KAPALIYIZ..
Hayatı yazanlar vardır, hayatı okuyanlar vardır Bir de okuyanlardan dinleyenler vardır.. Kulaktan kulağa yayılan ilk söylendiğinde gerçek bile olsa son kulağa. Geldiğinde artık gerçekle hiç bir ilgisi kalmamıştır.. O yüzden söz uçar yazı kalır denmiştir.. Yazı doğru yazılırsa binlerce yılda gecse kendini korur.. Gılgamış destanı Sümerli bir edebiyatçı ın devletin yıkılacagını anlaması üzerine yazdıgı o günün sosyal yasamı hakkında bilgi sunan tarihe not düştüğü Bir destandır.. 
Tesbitleri 4000 yıldır yaşıyor... 
Fatih gibi Atatürk gibi tarih yazarsın her zaman bir okuyucu kitle vardır..
Fatih'i ya da Atatürk ü yazarsın sadece dönemsel bir okuyucu kitlen olur..
Fatihi yazarken, Atatürk e küfredersin yada Atatürk ü yazarken, Fatih e küfredersin dönemsel okuyucu kitlenin yanımda dönemsel küfredici kitlen de vardır..
Özgün eserlerin vardır. Kimse tarafından daha önce yapılmamış, yazılmamış eserlerin her daim okunur Victor Hugo" sefiller" Evliya Çelebi "Seyahat name" gibi..
Taklid eserlerin vardır.. Çeviri, derleme gibi anekdotları alır yazarsın kitle cevrenden öteye gitmez..
BAZI eserlerde biyografik anı tarzı niteliği taşır ama taş atımı öteye biyografiyii oluşturan kendisi eser değilse gitmez...
Cumhuriyet tarihinde takşak yalayıcısı dönemsel hareket eden yazar ve şairlerimiz olduğu gibi takşak yalamadıgı gibi takşakları yakalasa iğdiş edecek yazar ve şairlerimiz de olmuştır.. İlk kuruluş anayasası, methiyeler ve Atatürk ün otoritesinin etrafına gizlenerek iktidar nimetlerinden yaralananlar, enterne ettiklerine küfür ve dozajı ile var olacaklarını sanarak yazmış ve edebi güçlerini bu dogrultuda kullanmışlardır.. Tarih onları unutmuştır.. Ama yazdıkları küfürler etki tepki reaksiyonu ile aksiyomer OLAN karşı atak geliştirmiş ve gerçekle bagdaşmayan sahte övücüler ve takşak yalayıcılarını çıkarmıştır.. Fatihi överken, Atatürk ü yerme gafletine düşen, bu doğrultuda edebi güçlerini kullanarak, dava adamı motifli hareket edenlerde bugün tek tek aramızdan ayrılmaltadırlar.. 
İçimize her iki tarafdan da sokulan nifak tohumları aynı şeyleri konuştuğumuz, aynı şeylere güldüğünüz, aynı lezzetleri paylaştığımız halde birbirini bilmez, dinlemez anlamaz, "iki topluluk" haline dönüşmemize de sebep olmuşlardır.. 
Her iki tarafında sahte yalayıcıları, gerçekmiş gibi yazdıkları ve Kendi geliştirdikleri uslupları ile yaftaladıkları "Gerçek dışılıkları" beslenme borusu, olarak kullanmışlardır.. Hepsini. Bekrounduna baktığında, ailesinin bir ferdinin, mutlaka hasım olarak gördüğü, zümre tarafımdan ezildiği ve intikam saiki ile de "nefret dilini" kullandığını görürüz.. 
Ölüleri rahmetle anınız diyen bir din ve kaynaklarını inkar boyutunda "kendi dindarlıklarını" kullanarak, ölmüş bir kimsenin yada annesinin o*ospuluğu, kerhanede çalıimışlığı gibi gösterdiği düzmece belgelerin yada gerçek olsa bile farklı kişilere ait. Belgeleri gerçek gibi sunma gaflet değilse hem düne, hem tarihe, hemde toplumsal gerçekliğe ihanettir..
 Fikir orospuluğu,ilk ergenlik deneyiminin yaşandığı  kerhame orospuluğu kadar bile değeri yoktur.. Toplumsal çürümüşlüğe. Ve husumete çanak tuttuğu için de aşağının aşağısındadır..Burada ebediyete intikal etmiş sahıslar ın arkasından inancım gereği isimlerini zikretmedim. Ama bilinen bu sosyal gerçeklik karşısında susarak insanların kendi ellerinde olmayan, doğuştan gelen özelliklerini tercih gibi kullara siyasete alet edenler sizde az değilsiniz.. Sunni lik, şiilik yada alevilik Türk lük kürtlik, çerkezlik ya da araplık, insanların kişisel tercihi değildir.. Doğdukları aile ve efradlarının özelliklerine göre sekıllenen yapılardır.. Sırf etnik yada mezhepsel niteliklerin, bir parti merkezine. Yerleştirilmesi çabası SİYASET KOLAYCILIĞI ndan öte anlam ifa ermez.. 
İnsan tüm doğanın efendisidir.. Onu daha iyi yaşatacak, konforunu sağlayacak projeksiyonlar" geliştirme sanatı"siyasetin ana konusudur.. Sağ kol-sol kola, sol kol- sağ kola feda edilmez, edilirse insan her iki halde de çolak kalır.Tüm bu sebeplerle;
-. Biz sizin birbirinizi  kirletme faaliyetlerimize kapalıyız..
-Kendinizi ve küfürlerinizi, meşru göstermek için kiralaladığınız, maaşa bağladıgınız, zevatlara Ve ısmarlama görüşlerine kapalıyız.. -Sahte ikiyüzlü sadece partizanlık kokan belediye Çalışan ve muhtar yakınlarına göstermelik, şov amaçlı koli bantlı yardımlarınıza kapalıyız.. 
-Karşı dan olunca ezen, yandan olunca çoşan adalet anlayışınıza kapalıyız... 
-İtaat deyince sadakat, haksız kazanç olunca akrabayı tarikat anlayışınıza kapalıyız.. 
-Libya da Suriye de Irak da olunca devlet bekası markete gidince %200 ithal mal geçirmelerine, köylüye olunca traktör hacizlerine, maden işçisi olunca yol kesmelere kapalıyız...
-Makamları devlet taşımaz, hizmeti götürür. Makamların taşındığı Taşımalı yargıya, Taşımalı eğitime, Taşımalı devletin her türüne kapalıyız.. 
-Süslü rakamlar, süslü faizler bölünmüş vadeler Sudan toprağı kadar Değerli her çiftçinin işlenemeyen  arazisi karşısında bir anlam ifade etmez Kapalıyız.. 
-150 TL ye dolan bir sepet market alış verişinin 1 sene için  400 TL olunca dolması karşısında Tuik sahte rakamlarına kapalıyız.. 
-Üst bürokrasi alt Bürokrasi yanlış bilgi ve belgelerle boğuyorsa liyakat sız üst bürokratın "bilmiyordum "serzenişlerine de kapalıyız..
Yasama Yürütme Yargı üçlsünde iş bilmezlerin iş aktini lütfen feshedin gönüllerimizi fedhedin..
 Yoksa yarın perşembe.

TORUN HALİLİ 
( Kapalıyız... başlıklı yazı HALİLİ tarafından 23.01.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.