ki savaş sonunda Stalin’in yayılmacı sonucu batıya yaklaşmak zorunda kalındı. Gerçi Stalin’in istekleri karşılanmadı lakin batının, ABD’nin güdümüne girildi. Daha sonra NATO’ya üye olundu. Marşal yardımı ile ABD şirin yüzünü(!) gösterdi.

 

        Atatürk ilkeleri, cumhuriyet değerleri yetesiye gerçekleştirilmeden çok partili sisteme geçildi. Gericiler ve batı işbirlikçilere karşı yapılan Atatürk devrimleri yetesiye içselleştirilmediği için cumhuriyet karşıtlarına gün doğdu. Öncelikle halkımızın, özellikle köylerimizin aydınlanması için İkinci Dünya Savaşı’nın olanakların kıt olduğu bir dönemde Köy Enstitüleri açıldı. Etkisi hala silinmeyen bu çağdaş okullar köy ağalarının temsilcileri milletvekillerinin önermeleriyle kapatıldı. Yetesiye yurttaş olma bilincine erememiş halkın bilinçlenmesinin önüne setler çekildi.

 

        Maalesef cumhuriyet demokrasiyle taçlandırılamadı. Halkın cehaleti ve kutsal din duygularını sömüren politikacılar sürekli at oynattı güzel yurdumuzda. Bizimle birlikte kalkınma yarışına giren ülkeler başarı kazanırken bizler hala yetesiye ilerleme sağlayamadık.

 

        Uzun yıllardan beri enflasyon girdabının içinde halkımız yaşam savaşı veriyor. Çok az kesim aşırı varsıllaşırken büyük çoğunluk gün gün, yıl yıl yoksullaşıyor. İktidara gelen hükümetler enkaz devraldık diye yakınırken iktidarı bırakırken bu kez aldıkları enkazın üstüne yeni enkazlar bırakıyor.

 

        Umar ve dilerim bilgiye, deneyime, liyakati değer veren partileri iş başına getirme olgunluğuna kavuşuruz halk olarak. Bunun da biricik yolu, çağdaş nitelikli eğitim sistemleriyle çocuklarımızı eğitmekten geçer.

 

 

 

( Ulusal Birliğin Önemi Ve Gereği başlıklı yazı sahara tarafından 16.11.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.