Hiçbir zaman var olmamış ve var olmayan bir düzleme göre
mülk sahibi daha siz ana rahmine düşmeden önce "ben sizin rızkınızı
yeryüzüne saçtım. Gidip arayın bulun” diyordu.
Ne tırtıl kendisini kuşun rızkı olarak görüyordu. Ne insan
aslanın pençesinde parçalanmayı minneti bir rızk olma hissiyatıyla duygular
yaşıyordu.
Ne de ceylan kurdun önüne gelerek buyur ben senin bu günkü
rızkınım diyordu. Akıllar bir kez peynir ekmekle insana yedirilmişti. İşte El
‘in takdiri böylesi bir anlayışın egemen olduğu ortamın içine sizi
doğduruyordu!
Rızkı nerede arayacaktınız? Hiç kuşkunuz olmasın ki siz
rızkınızı mülk sahiplerinin emrinde, mülk sahiplerinin mülkünde ve mülk
sahiplerinin dilediği kadar bir pay karşılığında çalışmanız olan emek harcaması
içinde rızkınızı arayacaktınız.
Pekiyi mülk sahibi mülkü için emek harcamış mıydı? Ya da
mülk sahibinin emeği, nasıl bir emekti ki kolektif gücü hak eder denliydi?
Hemcinslerimiz verili düzlem içinde rızk bilinci olmadan,
yakından uzağa doğru buldukları her tür besini tüketiyorlardı. Tükettikçe
yeni besin alanı bulmak için daha uzak mesafelere doğru yiyecek aramaya
çıkıyorlardı. Bu sürek hareketi içinde mevsimler değişiyor, süreç tekrar yeni
döngüsüne başlıyordu.
Hemcinsler bu döngü içinde karşılıklı ve transfer emeklerini
paydaşlı olarak birleştirip kullanmayı öğrendiler. Transfer emek kullanımı,
paydaşlı kolektif bir artık zamanı ortaya koydu. Kolektif bir artık zaman da
giderek paydaşlı ve amaçlı eylemlere dönüşmenin mucizesi oldu.
Kolektif alan içindeki artık zaman paydaşlı bir üretim
ilişkisini ortaya çıkardı. Yani rızk yeryüzüne saçılmamıştı. El ‘în rızk dediği
kolektif payınızdı. Paydaşlığınızı yok sayıyordu. Çünkü El paydaşlardan koparılmış
bir kolektif ligin sahibi olacaktı.
Kimse yeryüzünde rızkını aramıyordu. Rızk olgusu (pay
olgusu) karşılıklı transfer emekler üzerinde kolektif alanla ortaya konmuştu.
Her şey kolektif etkiyi yok sayma pahasına yalandı.
Kolektif etkiyi bilirseniz; El ‘in keyfine göre veya El ‘in
dilemesine göre rızk dağıtmasına inanmazdınız. Olmayan ve olmadığı için
de inandırıcı bir rızk dağıtma ekseninde meşrulaşmak yerine; kolektif etkili
eksen üzerinde somut transfer emeklerinizle rızk ya da payınızı meşrulaşacaktınız.
İki söylem arasında fersah fersah mesafe vardı.
Kolektif alan olmasaydı ne payınız ne rızkınız olurdu. Ne de El olurdu. Köleci alan, kolektif alanlı pay sahiplerinin payını, paylaşımını, sinerjini kolektif emeğini; yok sayarak rızk anlayışını benimseterek ortamın nesnel olgular ilişkili bilgi akışını karartmıştı.