Düşlerin örgüsü kıvrım kıvrım en çok
da sağanak yüklü bir hazan lakin çeşmesi akmıyor artık aşkın.
Seyrüseferi ömrün, gün yüzlü bir aşk
ve seyyah
Cefasını yüklenip düştükçe yola
Düştükçe gözünden aşkın bizler
Sevdalı kanatlarında meleklerin
Ah, nasıl da sevdik nasıl da
derbeder.
Bir coşku t/aşkın mecrası da
yalnızlığın
Hangi minvaldedir sahi mutluluk?
Sevgi değil miydi ihya edecek olan?
Kanaviçelerle sarılı dört yanımız
Oysaki ipekten kumaşı aşkın
Sarkıtlarda saklı rüyalar
Meddücezrinde akşamların
Aşk eşittir yandığımız kadar.
S/üzgün göğün sırdaşı kuşlar
Kuşkanadında saklı belki de özlem ve
hidayet
Dokunulmazlığı yarınların
Aşk mademki düştü menzile
Düşmez kalkmaz Allah bir
Sevmeyi öğreten bizlere.
Hamalıyız ömrün…
Ne gam he gam.
Hamt ettiğimiz kadar huzur yakın
Aşka da yatkınken kubbemizde saklı
sırlar
Rabbin tanıklığında yanan için için
İçre dönük yüzü mevsimin
Hala da aşkın yaprağı solmadı gitti.
Hükümranlığında şarkıların
Gel gör ki hayat ve gün hep aynı
nakarat
Yana yakıla sevdiğimiz kaderin ta
kendisi
Kederimize de yatkın vücut ve yürek
Vücut bulması mı duyguların?
Şair sevdiği kadar da yazması gerek.
Siması tanıdık günün
Emsalsiz öğretilerin hücum ettiği
Sevip riayet etmek atalardan miras
Mademki tuttuk bir ucunu mevsimin
Değişken mizacın kaçıncı türevi aşk
Lakin ta baştan ve doludizgin
Bir lanetse efkârı dünün
Oysaki severek, acı çekerek
Uzandığımız tek yol iken hidayet.