BUHRAN
Gözlerini rahatsız eden bir ışık huzmesi onu aldı daldığı uzak anılarından. Etrafını izledi yoldan geçen insanları telaşlarını kiminin derdine kulak kabarttı kiminin telefonda konuşmasına şahitlik etti ama yormadan darılmadan.

Bu kalabalık insan sürüleri milyarlarca yıldır dünyada ürediler arttılar cihana sığmaz oldular fezayı keşfe çıktılar.

Evrimleşen, gelişen ve gün be gün değişen hayat şartlarında yok olmamayı nasıl başardılar kimse bilmez lakin onun şuan buhranları yok olmaya yetecek kadar kafi. Onca saattir kıpırdamadan oturdu önce anılarını yokladı sonra telaş içindeki insanları ama kimse onu oturduğu yerde farketmemişti. Yok olmaya umursanmamaya başlanmıştı ne kendisi nede buhranları.

Güne döndü yüzünü sonra güneşi izledi dalgalarla seviştiğini martılarla vedalaştığını her bir anına tanıklık etti.
Döndü tekrar buhranlarına artık devam etmeliydi varoluşsal sancılarına.

Gün be gün artarken yalnızlık korkusu ona eşlik eden sadece  martı çığlıkları oldu. Hatırlamaya çalıştı en son ne zaman kalabalıklar arasında mutlu ve yalnız hissetmemişti uzun uzun düşündü anılarını yokladı sahte sahte atığı kahkahaları düşündü galiba hiç mutlu olmamıştı.

Bir kamyonun fren sesi koparmıştı onu hüzün dolu anılarından  derin bir soluk aldı.

Köşede sabahtan "taze simit tap taze simit " diye  seslenen delikanlıya kadar yürümeye karar verdi içi kıyılmıştı hüzün onu acıktırmıştı.

Yavaş ve seyrek adımlarla yürümeye başladı elini cebine attı "iyi bozukluklar da var" diye geçirdi içinden. Yaklaştı konuşurken benliğini şivesini gizlemeye çalışan Anadolu bakışlı delikanlıya

+ simitleri ne  kadar delikanlı. Dedi
-- 6 TL bey amca.
+ En Taze sinden uzatsana...
-- Buyur bey amca. Diyerek elindeki simidi uzattı. 

Cebine uzandı ve simidi parasını ödedi. 

Ağır adımlarla geldiği yere yürümeye başladı daha üç adım atmamıştı ki havanın karamakta olduğu dikkatini çekti artık eve girme zaman gelmiş diye geçirdi içinden simidinden ısırık alırken derin bir nefes verdi burnundan. Yorulduğunu anlamıştı. 

Simidini bitirmek üzereydi son lokmayı da yuttuğunda simitçinin sözleri ilişti kuşağına " Bey amca."  sahi yaşlanmış mıydı? Dünyaya geleli kaç yıl olmuştu kaç yaşındaydı?

Derin bir iç çekti ciğerleri şiştikçe şişti bir yerde okumuştu " Derin nefesler aldığınızda öksürmüyorsanız halen gençsiniz." ilk okuduğunda ne saçma şey diye düşünmüştü ama şimdi gülümsemesini sağlamıştı ''evet gencim.'' dedi içten içe sevinerek.  

Simitçiye dönüp genç olduğunu söylemek istiyordu ama arkasına döndüğünde parkın ucuna kadar geldiğini anımsadı. Bir ah çekti düşünceler onu etrafı izlemekten yoksun bırakıyordu derin bir hüzün kapladı yüzünü parktan uzaklaşırken. Otobüs durağına geldi ve evinin önünde duracak olan otobüsü beklemeye başladı. Beklemek gün yirmi dört saat beklemek onca yıl  neyi beklemedi ki iyileşmeyi, otobüsü, aşık olmayı, atanmayı, evlenmeyi, çocuğunun olmasını....

Evet çok şey beklemişti bunu kabul eder gibi başını sallıyor derin bir çığlık gibi Sessizce " bekledim." diye fısıldadı. Bekledikçe gözlemledi zamanın yaraları sarmak gibi bir derdinin olmadığını anladı.
Atalarımız bizi kandırmıştı zaman merhem değil tuzdu yaraya.

Durağa, parka, sahile her gün giderdi ve her çeşit insanı gözlemlediğini anladı insanlar var oldukça dünya hüzün yuvası olacaktı.

Uzaktan bir korna sesi duyuldu ve sesin geldiği tarafa baktı gelen yıllardır bindiği otobüstü. Düşüncelerini bir kenara bıraktı ve eve dert götürmemeye karar kıldı. Gülümsedi ve durağa yaklaşan otobüsü yöneldi. Denize döndü vedalaştı binmeden evvel yarın sabah yine yerini alacaktı güne karşı. 
 
( Buhran başlıklı yazı İslamokan17 tarafından 5.01.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.