‘’Lacivert karanlıklar ülkesinden
süzülen
Dantelli bir akşamdır ufuklarıma
çöken
Her kirpiğim uzaklarda bir filiz
Her gülüşüm yeşeren bir şeftali
çiçeği
Şakır bülbülce dilim
Ben şairim sevgili…’’(N. Genç)
Hayallerim cebbar, bayım
Ah, ayılıp da bayılmadığım bir hayal
işte.
Bakma sen sessizliğime
Yanma da durduk yere
Yağmalanan hayallerim, sevgili bayım
Baydıkça karanlık
Bense bandıkça yarınlara
Umut denen dehliz
Elbet aşkla inançla aydınlık.
Ufkumda saklı ziynetim.
Bir zilliyet ise sözcüklerim
Teşhiri günün
Ah, tevazu yüklü gecenin solmayan
yalanı.
Yalandan çiçek böcek
Yalandan mı sahi bu esaret?
Yalan olmadığım kadarım
Hatta daha da fazla
Yüreğin kantarında inip çıkan nefesi
Bazen aşk bazen sessizlik
Nabzını alamadığım kadar hayatın
Ah, dağınık zihnim sefil yüreğim
Kardıkça günü
Firar ettiğimse kendimden
Hani olur da rastlarım yeniden.
Kıvançla sevdiğim kadarım
Her katrede saklı
Her dünde kazılı
Her açılımsa acının iz düşümü
Acı ölçer yüreğimle
Artık bana kim verdiyse bu görevi.
Güvendeyim.
Ah, talan olmuşsam ne gam!
Hüzünlü kalbime de inan hem, sen
bayım
Siz demeliydim belki de
Ne de olsa duyduğum saygı ve güven
size, bayım
Kendime olan saygımdan doğan bir
güneş
Solmak ne ki ya da sararmak?
Ruhumdaki göçebe kuşlar dünden hatıra
Hatırına aşkın yazarken için için
Ağladığıma tek tanık Mevla’m.
Ah, bir hüzün rüzgârı esti bugün
Kayboldum ve kaybettim sandığımsa
varsın olsun bir hüküm.
İnsan yazmaktan ve aşktan hüküm
giyiyor madem
Hazanımla yaslandım ben çınarıma
Çıkamadığım göğün tepesi
Yaş, yas ala ala
İzdivacına talibim umudun ve
hürriyetin
Dik yakalı bir mizaç benimki
diklendiğim
Diktikçe sözcüklerimi yaştan iplikle
Yasların da müdavimi ve muadili
Gönül pencereme konan sevgili
yüreğiniz
Hani beni baş aşağı ettiğiniz…